Ersoy Dede

Ersoy Dede

Rövanşsa rövanş

Rövanşsa rövanş

Sayın Cumhurbaşkanı, bir devlet adamı sorumluluğu içinde, rövanşist duygularla hareket etmenin yanlışlığına işaret etti.. Niye? Çünkü o Cumhurbaşkanı, 70 küsur milyonun sorumluluğunu sırtında taşıyor. 28 Şubat’ta da merhum Erbakan, sorumlu davranmasaydı, Türkiye bugünkü Suriye’den beter olurdu.. Ve de ne Çevik Bir temizleyebilirdi ortaya çıkacak olan pisliği ne de Süleyman Demirel.. 28 Şubat sonrası dindar kesim ayaklanıp, kendilerini düşman gibi gören zihniyetin kapısına dayansaydı, ilk başka Demirel alır şapkasını giderdi.. O yüzden bugün Sayın Abdullah Gül’ün, “rövanşist duygu” uyarısı yapmasını anlıyorum.. Fakat ben cumhurbaşkanı değilim.. Öfkemi dile getirirken de kimseden izin almam.. Birilerinin yargı karşısında hesap vermesini isterken de rövanşist-mövanşist dengeler gözetmem.. Kimse o gün yaşananların sorumlusu, gidip paşa paşa hesap verecek..

VURAL SAVAŞ’IN KORKULARI

Vural Savaş çıkmış, şimdi 4+4+4’ü eleştirirken “rövanşist” diyor.. Hey gidi Vural Savaş, sıranın sana geldiğini fark ettin demek.. Bu panik ondan olsa gerek.. Sen iddianameni yazarken; “Bunlar aynen metastas yapmış (azmış) habis birer urdan farksızdırlar” dediğinde, millet iradesiyle göreve gelmiş bir siyasi yapıdan intikam almıyor muydun?.. 28 Şubat MGK’sında, antidemokratik yollarla dayatılmış kararları uygulamadığı ya da direndiği iddiasıyla yazmadın mı o iddianameyi? 28 Şubat’ın en önemli siyasi belgelerinden biri olan o iddianamenin yazımındaki kurmay zekâyı açıklama, itiraf etme vakti gelmedi mi Sayın Savaş?.. Aman yine, o yıllarda olduğu gibi, “can güvenliğim tehlikede, hedef gösteriliyorum” diyerek basın toplantıları yapmaya kalkarsın şimdi.. İyisi mi fazla gitmeyeyim üzerine.. Demem o ki; elbette rövanş.. Yapılan bir hukuksuzluğu ortadan kaldırmak için atılan ikinci hamlenin adı rövanşsa, rövanş.. Bugün eğitim sistemimizde, antidemokratik, dayatmacı, baskıcı 8 yıllık kesintisiz eğitimin sonuna geldi.. Dünyada eşi benzeri olmayan bu modelle vedalaşma vakti geldi.. 1.000 yıl sürecek dedikleri 28 Şubat, 15. yılında çöktü.. Sessizce gidişini izleyin bence.. Gereksiz polemiklere girmeyin..

DAHA EVVEL UZLAŞMIŞ MIYDIK?

Uzlaşma meselesine gelince.. 4+4+4 tartışması başladığından beri herkesin dilinde bir uzlaşmadır gidiyor.. Uzlaşalım, uzlaşalım da ne üzerinde uzlaşalım, bilen var mı? 4+4 olsun, sondaki 4 olmasın mı diyorsunuz, 4 olsun sonrakiler 5+3 mü olsun?.. Nedir?.. Ben size bir şey hatırlatacağım.. 8 yıllık kesintisiz eğitime geçtiğimizde hangi toplumsal mutabakatı aramıştık? Kim kimle hangi koşulda uzlaşmıştı?.. Merakımdan soruyorum.. Şimdi ille de uzlaşma isteyen arkadaşlar, o zaman İHL’lerin orta kısımlarını kapatırken, çocuklarımızı Kur’an kurslarından çıkarırken, bizimle uzlaşmışlar mıydı?

HAKAN ŞÜKÜR’Ü KISKANIYOR MUYUZ NE?

Milli Eğitim Komisyonu’nun en şöhretli ismi kuşkusuz Hakan Şükür.. Bütün kavgalar da onun üzerinden dönüyor.. Bugünkü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’ünde, “Yolsuzluk ve Yoksulluk” programının devamlı yorumcularından biriyken kimsenin sesi çıkmıyordu, CHP’li Şahin Mengü yine Tuncay Özkan’ın Kanal Biz televizyonunda yorumculuk yaparken de sorun yoktu, CHP’li Ahmet Tan, Sözcü Gazetesi’nde köşe yazarken de problem olmadı.. Ama Hakan Şükür TV’de yorumculuk yapacak dendiği zaman kıyameti koparttılar.. (Kılıçdaroğlu ve Mengü, Tuncay Özkan’dan para aldı mı, bilmiyorum doğrusu.. Ama bu düzenli TV yorumculuğu yaptıkları gerçeğini değiştirmez..) Komisyondan kaçıp kaçıp televizyondaki programına gidiyor diyen arkadaşlar, başkanlıktan bir devam çizelgesi isterlerse iyi olur.. Zira Sayın Şükür, geçen hafta bir uluslararası görev dışında hiç aksatmadı komisyon çalışmalarını.. Bana öyle geliyor ki; bu kadar şöhretli (dünyaca ünlü) bir adamla yan yana çalışmanın bir kompleksi düştü bazılarının üzerine.. Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi