Rıfat Serdaroğlu kimdir?
Emin Çölaşan eski bakanlardan Rıfat Serdaroğlundan aldığı bir mektupla 28 şubat analizi yaptı geçenlerde.. Rıfat Serdaroğlu yalan-yanlış vermiş veriştirmiş hükümete.. Oradaki yalanlar değil, bugün yazmak istediğim. Rıfat Serdaroğlu ile ilgili iddialar geldi aklıma o yazıyı okurken.. Zamanaşımı dedikleri şey bu olsa gerek. Üzerinden biraz vakit geçtiği zaman herkes her şeyin unutulacağını zannediyor demek ki..
HATIRLAYALIM ESKİ BAKANI
Bugün 28 Şubat analizi üzerinden başta Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül olmak üzere herkese veryansın eden Rıfat Serdaroğlunu ben hiç hayırlı bir şekilde hatırlamıyorum.. Hayali ihracatı soruşturduğu için tehditler alan, Gümrük Muhafaza Başmüdürü merhum Mehmet Yıldırımın, hayatını kaybettiği Ankaradaki trafik kazasını hatırlatıyor bana Rıfat Serdaroğlu..
KAÇAKÇILIK VE YOLSUZLUK
Nur içinde yatsın Mehmet Yıldırım, 29 Aralık 1996da 1 milyon 71 bin dolarlık hayali ihracat yapıldığını resmi tutanağa geçirmişti. Bununla da yetinmedi. 52 milyon dolarlık tekstil ürünü ihracatına el attı. Burada da özellikle Evcil Tekstil Sanayi, GİDAŞ (Gediz İplik Dokuma Sanayi), Öztek Giyim Sanayi, Görsaş Tekstil isimli firmaların, İsviçredeki Kutel S.A adlı şirkete 0.30 cent olan kumaşı 2.86 cente, yani 10 kat yüksek fiyata satılmış göstererek hayali ihracat yapıldığını ortaya çıkardı.. Bu hayali ihracat kavramı bugün için bayat bir ifade. Ama zamanında yolsuzluk böyle yapılıyordu.. Fakat unutmayın, her seferinde, kendilerine içerden yardım eden birileri muhakkak oluyordu.. Daha sonra Yıldırım, çay kaçakçılığı meselesine el attı.. Bu çay kaçakçılığı, Uluderede ölen köylülerin yaptığı gibi bir şey değil.. Ceylon tipi (içimi buruk olan büyük yapraklı) çayları, Paraguay çayı adı altında ülkeye sokarak yüzde 145 gümrük ödemekten kurtulan iki firmanın kaçakçılık yaptığını belgeledi. Ve bu operasyonun arkasında, o dönem Gümrükler Genel Müdürlüğünde tarife şubesinden sorumlu daire başkanı olarak görev yapan Muharrem Karadumanın olduğunu koydu ortaya.. (Eğer Paraguay çayı değil de, Ceylon çayı olarak beyan etseydi yüzde 145 vergi ödemesi gerekecekti firmaların. Paraguay çayı ise vergiden muaf.)
VE RESMİ PROSEDÜR..
Tüm bu iddialar bir rapor halinde, 7 Temmuz 1998de Başbakanlığa sunuldu.. Dönemin Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu da soruşturma başlattı. Ancak tam bir hafta sonra.. 15 Temmuz 1998de Mehmet Yıldırım cep telefonundan aranarak Serdaroğlunun bakanlıktaki makamına davet edildiğini anlattı. Bundan sonrası ise çok karışık. Zira rahmetli, Serdaroğlunun makamında tehdit edildiğini iddia etmişti. Hatta Serdaroğlunun yanından çıktıktan sonra bir arkadaşını arayarak aynen şöyle dedi; ağır baskı altındayım. Çocuklarımın ya da benim başıma bir şey gelmesinden korkuyorum. İntiharı düşünüyorum.. Neyse neticede Yıldırım baskı ve tehditle (tamamen kendi ifadesidir, bir yorum gibi okumayınız) ifadesini değiştirdikten bir süre sonra Ankara-İzmir yolu üzerinde kendisine bir araba çarpması sonucu hayatını kaybetti.. İşte değerli dostlar, Rıfat Serdaroğlu dendiğinde ben o karanlık günleri hatırlıyorum. Unutanlar için altını bir defa daha çizeyim istedim.
BOSNA DRAMI
Mehmet Yıldırım hakkında bir anı nakledip kapatıyorum.. Bosna katliamı yılları.. Hepimiz ayaktayız. Ağlamaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Uluslararası hukuk elimizi kolumuzu bağlamış. Para göndermek bile mesele.. Ama akıl almaz bir dram yaşanıyor memleketimizde.. Sırplar tarafından ırzına geçilmiş 50 bine yakın Bosnalı kadının birçoğu hamile.. Soykırımın en önemli ayaklarından biri olan tecavüz, sistemli olarak Müslüman kadınlarımıza uygulanmış.. Bu kadınların bu ayıptan temizlenmesi için kürtaj olmaları şart.. Fakat koşullar buna elverişli değil. O dönem bu meseleye el atan hayırseverler el altından Bosnaya kürtaj malzemesi göndermeye çalışıyorlar. Ama yasal yollardan bu mümkün değil. Eğer rahmetli Mehmet Yıldırım olmasaydı, bu malzemeler yerine gidemeyecekti.. Nefret ürünü bir kuşağın ortaya çıkmasının engellenmesinde Yıldırımın emeği büyüktür. Bu vesileyle bir defa daha Allah Rahmet eylesin.. Kalın sağlıcakla.