Türkiye Suriyeye girmeli mi?
Oyuna geliyoruz deniyor. Bizi savaşa çekiyorlar diye ekleniyor. Suriyeye girmek felaket olur uyarısında bulunuluyor.
Uçak düşürüldüğünde de aynısı söylenmişti. Suriye uçak ve helikopterleri defalarca sınır ihlali yaptığında da... Suriyeden açılan ateş sonucu vatandaşlarımız öldüğünde de... Hatırlayın, Iraka girilmemesi, bunun da büyük bir tuzak ve oyun olduğu söylenmiş, oyuna gelinmemesi gerektiği ifade edilip, Iraka girilmesi engellenmişti.
Girilsin ya da girilmesin, mesele bu değil. Yani girilsin de demiyorum, girilmesin de. Çünkü bu etki alanımın dışında. Dikkat çekmek istediğim husus, girildiğinde ya da girilmediğinde neler olduğu/olacağı. Hesabı yaparken uzun vadeli düşünmek gerektiği, başımıza neler geleceğinin öngörüsünü yakalamak lazım geldiği...
Hatırlayalım, Iraka girilmedi de ne oldu?
1- PKK, ulaşılamaz, koparılıp atılamaz bir üs kazandı. Eğitim, yaşama ve lojistik destek sahasına sahip oldu. Bitmenin eşiğindeyken palazlandı; ülke içinde yerel örgütlenmesini de güçlendirdi. KCK adıyla paralel devlet yapılanması kurdu. Yerel yönetimler aracılığıyla finans kaynaklarını Türkiyeden temin eder hale geldi. Silahlı gücünü koruyup geliştirdi. Ülke içinden sağladığı siyasi desteği en üst düzeye çıkardı. Adım adım hedefine ilerledi. Artık çıtayı koyduğu son nokta, akabinde bağımsızlıkı getirecek olan otonomi. Yani Türkiye Iraka girmedi, PKK ihya oldu.
2- Kuzey Irakta Kürt Özerk Yönetimi kuruldu. Üstelik, bağımsızlığa doğru koşar adım ilerliyor. Neredeyse Türkiye bile tanıdı-tanıyacak. Diplomatik, siyasi ve iktisadi ilişkiler kuruldu bile. Hani Türkiye buna şiddetle karşıydı? Ama bugün gelinen noktada fiili durumu kabullenmiş görünüyor. Çünkü söz sahibi olmadığı için, elinden başka bir şey gelmiyor. Yani Türkiye Iraka girmedi, Kuzey Irakta PKKya destek veren Kürt Devleti fiilen kurulmuş oldu.
Şimdi Suriyeye girilmeyecek de ne olacak?
1- Suriye en az üç parçaya bölünecek. Bir parçasına, Suriyenin bütün kaynaklarına ve maddi varlığına çökmüş olan Lazkiye Alevi Devleti oturacak. Kuzeyi hariç diğer parçasına, bugünkü muhaliflerin yönetiminde, sorunlar yumağına bulanmış olarak Sünni Arap Devleti. Tabiî ki bu devletin sorunları, isyan günlerinde kendisine destek veren Türkiyenin kucağında. Üçüncü parçası olan Kuzey Suriyeye de Suriye Kürt Özerk Bölgesi... Niye özerk? Çünkü bağımsızlık için uluslararası destek lazım. Bu da aynen Kuzey Irakta olduğu gibi süreç içinde sağlanacak.
2- Kuzey Irak ve Kuzey Suriyeden sınırsız destek sağlayan PKK, artık uluslararası bir silahlı güç olarak Türkiyeye karşı savaşa girişecek. Zaten ülkemizde hakim rejimin nitelikleri gereği kopmaya meyyal hale gelen Kürt halkı, bu harekete ister istemez tam destek verecek. Sonuç, Güney Türkiye Kürt Özerk Bölgesi. Bu da nihayetinde parçalanma demek.
İşte, Türkiye Suriyeye girip PKKnın kök salmasını önlemezse, başına gelecek asgari sonuç bu. Yani girmek demek, söz sahibi olmak demek, inisiyatif almak demek, sürece müdahil olmak demek, sonrasını dizayn edebilmek demek, belayı baştan önlemek demek, PKKnın Kuzey Suriyedeki boşluğa oturmasını engellemek demek. Girmemek ise, bütün bu sorunları kendi eliyle yüklenmek demek.
Bu yazıyı milliyetçi duygularla yazmıyorum; zira Milliyetçi değil, Ümmetçi duygular taşıyorum. Yine bu yazıyı, mevcut rejime destek çıkmak, PKK terörünün körlüğüne kapılarak rejimin, özellikle Müslüman millete yaptığı mezalimi unutmuş olmanın getirdiği ideal sapması neticesinde de yazmış değilim.
Tek arzum, Kürt ve Türk halklarının, bölgedeki diğer halklarla birlikte, bütün insani haklarına sahip olarak, İslam ortak paydasında bir arada bulunması ve uluslararası şer güçlerinin emperyalist parçalama politikalarına alet olmaması... İslamın otoritesinin zayıflamasıyla hızla uçuruma doğru giden Ümmet-i Muhammedin parçalanmışlık sürecinin durdurulması...
Bunun için, zaten paramparça haldeki İslam coğrafyasının, yeni yaralarla, yeni bir parçalanmışlığa sürüklenmemesi lazım. Bu nedenle, Müslüman Kürt halkını temsil etmeyen, emperyalist şer güçlerinin çıkar oyunlarının taşeronluğunu yapan terör örgütlerinin, Müslüman Kürtleri ayrılık sürecine sürüklemesinin önlenmesi lazım. Ancak bu yapılırken, iflas eden Kemalist rejimin dönüştürülmesi, bölge halklarının yeniden İslam ortak paydasında buluşacağı yeni bir rejim ihdas edilmesi elzem.
Süreç yürütülürken, bir yandan içsel dinamikler yeniden düzenlenmeli, bir yandan da parçalanmaya asla müsaade edilmemeli. Bunun için vurulacak acil neşter, Türkiyenin Suriyeye girmesi ve PKKnın Kuzey Suriye üretiminin kök salmadan imha edilmesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.