Sistem sorunu mu, rejim sorunu mu?
Yeni bir anayasa niye yapılır? Eğer ciddi bir sorun varsa ve bu sorun ancak anayasal ölçekte çözülebilecekse, yeni bir anayasa yapmaya gerek var demektir. Peki, yeni anayasa ile çözülmesi gereken ana sorun rejim sorunu mudur, yoksa sistem sorunu mu? Anayasa yazımına başlamadan önce doğru bir yaklaşımla buna karar verilmeli değil miydi?
Anlaşılan, iktidar partisi bu hususu düşünmüş ve problemin sistem sorunu olduğunda karar kılmış. Nitekim AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik şöyle diyor:
Yeni bir anayasa yapıyorsak sistemin de ne olduğunu tartışmak lazım. Anayasayı hangi sisteme göre yapacağız?.... Problem şudur; Türkiyede sistem tartışmalarıyla rejim tartışmaları birbirine karıştırılır.... Biz sistem tartışıyoruz, rejim tartışmıyoruz. Türkiyenin rejimiyle kimsenin bir problemi yok!
Yani neymiş? Türkiyenin bir rejim sorunu yokmuş, hatta rejimle hiç kimsenin problemi yokmuş. Sorun sistem sorunuymuş, hatta bunun esası da anayasanın yapımında nasıl bir sistemin takip edileceğiymiş.
Şaşılacak şey doğrusu! O zaman ne gerek var yeni bir anayasaya? Eğer yeni anayasa ile sadece sisteme dair değişiklikler yapacaksanız hiç zahmet etmeyin, kimseyi de boş yere beklentiye sevketmeyin. Çünkü eğer yeni anayasa rejimi değiştirmeyecekse, rejim içinde sadece işleyiş sistemini değiştirecekse, eskisinden ne farkı olacak?
Çünkü bu ülkenin esas sorunu rejim sorunudur.
Çünkü Kemalist-Laik rejim ile dindar millet arasında baştan beri bir uyuşmazlık ve anlaşmazlık olduğu herkesçe malum değil mi? Hatta sosyal, iktisadi, siyasi, idari ve hukuki sistem, bu uyuşmazlık vesilesiyle rejimi ayakta tutmak hesapları üzerine dizayn edilmedi mi?
Bir rejim ki; İstiklal Mahkemelerinin sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine kaydıyla verdiği kararlarla; Dinine sahip çıkanların Hıyanet-i Vataniyye Kanunu, zulme isyan edenlerin Takrir-i Sükûn Kanunu gibi mevzuatla susturulup ezildiği uygulamalarla; toplumun inanç ve kültür değerleri hiçe sayılarak Avrupadan kopya edilmiş hukuk sistemiyle; geçmişini inkâr, dinini imha üzerine kurgulanmış yeni hayat tarzıyla biçimlendirilmiş. Kuran yasaklanmış, camiler kapatılmış, vakıf varlıkları talan edilmiş, yüzlerce İslam alimi idam edilmiş. İslama dair ne varsa hayattan uzaklaştırılmış, toplum keskin ve sert bir başkalaşmaya uğratılmış. Böyle bir rejim ile toplum arasında bir sorun yok mu yani?
Büyük çoğunluğu dindar olan bir topluma cebren uygulanan Laiklik bir sistem sorunu mu, rejim sorunu mu? Eğer sistem sorunuysa sorun yok demektir, çünkü sistem her zaman değiştirilebilir. Yok, rejim sorunuysa, o zaman ciddi bir sorunumuz var demektir; çünkü rejimi değiştirmek kolay değildir. Bu durumda yeni anayasayla çözülmesi gereken en önemli sorunların başında, işte bu dindar topluma uygulanan Laiklik yer alıyor olacağından, Laiklik konusunu kesin karara bağlamak lazım değil mi? Nasıl olur da laik rejimin dayatılması dindar toplum için sorun teşkil etmez?
Bu ülkede yaşayan farklı etnik yapılar arasında Laiklik ve Kemalizm, ya da Kemalist Laiklik çimento işlevi göremedi, toplumu kaynaştıramadı. Kaynaştırdıysa bu ayrışma niye? İşte Kürt ve Türk toplumları arasında geldiğimiz noktayı görüyoruz. Uygulama sistemi değiştiğinde Laiklik kaynaşmayı sağlayabilecek mi? Demek ki rejimi değiştirmek ve toplumu oluşturan unsurlar arasında kaynaşmayı sağlayarak toplum ile devlet arasında uyumlaşmayı sağlayacak yeni bir rejim kurmak gerekecektir!
Bu ülkede yaşayan toplumları kaynaştıracak tek çare inanç birliğidir; hadi net olalım, o inancın dayandığı İslamdır. Çünkü görüyoruz, uygulanan biçimiyle Laiklik, toplumun ayrışmasına, birlik ve beraberliğin bozulmasına, kavmiyetçiliğin pekişmesine ve ülkenin parçalanmışlığa doğru sürüklenmesine neden olmuştur. Bunu düzeltecek olan, toplum için tanıdık ve kabul edilebilir bir rejimdir.
Meseleye sadece sistem açısından bakarsanız, dindar toplum için değişen hiçbir şey olmayacak demektir. Kırk katır mı istersinizden kırk satır mı istersinize dönmenin sağlayacağı bir fayda göremiyorum. Akıbet aynı olduktan sonra, işleyiş sistemindeki yeniliğin ne yararı olacak?
Yeni anayasanın getirmesi gereken en önemli şey, yeni bir rejim kurgulanması ve dindar topluma laik yasaların uygulanmasına son verilmesi olacaktır. Kırk katıra da, kırk satıra da hayır! Kalbi hür, beyni hür, hayatı hür bir birey ve toplum inşa edemeyecekse, yeni bir anayasaya lüzum da yok!
NOT: Rejimle sorunu olanlar, sorunlarını gerekçeleriyle birlikte bana yazarlarsa bu köşede yayımlarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.