İmam hatip liseleri Diyanet'e bağlanabilir
Her Üniversiteye Bir Cami" projesi Diyanet İşleri Başkanlığı'nın gelmiş-geçmiş en değerli işidir. 38 üniversitede cami inşaatı devam etmekteymiş. Dört cami ibadete açıldı. Kamuoyu yeni haberdar oluyor. Bu mahremiyette şüphesiz ki hizmeti tevazu ile götürme edebinin tesiri olduğu gibi politik çekişmelere hedef olmama tedbiri de vardır. Mâbedsiz şehir banilerinin okullara seçmeli olarak konan Kur'an-ı kerîm ve Siyeri Nebi derslerinin iptaliyle Çamlıca Ulu Camiî inşasının durdurulması için hiçbir mahcubiyet hissine kapılmadan şu çağda bile dâvâ açabildikleri unutulmamalı.
Diyanet, Türkiye'nin en büyük üç teşkilatından biridir. Derin devlete hulul etmiş tek parti zihniyetinin, dini reformla tahrif ve tahrip ederek içten saptırma çabalarına rağmen yara alsa da teşkilat kendini muhafaza edebildi.
Şimdilerde ise güzel ve kalıcı çalışmalara imza atmakta.
Diyanet'e dair zaman zaman şu fikirler gündeme gelmektedir. 'Devlet, nasıl olur da hem laik olur ve hem de diyaneti elinde tutar?' 'Diyanet cemaatlere bırakılmalıdır.' Bu fikirler ileride toplum daha barışık iklimlere vardığında daha seviyeli ve daha olgun biçimde konuşulur. Diyanet-laiklik, diyanet-cemaat münasebetleri ayrı neticeleri olan farklı bir çalışma.
Bugün üzerinde durulması gereken daha sıcak bir gündem maddesidir.
İmam Hatip Liselerinin münakaşa mevzuu olmaktan mutlaka çıkması lazım.
Henüz 28 Şubat olmamıştı. Tâ o zaman İHL'lerine dair teklifler yapmıştık. O gün de bugün de şunu diyoruz. Vatandaş çocuğunu bu okullara din adamı olsun diye vermiyor. Bu maksatla verenler var, onlara da müteşekkiriz. Fakat herkes bu niyette değil. Vatandaş, "ben, dinimi öğrenemedim, evladım öğrensin!" arzusunda. Öyle ise ilköğretim ve liselere fıkıh ve Kur'an-ı kerîm dersleri konsa İHL'lerine rağbet kendiliğinden azalacaktır demiştik ve demekteyiz.
Bugün din derslerine dair yeni uygulamalardan sonra farklı fikirler düşünülebilir. Yapılması gereken öncelikle ilköğretim ve liselerde layıkıyla din dersleri öğretilmesidir. Din, yalnızca kültür olarak değil hayat olarak çok iyi derecede öğrenilmeli, vicdanileşmeli.
Bu yapıldıktan sonra İHL'ler ismiyle mütenasip hale getirilmeli.
Hakkıyla din okulları olmalı.
O zaman da ihtisas gerekir.
Nasıl ki harp okulları Genelkurmay'a, polis lise ve akademileri Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı ise İHL'ler de Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanabilir. Bu okullar müfredat olarak tekrar ele alınıp dünyaya da açılmalıdır. Unutulmamalı ki Türkiye'ye din bahanesiyle giren bize uzak bazı düşünceler, yurdumuzda dine soğuk bakıldığı dönemlerdeki boşluktan istifadeyle bazı malum memleketlerden gelmiştir. Öyle ise biz bugün bunun doğrusunu yaparak ilmi disiplin içinde İmamı Azam yolunda kalarak İslam âlemine rehber olmalıyız.
İHL'ler ders seviyeleri, kürsüleri, Arapça, Farsça, İngilizce, Osmanlı Türkçesiyle dünyanın ilgisini çekmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.