Türkiyeyi sıkıştıracaklar
PKK destekli siyaset yapan milletvekillerinin yolda teröristlerle nasıl kucaklaştığını gördünüz. Şakalaşmalar, gülüşmeler, sarılmalar.. Çok yadırgandı. Herkes her kesimden tepki gösterdi. Ben pek anlayamadım açıkçası kimin neyi yadırgadığını.. Kendi kardeşlerini gördüler sonuçta yolda. Yabancı birini değil.. PKKlının omzundaki silah konuşturuyor yıllardır BDPde siyaset yapanları. Her iki grup da aynı merkezin talimatıyla görevlerini yerine getiriyor. Yarın roller değişir, o yol kesen PKKlılar TBMMye gelir, BDPnin kurmay ekibi elinde silahla yol keser. Hiç şaşırmayınız..
HER İKİ GRUP DA ÇARESİZ
Hüseyin Aygün dağdan indikten sonra bir şey dedi.. Bu çocuklar, bu anlamsız savaşın bitmesini istiyor. Geri, evlerine dönmek istiyor dedi.. Biliyorsunuz.. O sözleri dinlerken, hayatlarının baharında can veren PKKlı gençler geldi gözümün önüne. Ne Murat Karayılan öldü, ne Cemil Bayık, ne Bahoz Erdal ne de bir başkası.. 16-17 yaşındaki çocukları öldürdü bu PKK.. Dolayısıyla Hüseyin Aygüne söyledikleri sözün gerçek hayatta bir karşılığı var. Kandildeki savaş baronları ile onların oyuncağı haline gelmiş olan BDPliler ve ölüme atılan çocuklar aynı şeyi düşünmüyorlar. Evet her iki grup da çok çaresiz. BDPli milletvekilleri de, onların karşısına çıkan ve sözüm ona yol kontrolü yaptıklarını zanneden PKKlılar da.. Çünkü bu oyunun senaryosu başkaları tarafından yazıldı. Her ikisi de yazılmış bu oyundaki rollerini oynayacaklar. Sonra da perde kapanacak.
KONVOY DURDURULDU
Hüseyin Aygün olayında da aynı şeyi söyledim, burada da bu sözüm geçerli. Milletvekilleri eğer isterlerse bölge gezilerinde yanlarına jandarma veya polis eskortu veriliyor. Bu zorunlu değil. Eğer zorunlu olsaydı örneğin, Aygünün, seçim bölgesindeki kıraathane sohbetlerinde belki kimse olmazdı yanında ama bir kasabadan bir kasabaya intikali sırasında bir jandarma otosunun takip etmesi gerekecekti. Dolayısıyla sözüm ona yol kontrolü yapıldığı sırada, buna cüret eden teröristlere gereken o anda yapılacaktı. BDP milletvekillerinin Şemdinli gezisi sırasında da aynı durum söz konusu. Yüzlerce araçlık konvoyla yapılan bir gezi. İçlerinde onlarca milletvekili var. Riskli bölgelerden geçiyorlar. Ama yanlarında bir koruma aracı yok. Böyle bir durumu nasıl olur da PKK destekli siyaset yapan bir partinin inisiyatifine bırakırsınız. Ortalığı karıştırmak için bizzat kendilerini kaçırtır hatta öldürtür bu adamlar. Sırf bu tezgaha izin vermemek adına bile olsa o milletvekillerini bir jandarma otosunun takip etmesi gerekirdi.
TERÖR NEDİR?
Sadece adam öldürmek midir terör? Baskı, sindirme, korku politikalarıyla kamuoyuna verilen mesaj da terördür. Hatta terör, yapılan eylemi değil sonuçlarını bir ölçüde tanımlar. O nedenledir ki mesela 25 kişinin hayatını kaybettiği bir trafik kazası terör olmayabileceği gibi kimsenin burnunun bile kanamadığı bir milletvekili kaçırma eylemi terördür. Ve BDP milletvekillerinin geçişi sırasında karşılaştıkları manzara da hiç kuşkusuz, buz gibi bir terör eylemidir. Haklarında başlatılan soruşturmada savcının milletvekillerini neyle suçlayacağını göreceğiz. Ama milyonların gözü önünde teröre verilmiş bu apaçık desteği yargılamaya çalıştığımız zaman karşımıza uluslar arası kamuoyu çıkacak. Hazır mıyız? Çünkü seçilmiş milletvekillerini yargılatıyorlar diye kopacak fırtına karşısında yapayalnız kalacağız. Haklı davamızda kendimizi anlatmak zorunda kalacağız. Ya da göstere göstere geri adım atacağız. Bu buluşmayı Türkiye daha çok konuşacak. Kalın sağlıcakla.