AK Partide hücre yenilenmesi
Sayın Başbakan, “hücre yenilenmesi” diyor. Tabii ki kadro değişimi...
Kadro deyince karşımıza iki şekli çıkar; birisi koltuk kadrosu, diğeri de ehliyetli elemanlar kadrosu. Yani, iş görenlerle yapışkanlar...
CHP’nin eski Genel Başkanı Baykal, bir sefer öyle demişti: “Bu koltuklar bize Mustafa Kemal’den emanettir, hükümet kim olursa olsun iktidar biziz.”
İşte CHP hep bu kafadan tarihe tosladı... Altı okun genlerine “emanet koltuklar” yerleşince 1950 seçimlerinde halk büyük bir farkla Şef’i devirdi...
Derler ya, koltuğa dayanma, devrilirsin; Hakka dayan, ayakta kalırsın.
AK Parti, koltuk kadroların dışına çıkarak ilerisi için tedbir alacağını açıklayan ilk parti. Üç sefer milletvekilliği yapanın dördüncü sefer aday edilmeyişi koltuklaşmaya iyi bir ilaç. Hem de haşere ilacı gibi. Öyleleri var ki oturdu mu bir daha kalkmıyor.
Uygulama Başbakan’dan başlarsa, iğne kendisine çuvaldız başkasına.
Ne var ki ülkemizdeki parti başkanlığı karizmaya dayalı olduğundan yerine yenisini bulmak öyle kolay iş değil. O yüzden; ikinci Özal, ikinci Erbakan, ikinci Menderes, ikinci Erdoğan yoktur. Yoktur diye de oturup beklemek de yanlış...
Sayın Başbakan Eskişehir İl Kongresi’nde konuya açıklık getirerek şöyle dedi:
“(...) Yine verdiğimiz sözün gereği olarak 4. ve son kez genel başkanlığa aday olacağız. Bu ülkeye öyle genel başkanlar geldi ki, her yaşta en iyileri kendisinin yapacağı yanılgısına kapıldılar. Bu ülkeye öyle genel başkanlar geldi ki, her şeyin en iyisini bildiklerini sandılar. Bu ülkeye öyle yöneticiler geldi ki, oturdukları koltukları tapulu malları gibi gördüler. Bu anlayışı elimizin tersiyle ittik ve itiyoruz.
Bu ülkenin birikimli ve tecrübeli, yetenekli ve inançlı evlatları var.
Fırsat bekleyenlere, imkan bekleyenlere fırsat vereceğiz.”
Bu konuşmadan anlıyoruz ki AK Parti’ye yeni genel başkan, yeni kadrolar.
Bana göre doğrusu da budur.
Zamanında Refah Partisi aynı çalışmayı yapmış olsaydı başına büyük işler gelmezdi.
O partide kırk yıl bir koltukta oturanlar yerlerinden bir türlü kalkamadılar, “biraz da gençler otursun” diyemediler. Düşünün, bir yandan hakkı savunduğunuzu iddia ederken, diğer yandan koltuk yapışkanlığında birinci geliyorsunuz.
Mahzen hesabı, koltuklarda yıllanıyorsunuz...
Şimdi ise AK Parti bu tip bir siyaset anlayışı yerine daha akıllıca, daha adil olanı yaparsa, yeni bir çağa imzasını atmış olacak dersek yanlış söylemiş olmayız.
Öyle değil mi?
Olumlu gördüğümüzü tasvip etmemiz, AK Parti iktidarının yanlışlarını eleştirmeyeceğiz anlamına gelmez. Yanlışı eleştiririz, doğruya da doğru deriz.
Başbakan bu konuda gerçekten ilerisini görüyor.
İleride başkanlık sistemine geçilmesi halinde değişen bir şey olmayacak.
Karizma başbakandan devlet başkanına geçecek.
Al takke ver külah hesabı.
Numan Kurtulmuş, AK Parti’deki karizma boşluğunu dolduracak bir çalışmanın belki de öncelikli sonucu olabilir. Bu çalışma aynı zamanda muhtemel muhalefeti de kırıyor.
Az da olsa, ayağınıza takılacak taşları temizliyorsunuz.
Merhum Özal, bu tip bir çalışmayı düşünmediğinden kendisinden sonra Anavatan Partisi eridi gitti. Diğer partiler de öyle oldular.
AK Parti yıllara varan siyaset yapacaksa, sadece Numan beyi değil, diğerlerini de partiye alırsa güç kazanır. Bahçeli Türkeş’in oğlunu yanına nasıl almışsa, Erdoğan da Erbakan Hoca’nın oğlu Fatih Erbakan’ı AK Parti’ye almalıdır.
Birlik ve beraberlik...
İlahi emir, “Bölünmeyin, parçalanmayın...” demiyor mu?
Hataları, yanlışları aza indirmek birlik olmakla, istişare yapmakla olur.
Yoksa kenarda durarak sürekli eleştirmek de iş değil veya kendi kadron varken başkalarına koltuk sağlamak hiç hoş değil...
Merkezde, hedefte, eylemde artık toparlanma zamanıdır.
Ateş gibi gençlerimiz var, maşallah... Benim gibi yaş sınırına dayananlar hulusi kalple çekilsinler. Arkada deneyimlerini, uzmanlığını göstermek isteyenler var...
Bu işin gerçekten raconu; koltuklar geçici, hizmetler baki.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.