Ersoy Dede

Ersoy Dede

Özel yetkili tartışma

Özel yetkili tartışma

Başbakan’ın önceki akşam ATV’de yaptığı açıklamalar konuşuluyor. Pek çok noktası gündem oluşturur nitelikte şüphesiz. Ama en can alıcı yeri, Hakan Fidan tartışmasına yönelik olarak yaptığı meydan okumaydı.. “Alacaksanız beni alın”.. Kime yönelik söylendi bu sözler?.. Muhatabı kim?.. Mit soruşturmasını yürüten savcılar mı? Yoksa doğrudan yargı bürokrasisinin tamamı mı?

BÜROKRATİK OLİGARŞİ

Bakınız bugüne kadar muhalefet özellikle de ulusalcı-kemalist kesim, hükümetin kendi eliyle sivil asker bürokrasiyi şekillendirdiğini, kendi yargısını oluşturduğunu söylemiyor muydu? O halde “alacaksanız beni alın” meydan okumasının muhatabı kim? Sevgili okurlar, bu son hadise bile çok net biçimde ortaya koyuyor ki, hükümet, yeniden bir vesayet mekanizması tesis edecek bürokratik oligarşiye meydan vermeyecek. Ama bunu isteyenler, yani vesayetin bir elden çıkıp diğer bir ele geçmesine izin verenler, olanak sağlayanlar bunun hesabını, demokrasi adına kendisine destek verenlere vermeliler. Buna istemeden alet olanlar ise şapkalarını önlerine koyup bir kez daha düşünmeliler sanıyorum.

İZİN MUAMMASI

Özel yetkili mahkemelerin yapısıyla ilgili düzenlemedir aslında tartışılan. Hukukçuların tabiriyle söylemek gerekirse CMK 250’yle yetkili mahkemelerin yapısı. Ne olacak? Söz konusu mahkemelerin görev alanı daraltılacak ve “silahlı terör örgütü suçları” ile sınırlı tutulacak. Genelkurmay’a bağlı komutanların yargılanabilmesi için Başbakan’ın izni gerekecek.. Daha açık söylemek gerekirse, Genelkurmay Başkanlığı Başbakana bağlı olduğu için askerler ile ilgili kararı Başbakan verecek. Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait izin kararları ise İçişleri Bakanı tarafından verilecek. Tartışılan ise şu; bu düzenlemeden devam eden Ergenekon, Balyoz ve şike davaları da etkilenecek mi? Değişiklik, sanığın lehine ise geçmişe doğru işler ilkesi prensibi içinde izne tâbi olması gereken kişiler tek tek salıverilecek deniliyor. Oysa atlamamak lazım.. Öncelikle Ankara’nın üzerinde durduğu formül, tasarıya konulacak olan bir geçici hüküm ile özel yetkili mahkemelerin, ellerindeki dosyaya bakmaya devam etmeleri yönünde.. Ama benim için ondan da daha önemli bir şey var. Kimlerin yargılanması kimlerin iznine tâbi olacaksa, o kişi için izin çıkmayacağından mı kaygı duyuluyor?.. Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, İlker Başbuğ’un yargılanması için, Başbakan’ın izin vermeyeceğine mi inanılıyor? Peki bu inancı pompalayan kim? Bu güvensizliği ortaya koyan kim? Başbakan’ın, yürekli biçimde mücadele ettiği derin yapıların önünü açacağına dair beklentiyi kim yükseltiyor?.. Özel yetkili mahkemelerin yasası 2005’te çıktı. Ergenekon davası için düğmeye 2007’de basıldı. Kim vardı iktidarda, Süleyman Demirel mi? Peki Ergenekon sanıklarına açık destek veren CHP’ye karşı, savcıları yüreklendiren “ben de bu davanın savcısıyım” sözünün sahibi kim?.. Eğer siyaseten savcıların önünü açmasaydı Tayyip Erdoğan ve ekibi, böyle bir mesafe kat edilebilir miydi?.. Hiç sanmıyorum. Bugün, Erdoğan’ın, balyoz sanıklarını koruyacağına olan inanç doğru değildir.

CUMHURBAŞKANI BİLE..

Başbakan, o meydan okuması sırasında şu cümleyi kullandı; “... Devlet içinde ayrı bir devletim diyerek, Cumhurbaşkanı’na kadar herkesi çağırırım diyebiliyor. Çağırdım oldu diyebiliyor....” Buradaki “Cumhurbaşkanı” vurgusuna dikkat etmenizi tavsiye ediyorum.

¥

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun. Aynı gazetede kalem oynatma şerefine eriştiğim Abdürrahim Karakoç Hakk’a yürüdü. Artık lambada titreyen alev üşüyor. Mekanı cennet olsun... Kalın sağlıcakla.




Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi