Ersoy Dede

Ersoy Dede

Cezaeviyle tanışan gazeteciler

Cezaeviyle tanışan gazeteciler

Bizim edebiyat tarihimiz cezaevinden çıkmış eserlerle doludur. Şiirler, romanlar, teorik kitaplar, ağıtlar.. “Şu Metris’in önü bir uzun alan, bir tek seni sevdim gerisi yalan” derken kastettiği Metris, İzmir’in Kordonboyu değil herhalde.. “Dışarda deli dalgalar, gelip duvarları yalar, beni bu sesler oyalar” dediği sesleri duyduğu yer şairin evinin boğaza bakan balkonu olmasa gerek.. “Zindan iki hece Mehmedim lafta.. Baba katiliyle baban bir safta” dediği Zindan neresi sanıyorsunuz?.. Yahut “Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldanmadan durdum” dediği yer, şairin çay bahçesi değil herhalde.. Demem o ki, cezaevi diye bir yer var ve bize pek de uzak bir yer değil.

TUTUKLU HÜKÜMLÜ AYRIMI

Neden cezaevine girildiğiyle ilgili değil benim derdim.. Hükümlülerle tutuklulara ayrı muamele ediliyor olması ve hükümlünün lehine bir ayrım yapılıyor olmasına benim de itirazım var.. Zira temel hukuk tekniği bakımından tutuklamanın bir tek nedeni var, o da tedbir.. Kaçmasın diye tedbir, delil karartmasın diye tedbir, suç işlemeye devam etmesin diye tedbir vs.. Ama netice itibariyle sadece tedbir.. Yani hakkında hüküm verilene kadar (-ki bu hüküm pek âlâ beraat de olabilir) bir kenarda yargılamayı beklemesi için tutuklanıyor insanlar.. Dolayısıyla, kısıtlı özgürlük alanları verilerek tutuklu yargılamanın sağlanması gerektiğine benim de inancım tam.. Hükümlüleri birtakım haklardan yoksun bırakırsanız bunu anlarım.. Ama tutukluların yakınlarıyla birebir görüşmesinin kolaylaşması, bilgisayar kullanmaları, kontrollü biçimde telefonla görüşmeleri hatta gözetim altında sokağa çıkmalarına bile imkan sağlanması gerektiğini savunuyorum.. Bunu da ilk kez Nedim Şener, kızına yapılan muameleyi anlattığında savunmaya başlamadım. Benim bu konudaki görüşüm ve tavrım zaten net.. Esas olan tutuksuz yargılama olmalı.. Eğer hakikaten bir nedenle tutuklanması gerekiyorsa şüphelinin, sosyal olanaklardan kısıtlı ve kontrollü biçimde yararlanması sağlanmalı.. Benim dediğim bu.. Fakat, böyle değil.. Ben böyle düşünüyorum ya da istiyorum diye bu durum böyle olmuyor ki.. Değil de nitekim.. Hatta tam tersi.

BAYAN YURDAKUL’UN SUTYENİ

Hükümlülere tanınan bazı sosyal haklar, tutuklular için tartışılmıyor bile.. Açık görüşten tutun da, hasta yakınını ziyarete gitmek ya da vefat eden bir yakınını defnetmek için cezaevinden çıkmak gibi.. Şimdi yasayı, yönetmeliği, uygulamayı eleştirebilirsiniz.. Bunun yanlışlığından söz edebilirsiniz.. Ama sadece Doğan Yurdakul’un kızı sutyenini çıkarmış gibi ya da sadece Nedim Şener’in kızının elbisesindeki düğmeler x-ray cihazında ötmüş gibi bir hava yaratırsanız, orada başka bir şey ararım ben.. Nedim Şener anlattı. Doğan Yurdakul’un kızı, babasını ziyarete gelirken, içinde sutyen olmadığını söylemek ve de vücudunun sutyensiz halini göstermek gereği duymuş.. Kimse “açın da göğüslerinizi gösterin” dememişken, Doğan Yurdakul’un kızı, gerçekten de gardiyanlara böyle bir şov yaptıysa, bunu hukuk içinde açıklamak mümkün olmayacaktır.. İçinize demir çerçeveli sutyen giymezseniz zaten x-ray cihazı ötmez.. Ayrıca çıkarıp bir şey göstermek zorunda değilsiniz gardiyanlara.. Bana hiç samimi gelmiyor açık söyleyeyim..

CEZAEVİ BU İŞTE

Ha bu arada, evet cezaevi böyle bir şey.. Nedim Şener’in eşinin yaşadığı travmayı anlıyorum.. “Her tarafın gri betonlar olduğu bir yer” doğrudur.. Fakat sadece Nedim Bey’in kaldığı cezaevinin duvarları gri değil ki.. Bütün cezaevleri aynı.. Sadece Oda Tv sanıklarının yakınları güvenlik kontrolünden geçmiyor.. Cezaevine yakınlarını ziyarete gelen herkes, hiçbir şeyi ana kapının arkasına geçiremiyor.. Demem o ki, bu özel bir durum değil.. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum..

Kalın sağlıcakla.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi