Dindar ve Muhafazakâr Kürtler
Kürdistanî İslami Parti ismiyle yeni bir siyasi hareket başlatıldı. Başını Hizbullahın avukatı Sıdkı Zilan çekiyor. Dün bir gazeteye hedeflerini anlatan Zilan; Dini kendi içinde yaşayan ve gri kesim olarak bilinen, kendilerini BDP ve PKK çizgisinden uzak tutan Kürtlerin oylarını hedefliyoruz diyor. Yani PKK vesayetinden Kürtleri kurtarma hareketi.. Dinleyince ne kadar da akla yatkın geliyor değil mi? Dindar-muhafazakâr Kürtlerin kendini temsil ettiğini düşündüğü bir hareket.. Buradan ilan ediyorum. Bu düpedüz bir PKK operasyonudur.
Sandıkta AK Partiyi yenemeyeceğini anlayan terör örgütü, sanki böyle bir ihtiyaç varmış gibi bir hava oluşturdu. Ben demiyorum ki, Sıdkı Zilan örgütten talimat alıp parti kurmuştur. Ama aylardır, böyle bir harekete ihtiyaç olduğu yönündeki kamuoyu oluşturma gayretlerini nereye koyacağız? Hep söylendi, söylenmedi mi? AK Partide siyaset yapmış eski milletvekilleri ya da AK Partiye yakınlık duyan ancak listelere giremeyen isimler bir araya gelecekler diye.. Böylesi bir ihtiyaç olduğu havası üzerine Sıdkı Zilan kolları sıvamış. Amaç ne?.. Amacı söyleyeyim. AK Partiyi güçsüz düşürmek. Fakat Hak-Par varken Kadep varken, yeni kurulacak bir İslamcı Kürt hareketin, AK Partiye zarar vereceğini de zannetmiyorum. Kemal Burkay ile Şerafettin Elçinin bile oy karşılığı ortadayken, Sıdkı Zilan, bir fantezi olarak siyaset yapıp şansını deneyecek gibi görünüyor..
JAMES BONDLU İSTANBUL
James Bond filmi için dün saatlerce İstanbulun en büyük meydanlarından biri kapalı kaldı. Zaten bu tür çok uluslu işler sırasında yerel halka kötü davranıldığını söylememe gerek yok. Bunda misafire ayıp olmasın saikiyle kendi vatandaşını ezen yerel idareciler kadar başta buna izin veren sistem de var. Biz ne tür bir anlaşma yaptık da böyle caddelerimiz sokaklarımız kapatılıyor, tarihi mekanlarımızın üzerinden motosikletler geçiyor?.. Tamam, bizim de gözümüz gibi baktığımız söylenemez bunlara.. Ama bu, bir başkasının gelip, film çekmek bahanesiyle, dilediği gibi hoyratça hareket edeceği anlamına gelmemeli.. Beni asıl düşündüren ise herkesten sır gibi saklanan sahnelerin, montajlandıktan sonra ortaya çıkaracağı manzara.. Film tüm dünyada izlenecek. Ve de herkes bilecek ki bu sahneler İstanbulda çekildi.. Peki ama İstanbul nasıl bir yer? AB ile müzakere eden bir Türkiyenin kültür başkenti İstanbulu, yarın Afganistan gibi görmeyelim beyaz perdede.. Tamam çeksinler etsinler, kirasını da vermişler zaten. Fakat her şey günlük kazançla izah edilebilir mi? Bugün meydanda satışları duracak olan simitçilerin, mısırcıların kayıplarını karşıladı diyelim ki 007 abimiz.. Peki yarın sokaklarında İslamcı teröristlerin kol gezdiği, nereden kurşun geleceğinin kestirilemediği, asayişin olmadığı izlenimi verilmiş bir İstanbulun, turizmimize yapacağı kaybı, tanıtımımıza vereceği zararı kim karşılayacak?.. Jackie Chan de bir dönem İstanbulda film çekmişti. Hani Reha Muhtarla PRını yapmışlardı Show Tvde.. Altın Yumruk.. IMDBde 5.7 oy almış.. Bu, filmin, çok popüler olmasa da tuttuğu anlamına geliyor. Peki filmi izleyeniniz var mı? O, çalışmaları sırasında destek verdiğimiz, her türlü kolaylığı sağladığımız Jackie Chanın gösterdiği İstanbulun, nasıl yoz, nasıl geri kalmış bir yer olduğunu gördüğünüzde, içiniz sızlamadı mı?. Umarım bu da böyle olmaz. Kalın sağlıcakla.