Türk şiirinin usta kalemi Abdurrahim Karakoç, vefat etti.

3 günlük yalan dünyada önemli eserler bırakarak, ayrıldı aramızdan.

Akla ilk gelen “Mihriban’ı, “Hak Yol İslam Yazacağız”ı…
Gelmeyen, bilmediğimiz daha niceleri…

Hepsinde ilham kaynağı İslam’dı, bu topraklardı, bu milletti.

Müslümanlara şiirleriyle güç verdi, siyasi duruşuyla ümit oldu.

Özetle o gerçek bir “aydın”dı; “kanaat önderi”ydi.

Zalimin, gavurun karşısında hiçbir zaman eğilmedi, lafını sakınmadı.

Anadolu’nun sessiz çoğunluğunun cesur Reisi’ydi.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah.

Cenaze namazı Cuma günü Kocatepe Camii’nde kılındı.
Bağlum Mezarlığı'nda Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri'nin yanına defnedildi, koca Reis.

Kocatepe’ye akın eden Devlet de Millet de Karakoç’a sevgisini gösterdi.

Kimler yoktu ki…
TBMM Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Bakanlar…
CHP, MHP, SP ve BBP’nin liderleri, AK Parti ve MHP’li milletvekilleri…
Uğur Işılak, Ahmet Yenilmez, Bayram Bilge Tokel gibi milli sanatçılar…
Ve en önemlisi milletin kendisi.
Binler doldurmuştu Kocatepe Camii’nin avlusunu.

Cumhur’un reisi, Başbakan ve Kültür ve Turizm Bakanı da unutmadı Karakoç’u, mesajlar yayımladılar.

Karakoç, Akit’teki yazılarında AK Parti’yi, Erdoğan’ı yanlış yaptıklarını düşündüğü an cesurca eleştirebiliyordu.

Özellikle “açılım” konusunda çok sert yazılar kaleme aldı.

“Ben bu açılımı sevmedim” diyordu, özetle.

Ama son derece samimiydi, derdi Müslümanlardı, bu topraklardı, bu milletti.

Sayın Başbakan da bunu hep görmüş olmalı ki, Karakoç’un eleştirilerine hiç alınmadı.

Erdoğan’ı bir başka üzdü, Karakoç bu dünyadan göçüyle.

Vefat haberini duyar duymaz, ailesini arayarak başsağlığı diledi.

Kendisini Karakoç ailesine o kadar yakın hissediyordu ki, “Rahmetlinin seveni çok. Hacı Bayram Camii’ne sığmaz, cenaze namazı Kocatepe Camii’nde kılınsın, derim ben” dedi, oğlu Türk İslam Karakoç’a.

O gün Çanakkale’de idi Başbakan. Konuşmasında Karakoç’un vefat haberini paylaştı, kendisini dinlemeye gelen kalabalıkla. Bir de şiirini okudu Karakoç’un.

Ardından Başbakanlık’tan Karakoç’un vefatı dolayısıyla mesaj yayımlandı.

Erdoğan ertesi gün de, twitter hesabından andı Karakoç’u.

Abdurrahim Karakoç, son nefesine kadar hep “ülkücüyüm ben” demiştir.
Ama O’nun “ülkücülü” bir başka idi.
Aksine bölücülüğü güçlendirecek bir “ülkücülük” değildi.

Türkeş’in çok yakınında bulunmuş, sonra MHP’ye tepki göstererek, Muhsin Yazıcıoğlu liderliğindeki BBP’ye katılarak, burada bir süre siyaset yapmıştı.
Buradan da “gördüğüm lüzumsuzluk üzerine” diyerek, istifa etmişti.

O partiler üstü bir şahsiyetti.
O’na göre değildi, siyaset.

AK Parti’nin yanı sıra, MHP’ye de çok sert eleştirilerde bulunabiliyordu Karakoç.
Hele Bahçeli’yi yerden yere vuruyordu, Akit’teki yazılarında.
Bahçeli ile aralarının açık olduğu söylenegelmiştir.

MHP Lideri, Karakoç’u son yolculuğunda yalnız bırakmadı.

“Katılmaz, küsler” denilen Bahçeli, Kocatepe Camii’ndeki cenaze namazının ardından mezarlığa kadar geldi.

Burada toprak attı, Karakoç’un kabrine.
Hüzünlü hali dikkat çekiyordu.

İçten içe “kıymetini bilemedik, uyarılarını dikkate alamadık, hakkını helal et” diyordu, belki de.

Değerli Habervaktim okuyucuları;

Malum “Mihriban” türküsünün sözleri Karakoç’a aittir.

“Mihbiran” diye birinin olup olmadığı, varsa kim olduğu konusu tartışılıyor.

Rahmetli sağlığında bu konuda bize bir şey söylemişti…

5 yıl önce bir Ramazan gününde, değerli ağabeyim Akit Ankara Temsilcisi Yener Dönmez ile birlikte Estergon Kalesi'nde yaptığımız söyleşide, Karakoç “Ben öldükten sonra arkamdan yalan söyleyenler çıkabilir. ‘Ben konuşmuştum, şöyle dedi, böyle dedi' diyenler çıkabilir. Siz şahit olun. Mihriban hiç açıklanmamıştır, açıklanmayacaktır. Sırrı benimle toprağa gidecektir. Bunu söyleme ihtiyacı hissediyorum çünkü yalan söyleyenlerin haddi hesabı yoktur, bizim ülkede...” demişti.

Evet, Mihriban’ın sırrı Karakoç ile toprağa gitti.

Sağda-solda okuduğunuz-okuyacağınız “Mihriban hikayeleri”ne sakın inanmayın.

Bir kez daha Allah’tan rahmet, ailesine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

Mekanın cennet olsun inşallah koca reis.