Gelecek, köklere bağlı gençlerdir
Orta ve yaşlı sınıf kategorisine giren muhataplarıma, neden "ölçülü değişim"e açık olmaları gerektiğini izaha çalışıyorum. Her değişimin menfî ve gelenekte olan her öğretinin da müsbet olmayacağını tahlil ederek. Vahyin ışığında değişkenler ve sâbiteler dengesini kurmamız, kimliğimizi korumak adına hayatîdir de ondan.
Genç muhataplarıma ise, geleneğe karşı katı olmamalarını, geleneği yeniliklere kolayca kurban vermemeleri gerektiğini hatırlatıyorum. "Hakikat geleneğin içindedir", buna inanıyorum.
Gençlere bunları neden hatırlatıyorum?
Çünkü gençlik değişime en fazla açık olan kesimdir. Gözünü değişimin parlak dünyasında açtığından, değişimden çabuk büyülenen, değişim büyüsünü tek hakikat sanan kırılgan kesimdir. Sâbit değerlerden çok; değişimi önceleyen bir eğitim çarkından ve değişimin her türlüsünü kutsayan bir medya, sinema, tv dünyasının tılsımlı çemberinden geçtiği için.
Söz gençler ve değişim olunca burada değişmeyenler bağlamında üç temel hakikate parmak basmak isterim. İlki; sosyal hayatta değişimin inkâr edilemeyeceği hakikati. İkincisi; gençlerin geleceğimiz olduğu hakikati. Üçüncüsü de geleceğe yön vermek için sahih bilgi sahibi olma gerekliliği.
Geleceğimiz hakkında konuştuğumuzda kendimizi hemen gençler hakkında konuşurken buluruz. Nedeni gâyet basittir; gençler gelecektir. Bunu şöyle de söyleyebiliriz; gelecek gençlerdir. Bu yüzden bizi parlak mı, sönük mü, ne tür bir geleceğin beklediği sorusuna cevap verebilmek için genç nesillerin içinde bulunduğu yönelişlere bakmamızın kafi olacağı kanaatindeyim.
Kuşkusuz özlenen bir geleceği, tasavvuru köklerinde olan gençler kuracaktır. İstikbal köklere bağlı gençlerin kararlı iradesinde ve kabiliyetinde saklıdır.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettiğinde 21 yaşındaydı, değil mi? Onun tasavvurunu şekillendiren dünya görüşü, bu tasavvurun beslediği ahlak anlayışı, bu ikisinin öngördüğü toplumsal kimlik Osmanlı medeniyetine hayat veren temel etmenlerdir. Osmanlı'yı güçlü kılan, köklerle kurduğu ilişki biçimi ve bunu değişen hayatta yeniden üretmesiydi.
Fatih Sultan Mehmet Osmanlı'da bu tasavvurun kendisiyle sembolleştiği "genç" isimdir, evet ama yalnız da değildir. Ona bu tasavvuru kazandıran kadroların ve onunla beraber aynı rüyayı gören halkların topyekûn gördükleri rüyanın eseridir Osmanlı. İslâm dünya görüşü ortak bir ülküye dönüştürülerek Osmanlı İslâm medeniyetine vücut verilmiştir.
Gençlerin köklerle ilişki kurması, tasavvuru belirleyen akidenin önemini kavraması, sabiteler ve değişkenler dengesini sahih bir tasavvur ve bilgiye dayanarak kurması kolay bir iş değildir elbette. Tam da burada gençlerde bu tasavvuru inşa edecek milli eğitim müfredatına ihtiyaç olduğunun altını çizelim.
Köklere bağlı medyaya, köklerden utanmayan kanaat önderlerine, bu zeminde kitleleri heyecanlandıracak siyasilere ihtiyaç vardır. Değişkenlere de nüfuz etmek, onları sâbiteler perspektifinden okumak ve yönetmek tarihi yeniden yazmak için elzemdir.
Bunun için özgüven, benlik şuuru ve derin bilgi gereklidir. Gençler büyüklerin bilgisine, hayat tecrübesine, onların kılavuzluğuna muhtaçtır. Çünkü tarihin akışında devamlılık esastır. Onlar hayatı sıfırdan kurmayacaklardır, dünden gelen bir sedanın taşıyıcıları, bir iddiayı hayata aktaran dünün devamı kadrolar olacaklardır.
Gelecek köklerdedir ve kök paradigmayı geleceğe taşıyacak olan da ancak gençler olacaktır. Bu yüzden gençlere yatırım yapmak geleceğe yatırım yapmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.