Kadife eldiven içinde demir yumruk olmak
Kendi halkıyla kavgalı işgalci Baas rejimi, bir Türk keşif uçağını bir ikazda bulunmadan, herhangi bir yazışma yapmadan, uçaklar refakatinde indirme teşebbüsünde bulunmadan uluslararası sularda iken vurup düşürmüştür. İlk ândan beri pilotların akıbeti meçhul. Otomatik paraşütler koltuklarıyla birlikte onları dışarı fırlatmış olmaları gerekmektedir. Acaba bir arıza oldu da uçakla beraber denize mi gömüldüler, yoksa esirler mi? Diğer taraftan, uçağın bulunamaması da garip. Tonlarca ağırlıkta koskoca bir kütle nasıl yok olur? Nihayet Akdeniz, bir okyanus değil ki on bin metre derinlikte arama zorluğu yaşansın.
Şu anki vaziyet her ne olursa olsun sonuçta bir Türk jeti her türlü hukuki ve insani teamül hiçe sayılarak kuş avlanır gibi düşürülmüş, iki pilotun hayatıyla oynanmış, Türkiyenin bilerek ve istenerek itibarına sataşılmıştır.
Köşeye sıkışan kedi insanın yüzünü tırmalar. Beşar Esed, çoktandır köşeye sıkışmış vaziyette. Öz halkını hunharca katletmekte. Öldürülen ve kaçan insan sayısını takip dahi zorlaşmıştır. Dikta rejimi, İran, Rusya ve Çinin desteğini almaya çalışırken, PKKyı kullanmakta. Son Dağlıca saldırısında Baasçı Kürtlerle Baasçı Arapların ittifakı mutlaka araştırılmalıdır. Öbür taraftan Güvenlik Konseyi de malum sakat yapısıyla dolaylı şekilde bu diktatöre hizmet temektedir.
Batı dünyası ise yine net değil. Arap Baharı, sağlıklı bir yaza çıkamadı. Avrupa, Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz krizler ile çalkalanmakta. Euronun geleceği tartışılıyor. Fısıltı halinde de olsa ABnin yarını konuşuluyor. ABD ise seçim sürecinde. Şu şartlarda hiçbir Amerikan hükümeti elini taşın altına koymaz. Türkiye, bahar sancısı yaşayan Ortadoğuda Suriye, İran, Rusya ve Çinle baş başa kalmıştır. Bir de kangrenleşmiş terör meselesi var.
Tahriklerin devamı gelebilir. Bunlar, Suriyeden olabileceği gibi Suriyenin haberi olmadan Suriye adına da işlenmiş olabilir. Ankara, ilk anda inşa ettiği teenni, itidal ve fakat kararlı siyasetini devam ettirmelidir. Kadife eldiven ve fakat demir yumruk.
Beynelmilel hukuk ve müesseseler işletilmelidir. BM ve kör topal da olsa Güvenlik Konseyi, NATO, AB, Avrupa Konseyi, Türk Konseyi, İİT, Arap Birliği, Afrika Birliği... gerek üye ve gerekse gözlemci olduğumuz neresi varsa oraları hem aydınlatmalı ve hem de üzerlerine düşeni yapmaları için ağırlık koymalıyız.
Türkiye-Suriye sıcak çatışması düşünülemez. Konu son derecede hassastır. Uluslararası Camia denen güç, sadece belli merkezlere çalışamaz. Suriye halkı bizim halkımızdır, kardeşimizdir. Bu halkın ceberrut bir idareden kurtulması gerekmekte. Zaten ihtilafın temel çıkış sebebi de budur.
Büyük devlet, büyük tuzağa düşmeden problemleri çözen devlettir. Dün büyüktük.
Bu gelişmelerse yarınki büyüklüğümüzün yürüyüşüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.