Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Mucizat-ı Kur’âniye okumaları - 2

Mucizat-ı Kur’âniye okumaları - 2

Önce bir hakikati tespit edelim: Gündemi çok yakından takip edebilirsiniz, bunda mahsur yok; lakin gündemin esiri olur da ‘büyük’, ‘önemli’ ve ‘daimi’ meseleleri ihmal ederseniz geleceğinizi de imha etmiş olursunuz.

Türkiye’nin herhangi bir semtinde, mesela İstanbul/Fatih’te, birkaç gün dikkatli bir gözlem yapma imkânı bulursanız bu tespitin her örneğini, oranları farklı da olsa, görmeniz mümkündür. Olan-bitenden habersiz ve ilgisiz olanlar, haber ve gündem müptelası marazlı gruplar veya ‘adaletli takip’ usulünü hazmetmiş, lüzumlu gündemi lüzum ettiği kadar takip edip asıl vazifelerini atlamayan müstakim insanlar...

Benzer bir gözlemi yapma ve yaşama imkânı buldum geçen hafta; anlatayım...

Geçtiğimiz Cuma günü sabah namazından sonra Arakan ve Suriye şehitleri için gıyabi cenaze namazı kılmaya gittiğim Fatih Camii’ne ertesi akşam teravih namazı kılmaya ve geçen hafta ilkini yazdığım Divan Derneği’ndeki ‘Mucizat-ı Kur’âniye Okumaları’na katılmak için gittim. Gündemin olanca hararetine, yaz sıcaklarının şiddetine rağmen, ilme meraklı, Kur’ân’ı tanımak için heyecanlı elliyi aşkın her yaş ve kesimden insanı, ‘teravihten sahura kadar’ derin (ariz ü amik) mütalaa yapmaya hazır görünce ‘elhamdülillah’ dedim.

‘İ’caz meselesi’, İslam tarihinde, Kur’ân araştırmalarının en mühim konusunu teşkil etmiş, zamanla bir ilim haline gelmiştir. Hicri 2. asra kadar herhangi bir çalışma yapılmayan bu sahada ilk sistemli ve teorik çalışmayı Delailü’l-İ’caz isimli eseriyle Abdülkadir Cürcani (v. 1078) yapmıştır. Cürcani’nin nazari kısmını tamamladığı çalışmayı Kur’ân’a tatbik etmek ise Ez-Zemahşeri (v.1144) ve Fahreddin er-Razi’ye (v.1210) nasip olmuştur. Günümüze kadar pek çok, küçük-büyük eser telif edilen i’câz sahasında teori ve pratiğiyle en orijinal çalışmaları hiç şüphesiz Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri kaleme almıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda milis kumandanı iken cephede, Arapça telif ettiği İşaratu’l-İ’caz fi Mazanni’l-İcaz, ekleriyle birlikte 146 sayfalık Mucizat-ı Kur’âniye Risâlesi (25. Söz) ve az bilinen, 174 sayfalık Rumuzat-ı Semaniye Risâlesi (29. Mektub’un 3, 4 ve 8. kısımları) gibi münhasıran bu konuyla ilgili eserlerinin dışında pek çok Risâlesinde Kur’ân’a ait güzellikleri ve manalarındaki i’câza temas eden Bediüzzaman, selef âlimlerinin görüşlerine yer vermek ve cumhurun görüşünü benimsediğini ifade etmekle birlikte, özellikle tenkit ve itiraz edilen, vesvese ve şüphelere maruz bırakılmış ayetlerden örneklerle i’câz-ı Kur’ân’ı ispatlamış ve zamanın ruhuna uygun yüksek ama irşadi bir üslup benimsemiştir.

Mesela, Bediüzzaman, Cürcani’nin nazım nazariyesini benimsemekle birlikte daha da geliştirmiş, tek bir lafızda i’câz olmadığını söyleyen Cürcani’ye mukabil, kelime, harf hatta harekelerde bile i’câz vecihleri olduğunu misallerle, tatbiki bir şekilde İşartu’l-İ’câz’da ortaya koymuştur. Bunu öyle irşadi bir üslupla kaleme almıştır ki, eseri her hangi bir yerinden okumaya başlayan muhakkik ve ehl-i ilim bir okuyucunun merakla başa dönmemesi neredeyse imkânsızdır.
Kezâ, Mucizat-ı Kur’âniye Risâlesi’nde Kur’ân’ın 40 vecihle i’câzını örneklerle izah ve ispat eden Bediüzzaman Hazretleri, bu eseriyle fen ve felsefe eliyle Kur’ân’a yapılan hücumları boşa çıkarmıştır.

Bu hakikatleri, Mucizat-ı Kur’âniye Okumasını, ‘gündüz sâim gece kaim’, ilme müştak, 50 kişilik bir grupla yapınca çok daha iyi anladım. Tavsiyem, bu okumalara katılamadım diye hayıflanmayın, tez elden bir Zülfikar Mecmuası temin edip mütalaaya başlayın lütfen. Kur’ân’a teslim olun! Gerisi gelecektir Allah’ın izniyle. (Altınbaşak Neşriyat’ın kaynaklı, lügatli, pırıl pırıl harika Osmanlıca baskısını tavsiye ediyoruz. Telefon: 0212 671 17 35)

Sahur vaktine kadar devam eden, feyizli ve bereketli ‘Mucizat-ı Kur’âniye Okumaları’nın üçüncüsüne de inşaallah katılacağım. Divan Akademi bünyesindeki muhtelif okuma ve seminerler Ramazan’dan sonra da devam edecek. (Kayıt ve bilgi için telefon: 0212 621 40 41 www.divanakademi.org)

Mucizat-ı Kur’âniye Risâlesi’nin hemen başındaki şu ifade her mü’minin gönlüne su serpiyor; kaydetmeden geçmeyeyim: “Elde Kur’ân gibi bir mucize-i baki varken, başka burhan aramak aklıma zâid görünür./Elde Kur’ân gibi bir burhan-ı hakikat varken, münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?”

Devam edeceğiz inşallah...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi