Paşa paşa döküldüler!..
Eski Paşa... Milletvekili olmuş... Gittim yanına... Siz dedim; Paşam siz, Vakite dava açan 312 paşa içindesiniz... Biraz ürkek, biraz nazik Evet, neydi mesele kardeşim dedi. Ben dedim... Sizden sadece bir sorunun cevabını istirham ediyorum... Lütfen, söyler misiniz, Vakit gazetesine dava açmanıza sebep olan konu neydi?.. Adam şaşırdı... Şimdi dedi... Bakın dedi.
Israr ettim...
Orduya hakaret vardı, öyle hatırlıyorum!!! dedi.
Nasıl bir hakaret, ne ki yazılan? dedim.
Bakmam lazım!! dedi.
Vakite dava açıyorsunuz, Vakiti tazminata mahkum ettirmek istiyorsunuz... Hem de 311 arkadaşınızla senkronize bir şekilde dava açıyorsunuz... Ve konuyu hatırlamıyorsunuz. Sizin böyle konusunu hatırlamadığınız başka tazminat davalarınız da var mı?.. dedim.
Bakın, avukata sorarsanız! dedi.
Avukatınız kim? dedim
Hatırlayamadı!..
Türkiyeyi dolandırmaktan yargılanan ve yurtdışına kaçmış bulunan adamın avukatı ile sizinki aynı avukat olabilir mi? dedim.
Bilemiyorum!!! dedi.
Dava açmanızı sebep olan yazıyı okudunuz mu? dedim
Hatırlamıyorum!!! dedi.
Ben hatırlatayım; o yazıda, Türk düşmanı Rus bestekarın, hem de bir paşa tarafından övülmesine tepki vardı!.. Vatanın, milletin, ordunun hararetle savunulması vardı. Ve o şerefli orduya layık olmayan bazı isimlerin yerilmesi vardı dedim.
Sustu...
Çay servisinin ardından...
Benden bir ricada bulundu:
Sayın... Neydi adınız?..
Serdar.
Serdar Bey, lütfen, bunlar böyle kulis köşelerinde konuşulacak şeyler değil. Gelirsiniz, görüşürüz!.. dedi.
Ne zaman görüşürüz? dedim.
Bugün, öğleden sonra dedi.
Öğleden sonra, bekledim...
Aramadı...
Ben aradım, telefonu kapalıydı.
Sekreterini aradım...
Ankara dışında dedi.
Danışmanını aradım;
Ankarada bir toplantısı var!!! dedi.
Ben de...
Yazdım olup biteni...
Neye, niçin dava açtığını bilmeyen bir paşa...
O gerçekten de bilmiyordu...
Ama bazıları biliyordu...
Ve o bazıları, şimdi içerde!..
Terör örgütü kurmaktan yargılanıyorlar!..
Vakit ise, misyonu ile dimdik ayakta!..
¥
Vakite yönelik mahkûmiyet kararının bozulduğu bu günlerde, bu yazıyı okuyan emeklilerden biri çıkar da...
Bütün milletimizden özür dilerse...
Helâlleşme imkânı bulmuş olur.
Yoksa...
Bu vicdan azabıyla yaşanır mı be eski paşa!...
VAKİT NE GAZETE!..
Vakit ne gazete değil mi; bin türlü tezgaha muhatap olmuş...
Bin türlü badire atlatmış...
Yine ayakta...
Çizgisi sabit, yüreği kavi.
Duruşu belli...
Kritik dönemlere bakın; 28 Şubat, Anasol-M koalisyonu, 27 Nisan, Ergenekon, Balyoz, şu bu...
Bütün dönemlerde her sınavdan başarıyla çıkmış olan kaç gazete var?..
Kimi o zaman, kimi bu zaman yamuldu...
Kimi paraya, kimi pula, kimi kula yamuldu.
Kimi mevzie, kimi araziye uydu.
Kimi aldı, kimi sattı.
Kimi eğildi, kimi yattı.
Kimi batırdı, kimi battı.
¥
Ey memleket evlâdı...
Geçmişe bak ve bugüne...
Bak, kıyasla...
Ve tanı!..
Bak, kıyasla...
Ve unutma!..