Giden Aurelio mu Yoksa F. Bahçe mi?
Marco Aurelio; yani Milli Takım’ın Mehmet’i, Fenerbahçe takımının neredeyse yarısı… Şimdi nerede? İspanya’nın Real Betis kulübüyle 3 yıllık sözleşme imzaladığı bu kulübün resmi sitesinden, hem de montajlı bir görüntü ile açıklandı. Bu haberin bizim spor medyasının palavraları gibi olduğunu söylemek mümkün mü? Bence hayır…
Şimdi gelelim bizim eskiden mahallede kullandığımız bir deyimin açılımına; Ak mı, kara mı? Kara ki nasıl kara… Aurelio, Fenerbahçe formasının içine girdikten bugüne kadar bu takımın bir numaralı oyuncusu oldu. Tek bir maç dahi elini beline koymadan oynadı. Koştu, top çaldı, pas verdi, gol attı, gol attırdı, savunmada ne kadar adam varsa hepsinin sigortası oldu. Terim hocanın teklifi üzerine, bence çoktan hak etmiş olmasına rağmen giyemediği ülkesinin milli forması yerine bizimkini giydi. Giydi ve benim ülkemin çocuklarından çok koştu, çok çalıştı ve milli takımın da bence olmazsa olmazı oldu. Rüştü gittikten sonra Fenerbahçe kaptanlığı teklif edildi. Kabul etmedi… “Benim işim sadece futbol oynamak, ben başka işlerle uğraşamam” dedi. Saha dışındaki hayatında tek bir gün falso vermedi. Evinden Samandıra’ya, oradan stada ve maçlara gitti sadece… Tek bir gün para lafı etmedi.
Peki, ne oldu da gitti böyle bir oyuncu… Takımın yarısı olmasına rağmen, büyük başkanı ona bir türlü Emre’ye, Alex’e, Carlos’a verdiği parayı layık görmedi. Bir önceki uzatma süresinde Aurelio, başı önde, önüne ne konduysa evet dedi… Ama en son Emre ve Güiza toplam neredeyse 100 milyon dolara mal edilince, Aurelio’nun da sigortası attı. Menajeri Bayram Tutumlu ile terse düşüldü. Ama Fenerbahçe’nin atladığı bir durum vardı. O da Tutumlu’nun Avrupa, hatta Güney Amerika’daki forsu, ağırlığı idi… Maradona ile bile kardeş gibi olan Tutumlu’nun Avrupa haritası üzerinde bitiremeyeceği iş olmadığını anlayamadı Fenerbahçeli Aziz bey… Tabii rahmetli Doğan’ın başkanlığını yaptığı federasyonun “Aurelio sizin” kararına da aldandı. Oysa Aurelio Türk oyuncu değildi. Sadece milli takımda oynayabilmesi için şeklen Türk olmuştu… Bunu atladı, ünlü Dünya Kulübü…
Şimdi bir soru; giden sıradan bir oyuncu Aurelio muydu, yoksa Fenerbahçe’nin takımının yarısı mı? Tuncay’a da böyle yapılmadı mı? Tuncay’la Aurelio’ya yıllık toplam, diyelim altı milyon euroyu çok görenlerin geçtiğimiz bir ay içinde iki oyuncuya ödediklerini dikkate alırsak, Fenerbahçe’nin ne kadar dünya kulübü olarak yönetildiğini de anlamış oluruz… Haaa borsa değeri dünyada bir numara olmuş… Orada birileri kendince bir hesaplar yapıyor ve tutuyor kulübü birinci ilan ediyor… Acaba dünyada kimin haberi var?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.