Serdar Demirel

Serdar Demirel

Kazan

Kazan

İslâm Konferansı Teşkilatı Diyalog ve Kooperasyon Gençlik Forumu’nun (ICYF-DC) davetlisi olarak 7-10 Temmuz arasını Kazan’da geçirdim.

Kazan, Rusya’ya bağlı, Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkentidir. Nüfusu 1 milyon 200 bin civarında. Modern dokuyla geleneksel dokuyu birarada barındıran güzel ve kadîm bir şehir.
Burası Tatar Türkleri için olduğu kadar Ruslar için de çok önemli bir merkez. Kazan Üniversitesi’ni ziyaret etmek ve bu üniversitenin müzesini gezmek bile bu şehrin Tatarlar için olduğu kadar Ruslar için de tarihsel ve kültürel derinliğe hâiz olduğunu gösterir size.
Meselâ dünya edebiyatının önemli isimlerinden Tolstoy bu üniversitede okumuş. Her ne kadar başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmemiş olsa da üniversite kendisiyle gurur duyuyor, ona ait hatıraları özenle koruyor.
Tolstoy’un kendi el yazısıyla üniversiteye müracaat dilekçesini gördük. Bunun yanında üniversitenin 3 yıl sonra kendisini okuldan attığını bildiren belgeyi de. Tolstoy’un ders gördüğü sınıfı otantik haliyle korumuşlar. Arka sırada oturmayı tercih ediyormuş.
Rusya için olduğu kadar bütün dünya için de bir dönüm noktası olan Lenin de bu üniversitede hukuk okumuş ve Tolstoy’un ders aldığı sınıfta dirsek çürütmüş.
Lenin, Tolstoy’un aksine çalışkan bir öğrenciymiş. Ön sıralara yakın oturduğu yer yetkililer tarafından özenle gösteriliyor. O sıraya oturup fotoğraf çektirdik. Lenin’in babasının da okuduğu bu üniversite Rus bilim tarihinde çok belirleyici olmuş.
Kazan Üniversitesi’nden gelmiş geçmiş bütün düşünürler, bilim adamları, mucitler fotoğrafları ve eserleriyle müzede yaşatılıyor. Ne Sovyet Rusya dönemi Çarlık döneminin izini tamamen kazımış üniversiteden ne de Rusya Federasyonu sosyalizm döneminin izlerini silmiş. Şehirde ve üniversitede hâlâ Lenin’in heykelleri bulunmakta. Bir bakıma tarihsel devamlılık korunmuş.
İnsan, Cumhuriyet döneminde Osmanlı ve İslâm’a ait ne varsa kazıyıp yok etmeye çalışan katı laikçilerin reddi miras zihniyetini ve pratiklerini hatırlayınca Kazan’daki manzara karşısında hayıflanmıyor değil.
Tatarlar, tarihsel süreçte Rus egemenliğine girince büyük acılar yaşamışlar. Çarlık döneminde yaşanan acıları, görüştüğümüz Tatarlardan dinledik. Din adına her şeyi silip süpüren sosyalist toplum mühendisliğinin inkârcı politikalarına rağmen şehrin İslâmî dokusu hatırı sayılır ölçüde korunmuş. İstanbul için söylenen farklı dinlere ait mabedlerin beraber yaşayabildiği şehir, Rus tarih tecrübesinde bu şehirde kendisini gösteriyor, aynı derinlikte olmasa da.
Şehir nüfusunun yarısını oluşturan Tatar Müslümanları sosyalizm döneminde İslâm’a bağlılıklarını basit kültürel formlar içinde yaşatmışlar. Ancak bugün, şehirde, İslâmî bir canlanma ve bilinçli dindarlık tezahürleri hemen göze çarpıyor.
Ruslar; Tatar Müslümanlarını Rusya Federasyonu içinde yaşayan Çeçenler, Dağıstanlılar gibi diğer Müslüman ırklara göre kendilerine daha yakın hissediyorlar, bunun bilgisini de akademisyen bir Tatar arkadaştan aldık.
Rusya’da 20 milyon civarında Tatar’ın yaşadığı tahmin ediliyor. Bunun 2 milyona yakını Tataristan sınırları içinde, diğer kalan kesim ise farklı şehir ve bölgelere dağılmış durumda.
Rusya’nın buğday ambarı hükmündeki bu şehir aynı zamanda yeraltı zenginlikleriyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Tatarlar arasında bağımsızlık düşüncesi 500 yıl beraber yaşamanın vermiş olduğu karşılıklı bağımlılık ve demografik müdahaleler sonucu zayıf denebilir.
Bu gezide beraber olduğumuz Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Yusuf Tekin Bey’e, aynı bakanlığa bağlı Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Halil Afşar Bey’e ve Anadolu misafirperverliğini Tataristan’da yaşatan oraya mukîm arkadaşlara gösterdikleri ilgi ve alâkadan dolayı müteşekkirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi