Siyasetin hası!
Has Partiyi geç bulduk ama çabuk kaybedecek gibiyiz!
Numan Hocayı, Saadetde gördük, beğendik. Necmeddin Hocayı kabre götüren süreçte, onun olgunlukla çekilip yeni bir çatı oluşturması her halde bir mecburiyetti. Profilini hiç düşürmeden bugüne kadar geldi...
Elbette biz lider olarak Tayyip Erdoğanın ortaya çıkışından beri takipçisiyiz, iktidar olmadan da bariz olan geniş ufuklu yaklaşımlarının, öncü tavırlarının ve her şeye rağmen delikanlı tutumunun tasvipçisiyiz.
Türkiye son yıllarda sahih, sahici bir lider ve iktidar gördü. Türkiye tarihinin gerçek dönüşümü şimdi gerçekleşiyor. Bu dönüşümün vakti gelmişti, ideolojik propaganda ile şişirilmiş birden çökecek yapı usta bir lider eliyle yeniden inşaa ediliyor.
Bunlar olurken, iktidar partisinin iktidar olmaktan kaynaklanan sıkıntıları yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor.
İktidar idealizmin düşmanıdır!
Mücahitlerin mütahitleştiği söylemi boşuna değil. Büyük imkânlar şöyle veya böyle kullanılıyor, sıfır hata mümkün değil. Öte yandan, bu iktidar alışılmış bir iktidar değil. İlk cumhuriyet döneminde güçlü bir iktidar yapılanması ve güçlü bir lider vardı. Arkasında Milli Mücadelenin zaferi bulunan bir iktidar. Halkı işe katmadan, kaale almadan sürdürülen bir iktidar.
Evet bugün de güçlü bir iktidar var, fakat halkın desteğini almış bir iktidar. Üçüncü seçiminde gücünü koruyan bir iktidar.
Tayyip Erdoğan gibi bir lider çıkarmak, günümüz dünyasında Türkiyeye büyük bir avantaj sağlıyor.
İç ve dış olayların hızlandığı bir dönemde ya başka bir iktidar yapısı olsa idi, ne olurdu bunu iyi düşünmek lâzım. (Bu arada bütün parti başkanlarını gözünüzün önünden geçirin, isterseniz)
Tayyip Bey, mütevazılığına rağmen bu döneminin ustalık dönemi olduğunu açıkladı. Ustalık dönemi, bize Mimar Sinanın tasnifini hatırlatıyor. Yani en olgun eser Selimiye inşa ediliyor adeta. Başbakanın partisinde son defa aday olma konusundaki kararlılığı, gelecekle ilgili bir planı olduğunun işareti aynı zamanda.
Cumhurbaşkanı olacak veya olmayacak, geleceğin siyasi zeminini şimdiden oluşturmak gerekiyor.
Geçen seçimden sonra şunu düşünmeden edemedik: Keşke Saadet ve Has Parti ayrılığı olmasa da, bu görüş yüzde beşlik oy oranını yakalasa idi.
Emin olun o zaman her şey farklı olurdu.
AK Parti kendine başka türlü çeki düzen verirdi. Çünkü bir alternatif belirtisi apaçık gözünün önünde olurdu. Önümüzdeki seçimde Has Parti böyle bir sonuç alabilir mi?
Bu ihtimal hiç yok değil.
Bu iktidara sol ve sağ muhaliflerinin zarar vermesi mümkün görünmüyor. CHP kendini korumaya çalışıyor, MHP de ondan farklı değil. Onların canibinden gelen eleştiriler, AK Partiyi zayıflatmıyor, güçlendiriyor.
Ya eski Milli Görüş geleneğinden gelen eleştiriler?
Bunlar gittikçe daha fazla ilgi çekiyor ve iktidarın alternatifinin ne tarafta olacağını gösteriyor.
Tayyip Bey, son harekatı ile bu iktidar alternatifini, daha doğrusu ihtimalini ortadan kaldıracak güçlü bir hamle yaptı. Has Parti başkanının bugüne kadar olan düşünce ve söylemlerinden vazgeçmeden AK Partili olması, partinin geleceği ile ilgili ipuçları verebilir. Parti bugüne kadar takip etmek zorunda kaldığı mevcut yapıyı rahatsız etmeyen tavrını değiştirecek olmalıdır.
Türkiye kimliğinin bu raddede yeniden tanımlanması, bu tanımlamanın tabii, organik denilebilecek tarzda yapılması zamanı gelmiş olmalıdır. Milletin değerleri ilk defa açıkça eğitim ve iletişim alanlarının tanziminde gündeme geliyor.
Milli Eğitimin dönüşümü, Türkiyenin bildik ideolojisinin dışında değerleri ile kucaklaşması yeni bir insan tipi oluşturma yönünde güçlü adımların atılmak istendiği intibaını uyandırıyor.
AK Parti üç seçimdir siyasetin merkezine yürüdü, şimdi siyasetin merkezini tanzim ediyor. Alternatifini de içinde barındıran bir yapı kurarak yoluna devam etmek istiyor.
Bu Has Partiyi gereksiz hale getirebilir mi?
Bunu söylemek şimdilik zor.
Kubbeyi ortodokslardan mı aldık?
Abdurrahman Dilipak dün böyle yazdı. Hadi biz, Anadoluda kubbeyi Ortodokslardan almış olalım. Peki Türkistan daha erken bir dönem olduğuna göre, onlar nereden aldı? Doğuda kubbe yapılırken batıda da yapılıyordu. Selçuklular Anadoluyu tanımadan Türkistan ve Horasanda kubbeli yapılar inşa ettiler. Tezlerden biri şudur: Kubbe Türk topak çadırı örnek alınarak yapıldı... Doğru mu? Bunu tam olarak bilemem. Fakat yanlış demek çok da kolay değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.