Ersoy Dede

Ersoy Dede

Vakıf üniversiteleri

Vakıf üniversiteleri

Bizim kültür mirasımız içinde dünyada eşine az rastlanır önemde olan bir müessesedir vakıflar. Medrese, çeşme, cami, hastane, han gibi sayısız sosyal meselenin arkasındaki ana güç Osmanlı’da devlet değil, vakıftı.. Devlet bile sosyal hizmetlerini vakıflar üzerinden ulaştırıyordu halkına. Fatih Sultan Mehmed Han’ın, fethin sembolü Ayasofya Camii bile bir vakıf üzerine aldığını hatırlayın.

BUGÜNKÜ VAKIF ANLAYIŞI

Bugün “vakıf” dendiğinde akla ilk gelen “vakıf üniversiteleri” oluyor kuşkusuz. İsimleri vakıf ama işleyiş bakımından, mirasını devraldığımız vakıflara çok da benzemiyor. Ne tür bir vakıfsa, bir öğrenci bir yıl alacağı eğitim-öğretim karşılığında en az 20 Bin TL’yi (masraflar hariç) gözden çıkarmak zorunda kalıyor. Bugün Türkiye’de 100’ün üzerinde devlet üniversitesi varken 70’den fazla da vakıf üniversitesi bulunuyor. Ve hemen hepsi bu ekonomik mantık düzeni içinde işliyor. Öğrenciden aidat alıyorlar. Vakıflar yasası gereği bunu vakfın ihtiyaçları için kullanılmış gösteriyorlar. Birileri bu sistemden köşeyi dönüyor. Örneğin vakfın atadığı üniversite rektörünün maaşı, arabası ve lojman kirası, temsil ve ağırlama giderleri vs.. gibi kalemler de, vakıf harcamaları kapsamında mıdır? Eğer öyleyse, vakıf dediğiniz yapı bugün, idarecisini daha çok himaye eden ihtiyaç duyanı ise soyan bir mekanizma demektir. Hepsi için bunu söylemek zor. Ama bazı vakıf üniversitelerinde önü alınamayan mâli karmaşaların yaşandığı, özellikle akademik çevrelerce dillendiriliyor..

HALİÇ ÜNİVERSİTESİ

Son günlerde akademisyen mahallesinde en çok dedikodusu yapılan okullardan biri Haliç Üniversitesi.. Nereye gitsem karşıma çıkıyor. Tüm duyduklarımı buraya yazmadan önce mütevelli heyeti başkanı ile konuşayım, görüş alayım diye telefon açtım, iki gün oldu bana dönen olmadı. Hâlâ da cevap hakkının saklı olduğunu ifade edeyim. Art arda üniversitenin çok yetenekli akademisyenlerinin istifa etmesi, üç aydır maaşların ödenememesi, bu durumu protesto eden hocaların dersleri ihmal etmesi, sınav sorularını okumamaları gibi, bir eğitim kurumuna ve dahası bir vakfa yakışmayacak manzaraların olduğu söyleniyor. İddialara göre olaylar Prof.Dr. Gündüz Gedikoğlu’nun devirilmesiyle başladı. Yerine geçen eski İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, bu görevi sürdüremeyecek kadar yaşlı olması sebebiyle, bir ay içinde koltuğu Prof. Sinan Artan’a bıraktı.. Artan, daha önce karşımıza, üyesi olduğu Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneğinin Ahenk Locasındayken, “dul kadın kesesi” için toplanmış olan yüklü miktarda paranın hesabını veremediği için, harici aleme iade edildiği iddialarıyla çıkmıştı.. Söylenenler doğruysa, Prof. Artan, öğrenciden aidat alınmasına rağmen maaşları ödeyemeyince bu defa şoförü üzerinden banka kredisi kullanarak sorunu çözmeye çalıştı. Ancak o da kâfi gelmedi. Öğretim üyeleri ise bu süreçte, öğrencilerden alınan yüklü miktardaki paraların nereye gittiğini sorgulamaya başladı.. Buradan sonuç alamayacaklarını anlayan bazı hocalar çareyi istifa etmekte buldular..

YÖK MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRDİ

Konu şimdi YÖK’ün masasında. Ancak bir-iki hafta içinde öğrenciler ellerinde tercih formlarıyla üniversite-üniversite gezerken buraya da uğrayacaklar şüphesiz. YÖK müfettişlerinin bu kadar kısa sürede çalışmalarını tamamlayabilmelerine olanak yok. Umarız her şey yoluna gider de 14 yıllık böylesine güzide bir eğitim kurumu kepenk kapatmak zorunda kalmaz..

MÂLİ DENETİM MUAMMASI

Peki şimdi ne olacak? Bana kalırsa, ilk olarak YÖK, gerekli denetimleri yaparak, kazancın eğitim faaliyetine harcanıp harcanmadığı konusunda bir rapor yayınlamalı. Ancak yasal olarak deniyor ki; “burası bir vakıf üniversitesidir, YÖK’ün mâli denetimi dışındadır” Doğru, YÖK denetimini akademik faaliyet anlamında sınırlar. Ancak bu denetimi yaparken, eğitim için harcanması gereken paranın, başka yerlere aktarıldığı sonucuna da varırsa bunu akademik denetimin sınırları içinde sayabilir. Ancak burada asıl mesele, vakıf üniversitelerinin mali tablosunun Sayıştay denetimine açık olmayışı.. Üniversiteler, özerkliği bilim üretiminde yaşamaya devam etsinler. Ancak öğrencilerden aldıkları eğitime katkı payını hangi ölçüde öğrenciye hizmet olarak sunduklarını da belgelesinler. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi