İranın derin Osmanlı korkusu
Devletlerin ve toplumların kimi zaman aktif kimi zaman da pasif derin korkuları vardır; aktif olduklarında çevrelerini yıkıcı olma, pasif olduklarında ise uyanma istidadı taşırlar.
Derinlerdeki korkular devlet ve toplumların gelecek tercihlerini belirlemede rol oynar. Siyasiler ve kanaat önderleri de tarihten tevarüs edilen bu korkulara duyarlı şekillenmiş toplumsal algıyı ihtiyaç hâlinde harekete geçirirler.
Meselâ Türkiyenin yılan hikayesine dönüşen Avrupa Birliğine girmesinin önüne çıkarılan engellere bakın. Birliğe giriş müktesabatı dedikleri yerine getirilmesi gereken şartları, yerine getirmeyen ülkeler bir bir birliğe alınırken o şartları yeni üyelerden fazlasıyla yerine getiren Türkiye ısrarla askıda tutulabiliyor.
Avrupanın Osmanlıyla özdeşleşmiş derin Türkiye ve Müslüman korkusunun bunda etkisi açıktır. Bugün Osmanlı uyanıyor sloganı, Avrupanın lokal ve bölgesel nice siyasi açılımlarının kaldıraç gücüne dönüşmüştür.
Daha dün Avrupanın ortasında bir Müslüman ülke kurulmasın diye Bosnayı Müslüman Boşnaklardan onlara göre Türklerden - temizlemek amacıyla soykırıma gittiler.
Türk / Müslüman korkusunun Avrupada ne kadar derinlerde olduğunu görmek isteyenlere Viyanayı bir günlüğüne ziyaret etmelerini tavsiye ederim. Müzelere, kiliselere, ders müfredatına ve hatta sokaklara bu korkunun resim ve heykeller üzerinden efsane hikayeler eşliğinde nasıl yansıtıldığını ve nasıl canlı yaşatıldığını görebilirsiniz.
Güncel politik argümanlarda ve buna binâen geliştirilen siyasette Osmanlı korkusunun yeni Türkiye üzerinden kullanıldığını da rahatça görebilirsiniz.
Norveçte başkent Oslo ve Ütoya Adasında düzenlediği saldırılar ile 77 kişiyi katleden aşırı sağcı terörist Anders Behring Breivik Avrupayı Türklerden korumak için bu eylemi yaptığını geçenlerde mahkemede açıkladı. Daha alarm verici olanı ise, bu adamı yargılayan mahkemenin Breiviki deli göstermeye çalışıp aklamaya kalkışmasıydı.
Amerikada da Ak Parti sonrası Yeni Osmanlıcılık diye bir tartışma başlattılar. İsrail ve neoconlar bu tartışmayı ısrarla körüklüyor, bu da malûm. Yeni Osmanlıcılık kodlamasıyla hem kendi halklarını, hem kukla Arap rejimlerini Türkiye aleyhine kışkırtarak Türkiyenin Ortadoğuda oyun kurucu bir ülke olmasını engellemeye çalışıyorlar. Osmanlı korkusunun Türkiye üzerinden sürdürülmesine dikkat edin lütfen.
Batıda bol bol kullanılan bu korkuyu İranın da kullanmaya başlaması câlibi dikkat bir meseledir. Suriye meselesinde kılıçlar çekileli beri önceden alenen dillendirilmeyen bu derin korku artık açıkça dillendirilmeye başlandı.
İran medyası, önemli devlet ricali Türkiyenin Suriye politikasını lanetlerken, Türkiyenin yeni Osmanlıcılık siyasetine vurgu yapmaktan kaçınmıyor artık. Lanetlenen Osmanlı ruhu üzerinden Türkiyenin Suriye politikasının şeytanlaştırılması ise direniş hattı iddialarını açığa çıkartıyor. Emperyalistlerle antiemperyalistler Osmanlı korkusunda niye birleşir ki!?..
Batıda tanık olduğumuz bir derin korkunun İranda da kendisini göstermesi ciddi analizlere muhtaçtır elbet. Bir taraftan kendi halkına, bir taraftan kukla Arap rejimlerine, bir taraftan da Batıya Osmanlıyı hatırlatarak mesaj vermek, neocon söylemlerle nasıl buluşulduğunu gösterir maalesef.
İnsan sormadan edemiyor; Türkiyenin Osmanlı ruhuna geri dönme ihtimali İranı neden rahatsız etmektedir? İran Türkiye karşıtı Batılılarla aynı korkuda neden buluşmaktadır?
İrandaki aklı başında otorite sahiplerine sadece şunu hatırlatalım; bu tür çıkışlar İranı yalnızlaştırır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.