Hariciyenin Osmanlı diasporası teşebbüsü
Diaspora, bir inanç veya bir milletten insanların bir başka memlekette meydana getirdiği cemaatin adı. Bu kavram, Yahudiler sebebiyle yeryüzü diline girdi.
Diaspora sözünü Yahudilerden sonra Rumlar ve Ermeniler kullandılar. Sadece bunlar mı? Hayır, onlarla ihtilafımız olduğu için haberliyiz. Amerikada Kore, Hind, Çin, Rus, İran, Arap, Meksika ve daha başka milletlerin diasporaları da var. Diaspora/muhacirler ne yaparlar? Yaşadıkları memlekette ana vatanlarının menfaatlerini korurlar. Doydukları yerle doğdukları yer arasında köprü olurlar. Bu faaliyetlerine lobi çalışması denir. O ülkenin senatör, milletvekili, yazar, iş adamı gibi etkili isimleriyle kamuoyu oluşturarak üçüncü devletler üzerinde baskı oluştururlar.
1856dan beri Amerikaya, 1962den beri Avrupa ve Avustralyaya göçtüğümüz halde Türkiye olarak buralarda diasporalar kuramadık, lobiler yapamadık. Niçin, sebep ne? Birkaç sebebi var. İlki yurtta sulh cihanda sulh beleşçiliği. Ört ki yatam, git-gel bak ki ölmeyem! Suya-sabuna dokunmayan ucuz ve sığ politika. İkincisi de yakın geçmişe kadar birçok hariciye temsilcisinin bir türlü yerlileşememesi. Köhne Tanzimat ruhunun devam etmesi.
Şimdi Türk hariciyesi, sadece Türk asıllılarla değil, Osmanlı Coğrafyasından göçmüş herkesi kucaklayarak onlarla birlikte bir güçlü diaspora kurma teşebbüsünde. Harpler ve değişik sebeplerle Arap, Ermeni, Yahudi, Kafkaslı, Tatar, Balkanlı, Rum gibi birçok milletten insan, Osmanlı coğrafyasından Arjantin, Uruguay, Brezilya, Meksika, ABD gibi memleketlere gitmişlerdir. Bunlar doğdukları toprakları unutmadılar. Şu veya bu kadar Türkçe ile yaşadılar, Osmanlı kaldılar. Ama ne yazık ki monşerler onları görmedi. Davetlerine katılmadı. Düşmanlığı devam ettirmek dostluk üretmekten tabiî ki daha kolaydı.
Seyyid Abdülhakimi Arvasi Hazretlerinin kendilerini görmüş olan hayattaki tek torunu Taha Üçışık Bey, New Yorktan bize, Washingtona telefon açtığı âna kadar o gerçeği bilmiyorduk. Şimdi sizlerle paylaşma vaktidir. Girit elden çıkınca Mevlana Halidi Bağdadi Hazretleri, bu adada bulunan bağlısı yüz aileye İslamiyeti yaymak için Arjantine hicret etmeleri talimatını vermişlerdir. Arjantindeki cami ve kabirler bu hicretin şahididir. Kim bilir daha ne vesika ve şahit vardır.
Biz hep Avrupada şu kadar Türküz dedik. Fakat hiçbir zaman Avrupada şu kadar Müslümanız denmedi. Sebep laikçilik. Öyle bir şey denmesi maazallah cumhuriyetin yıkılması, ilke ve inkılapların mahvolmasıydı. Yeni hariciyemiz, Osmanlı Diasporasını oturttuktan sonra Müslüman Diasporasını kurmalıdır.
Büyük devlet, cihanda büyük devlettir.
Biz hep Avrupada şu kadar Türküz dedik. Fakat hiçbir zaman Avrupada şu kadar Müslümanız denmedi. Sebep laikçilik. Öyle bir şey denmesi maazallah cumhuriyetin yıkılması, ilke ve inkılapların mahvolmasıydı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.