Asgari ücret en az ne kadar olmalı?
Hiç kimse sözü eğip bükmeye, esastan kaçmak için mazeret üretmeye kalkışmasın. Eğer “müslüman”sak, eğer İslam’a aykırı “Laik-Kapitalist düzen”den rahatsızsak, sorunlara getireceğimiz çözüm önerileri İslam’ın hükümlerine uygun olmalı. İslam’ı referans almadan yapacağımız her iş, atacağımız her adım, getireceğimiz her kural, müslüman sıfatını taşıdığımız sürece aleyhimize yazılacak bir negatif puan olacaktır ve bir süre sonra toplum, İslami hassasiyetlerimizden şüphe etmeye başlayacaktır.
Bugün üçüncü gündür ele aldığım “asgari ücret” konusunda da, eğer müslümansak İslam’ı referans alarak çözüm getirmek zorundayız. Müslüman bir “politikacı”, müslüman bir “işveren”, müslüman bir“bürokrat”, müslümanların yönettiği “kurumlar” vs.; çalıştırdıklarına verecekleri asgari ücreti, “İslam’ın öngördüğü hudutlar”a göre belirlemek zorundadır. Tabiî eğer gerçekten “müslüman duyarlılığı”nı taşıyorlarsa...
Bu saatten sonra, yapılacak her işte “İslami kriterler”i aramak artık bu“müslüman toplum”un hakkıdır diye düşünüyorum. Artık “toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine uygun bir değişim/dönüşüm”, bütün yapılanların özünü ve esasını teşkil etmeli.
Bu açıdan, artık beni “kapitalist ekonominin gerekleri” enterese etmiyor. Müslüman toplumu yönetmeye kalkışan herkesin, işleri o toplumun inançlarına uygun olarak yoluna koyma zorunluluğu vardır; bunu yap(a)mıyorsa, yönetime talip olmamalıdır. Aynı şekilde, “asgari ücret”in belirlenmesinde de esas ölçü, “kapitalist ekonominin gerekleri” değil,“İslam’ın hak ve adalet esasları” olmalı. Yani asgari ücret, İslam’a göre belirlenmeli.
Peki, İslam’a göre belirlenecek asgari ücret düzeyi ne? Esas itibariyle bunu yazmak, “İslam alimi” olarak toplumun önünde duranların vazifesi. Ancak her nedense bunu yapan yok. Varsa da ya sesleri çıkmıyor, ya da açık, net, somut ve kesin bir dille, “politik kadroları karşılarına alma pahası”na bunu yapmıyorlar. Haliyle iş bize düşüyor.
Evvela vurgulamalıyım ki, “sırf ucuz emek elde etmek için” küçük çocukların çalıştırılmasını İslam caiz görmez. Nitekim Rasulullah (sav),“Çocukları kazanç için çalışmaya zorlamayın” (el-Muvatta) buyurur. Bu yüzden çocuklar üzerinde yürütülen “emek sömürüsü”ne son verilmelidir. Diğer husus; İslam, “işçinin ücretinin tam ve zamanında ödenmesi”ni şart kılar. Rasulullah (sav), “Kıyamet gününde üç sınıf insanın düşmanı ben olacağım.... (Üçüncüsü) Bir işçiyi tutup, işini yaptırdığı halde, ücretini ödemeyen” (Buhari) buyurarak, işçiye hakkını vermeyen kimseyi, kıyamet gününde kendine düşman saymıştır.
Demek ki İslam’a göre “emek” ve “işçi hakkı” çok önemli. Bu çerçevede,“asgari ücret”e dair ne yapacağımıza, İslam’ı arı-duru biçimde yaşayanların uygulamalarına bakarak karar vermemiz gerekiyor. Rasulullah’ın (sav) şu hadisi, İslam’a göre “ücret siyaseti”nin temelini teşkil eder: “Kim bizim işimizde çalışırsa; evlensin, hizmetçisi yoksa hizmetçi alsın, meskeni yoksa mesken edinsin.” (Tâc)
Görüldüğü üzere verilecek ücretin, “çalışanın zorunlu ihtiyaçlarını karşılama”da yeterli olması şart koşuluyor. Nitekim Hz. Ömer (ra), Ebû Ubeyde b. Cerrah’ın (ra), “istihdam ettiklerini, fazla ücret vermek suretiyle zengin et ki, onları hıyanetten korumuş olasın” teklifine karşı şu cevabı vermiştir:
“Onlardan birini vazifeye tayin ettiğim vakit, bir daha muhtaç olmayacakları kadar ücret veriyorum.” (Kitabu’l-Harac)
Bunun nasıl bir anlamı olduğunu somutlaştıralım. Hz. Ömer (ra) döneminde Kûfe Kadısı olan Şureyh, her ay 100 dirhem maaş alırdı. Hz. Ali (ra), “hayat şartlarını ve ücret siyasetini esas alarak” Kadı Şureyh’in aylığını 500 dirheme çıkardı. İmam-ı Serahsi’nin beyanına göre, Rasulullah (sav) döneminde bir koyun 5 dirhemmiş. Bu durumda, Hz. Ömer (ra) zamanında Kadı Şureyh, aylığıyla 20 koyun, Hz. Ali zamanında ise maaşıyla 100 koyun alabiliyormuş.
Bu verilere göre bugün asgari ücretle çalışan birinin, “başkalarına muhtaç olmadan, evinin geçimini insani gereklere göre sağlayabileceği kadar” ücret alması lazımdır. Bunun miktarı da, “açlık sınırı” bakımından 1500 TL, “yoksulluk sınırı” bakımından ise 4500 TL civarındadır. Yani asgari ücret, ekonomik göstergelere ve çevre şartlarına göre, 1500 TL ile 4500 TL arasında belirlenmeli, masrafların arttığı büyük şehirlerde 4500’e doğru çıkılmalıdır.
Bana şimdi “kaynak-maynak” diyeceksiniz... Sırf israfı önleseniz, kaynak bulunur, artar bile. Nitekim, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “israfın önünü alabilseydik, sizden vergi toplamamıza gerek kalmazdı” sözünü unutmuş değiliz:
İşte buraya yazıyorum: Halkı borsanın veya dövizin durumu ilgilendirmiyor. İnanın, yollar, köprüler de... Halk, cebine giren paraya, mutfağına giren aşa bakıyor. Eğer yeni hükümet asgari ücret meselesini çöz(e)mezse, sonraki seçimde milletten boşuna destek aramasın. Bulamayacaktır!
Gelecek iktidarın anahtarı, asgari ücretlilerin elindedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.