Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Siyaset ve ekonomi “küresel güçlerin” pençesinde mi?

Siyaset ve ekonomi “küresel güçlerin” pençesinde mi?

Ne yazık ki, Türk siyaseti, ekonomi ve teknolojisi gibi “müteharrik-i bizzat” (planlayarak, hesaplayarak, kendi gücüyle hareket eden) değil, “müteharrik-i bilvasıta”dır. Yani, “Avrupa üflüyor, biz kendimizden sanarak oynuyoruz.”

Tam da bu durumla alâkalı olarak; beynelmilel mihraklar, yani “ifsat, dinsizlik, ahlâksızlık komiteleri” samimî, dürüst, hamiyetli, gayretli milyonların laboratuvara, ilme akmasını engellemek için yeni siyasî kulvarlar açarak, ‘oyalamaca-boyalamaca’ zemini oluşturuyorlar.
“Müslümanların en büyük düşmanı cehalet, zaruret ve ihtilâf-ı efkârdır.”
Ne yazık ki siyaset, bu düşmanlara direnemiyor, bilâkis yardım ediyor!
Şimdi bir düşünelim: Batı felsefesi, teknolojisi ve beynelmilel mihrakların dizayn ettiği bugünkü siyaset, nasıl bir siyasettir? Mü’min hangi tür siyasetten kaçınmalıdır?
- İdâre ve asâyişe (kamu düzenine) zarar veren1 siyasetten;
- Aklı dağıtıp mânevî bir divane, kalbi dağıtıp mânevî bir dinsiz, fikri dağıtıp mânevî bir ecnebî yapan2 siyasetten;
- Zulme sebebiyet veren tarafgir siyasetten;
- Deccalizmin güdümünde olan siyasetten;
- “Dinde hissesi olmayan siyasîleri büyük vartalara atan”3 siyasetten;
- “Gaddar ve zalim propagandanın, aralarında hadsiz bir mesafe bulunan ‘yalan’ ve ‘doğruluğu’ birbirine karıştırdığı”4 siyasetten;
- “Menfaati esas tutan canavar”5 siyasetten;
- “Fikri hezeyanlaştıran”6 siyasetten;
- Yalancı ve insanlığın maslahatına zıt7 olan siyasetten; fikren de, fiilen de şeytandan kaçar gibi kaçmak gerekir.
Bugünkü dünya siyaseti oyununu “Batı felsefesinin ürünü deccalizm!” kurgulamadı mı?
Bir siyasetçi—farzedelim—“tam takvalı!” da olsa, siyaset oyununu yukarıda bir kısmını naklettiğimiz kurallara göre oynamayacak mı?
Günümüz siyasetiyle uğraşan dindarlar; siyaseti bugünkü kurallarıyla oynamıyor mu?
Şimdiki siyaset şan, şöhret, yalan propaganda, faiz, israf, kimi zaman iftira ve yıpratma üzerine kurgulanmamış mı?
Öyleyse, “..güneş gibi imanlar taşıyan bir kısım Sahabeler ve onlara benzeyen mücahidinden, Selef-i Salihinden başka, siyasetçi, ekserce tam müttaki dindar olamaz. Tam ve hakikî dindar, müttaki olanlar, siyasetçi olmazlar” tesbitini, derinlemesine yeniden düşünmeli değil mi?

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Hizmet Rehberi, s. 86. 2- Nursî, Şuâlar, s. 306. 3- Nursî, Emirdağ Lâhikası-2, s. 177. 4- Nursî, Age, 51-52. 5- Nursî, Hutbe-i Şâmiye, s. 78. 6- Nursî, Emirdağ Lâhikâsı-1, s. 204. 7- Nursî, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, 6.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi