Haydar’ın “pezevenk” dostu!
Hayır, ağzımı bozmayacağım, sakın yanlış anlamayın...
Türkçe o kadar farklı coğrafyalarda konuşulan, yazılan bir dil ki, araya giren dağlar, sınırlar ve elbette idareler epeyce farklılıklara yol açmış. Anadolu Türkçesi ile Azerbaycan Türkçesi birbirine çok yakındır. Hatta, Türkiye’nin doğusu Azerbaycan şivesine çalar. Buna rağmen, kelimeler aynı olsa bile, anlamlarda farklılıklar hatta bazen zıtlıklar görülür.
Bazı ahvalde Bakü’de kullandığınızda iyi karşılanan bir kelime, Ankara’da söylendiğinde hiç de hoş karşılanmaz!
Malûm, Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı ile Azerbaycan’ın anlı şanlı Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev akrandır. Soğuk harb devrinde Haydar Sovyet sisteminde yükselmiş, üst yönetim Prezudyum’a girmiş, ve derler ki, ikinci adamlığa kadar yükselmiş...
O’nun yükseldiği yıllarda Türkiye’nin “Çoban Sülü”sü de yükseliş halindedir. “Morisson Süleyman”, derler ki, ABD servislerinin, locaların vs. desteği ile yükselişe geçmiştir.
Soğuk harb devam ederken Süleyman’la Haydar birbirlerine sempati gösteremezdi. Fakat, dönem iki “lider”e de damgasını vurmuştur. Haydar, Soyvet sistemi çöktükten sonra bir müddet işsiz kalmış, daha önce başında bulunduğu Azerbaycan’ın küçük özerk bir bölgesinde, Nahçıvan’da, yöneticiliği kabul etmeye mecbur olmuştur.
Ne tesadüf, o sıralar Süleyman’ın da Türkiye’de askerî yönetimin yasaklarını aşarak iktidar arayışında olduğu günlerdir. Sonunda Süleyman Türkiye’nin, Haydar da Azerbaycan’ın şöyle veya böyle başına geçmişlerdir.
İki eski kulağı kesik, birbirleriyle çok iyi anlaşmışlardır. Süleyman Türkiye’de Haydar’ın hâmisidir âdeta. Gel zaman get zaman, Haydar Süleyman’ı Azerbaycan’a davet eder ve Bakü’de ağırlar.
İki ülkenin liderleri birbirlerine iltifatlar yağdırırken, Haydar Aliyev’in bir yüksek iltifatı, Süleyman ve heyetine buz kestirir.
Haydar mealen şunu söylemiştir: “Demirel benim Türkiye’den en pezevenk dostumdur!”
Azerbaycan dilinde bu iltifattır: “En büyük dostum” mânasına!
Türkiye’de ise hakaret!
“Yahu bayram değil, seyran değil, bu anektodu neden naklettin?” diyenler elbette olacaktır.
Var elbette bir sebebi!
Bazı kelimeler bazı isimlerle anılır. “Pezevenk” de, 15 yıldan beri bir generalle birlikte anılıyor.
Adını herkes biliyor. Erzurum’da, 1997 yılında bir komutan devrin başbakanına böyle hakaret etti!
Başbakan kim olursa olsun, hiçbir kimsenin, ille de asker veya sivil yönetici olması gerekmez, bunu söylemeye hakkı yoktur. Kim böyle bir hakaret yaparsa, cezasını çeker. Hiçbir mazeret bu ayıbı örtemez.
Fakat adı bu kelime ile anılan general değil cezalandırılmak, terfi ettirildi! Devir 28 Şubat devri idi, en tepede “Süleyman” vardı. Yani bütün bunlar “Devr-i Süleyman”da oldu!
Bugünlerde 28 Şubat “kahraman”larının yargılanmasına başlandı ya, tabiî bu meşhur generalin konusu da gündeme geldi.
Mezkür generale bir çok “büyük” (Azerbaycan şivesindeki karşılığını siz yerine koyun) destek çıkmıştı. En başta da Süleyman!
Şimdi ben, “pezevenk” dostu o malum kişilere, “aferin pezevenkler” desem kim inanır?
Tabiî Azerbaycanca!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.