CHPnin karşı olmadığı dinin vasıfları
CHPnin Başkanı, seçimlere dönük bir politika olarak mütedeyyin kesim ile iftarda buluştu ya; politik hamle olarak oy avcılığına dair söylemlerini sürdürmeye devam ediyor. CHPnin dine karşı bir parti olduğu algısı yaratılmak isteniyor. Bu algıyı kırmak için çalışıyoruz diyor.
CHP dine karşı değilmiş! İyi de, CHPnin politikasını Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana görüyoruz, biliyoruz, yaşıyoruz. Bu nedenle dine karşı değiliz denildi diye tav olacak değiliz elbette; CHPnin karşı olmadığı dinin vasıflarını görmek için satır aralarına da bakacağız.
CHPnin Başkanı, tasvip ettiği dini lanse etmeye Hz. Muhammed algısını değiştirerek başlıyor. Bence Hz. Muhammed en büyük devrimcidir diyor. Bu, Hz. Muhammedin her şeyden evvel Allahın Rasulü olduğu; insanları ilahi hükümlere, İslam Şeriatına çağırdığı ve tağuta itaatten kaçındırdığı, İslamı dünyaya hakim kılma vazifesini eda ettiği gerçekliğini devrimci tanımlamasıyla saptırmaya yönelik kendince kurnaz bir yaklaşım. Güya Hz. Muhammede iltifat ediyormuş gibi yapıyor; ancak aslında yaptığı, Rasul gerçeğini zihinlerde silikleştirmekten öteye değil.
Yine de sormak lazım; Kılıçdaroğlu, Hz. Peygamberin getirdiği Şeriata ne der? Gerçekten Hz. Muhammede değer veriyorsa, Şeriata aykırı yasaların iptaline var mıdır? Ya da politik kaygı ve oy avcılığı gereği en büyük devrimci olarak tanıttığı; bunu yaparken de Hz. Muhammedin Peygamberlikini değil de kendi sol zihniyetinin kavramıyla devrimcilikini öne sürerken, acaba o en büyük devrimcinin devirdiklerini mi savunuyor, getirdiklerini mi? Buna da bir açıklık getirse ya...
Şimdi Kılıçdaroğlunun tabiriyle CHPnin mütedeyyin tanımlamasına bakalım: Aydın, okuyan, hayatı sorgulayan, olaylara sağlıklı bakan, inançlı, inancını siyaset ve ticarete alet etmeyen... İnancını siyaset ve ticarete alet etmeyen insan mütedeyyinmiş. Alet etmek şaşırtmaca; asıl meramı şu: İnananlar siyasetini de, ticaretini de dinine uygun kurallarla yürütmeyecekse, veya dinine aykırı kurallarla yürütecekse, CHPye göre mütedeyyin. Yine CHPnin mütedeyyin insanının, hayatı sorgulayan ve değişimin önünü açan insan olduğunu vurguluyor. Peki, o insan hayatı sorgularken CHPnin kırmızı çizgilerine dokunsa, mesela Kemalizm ve Laikliki de sorgulasa, CHP buna da tahammül gösterebilecek mi acaba? Sanmıyorum.
CHPnin dini anlayışı inançlara bağlılık değil, inançlara saygılı olmak. Nitekim Kılıçdaroğlu bunu, Türkiye yeni bir sentezi yapmak zorunda derken ifade ediyor: Herkesin inançlarına, kimliğine saygılı.... bir sentez. İnançlara güya saygılı ya, bunu kanayan yara başörtüsüne getirip artık kılık kıyafet üzerinden insanları damgalamak çağdışı bir anlayış diyerek ispatlamaya çalışıyor. Peki öyleyse, CHP, Müslüman kızın başörtüsüne karşı yıllardır yürüttüğü politik, sosyal ve adli takibattan ve mücadeleden vazgeçtiğini açıklasın, sorunu yasal olarak çözmek için hamle yapsın da görelim samimiyetini. Ama yapmaz; politik duruş ve oy avcılığı gereği söylediği cümleler arasında yaptığı tanımlamaya uygun olmayan tesettür duruşuna karşı çıkacaktır.
Kılıçdaroğlu, mütedeyyin kesimle bir araya geldiği iftarda ahlak vurgusu yaptığını söylüyor. Ancak toplumsal ahlakın temel dinamiklerinin neler olacağı meçhul. Ahlakın temelleri dinden mi alınacak, dünyevilikten mi? Bu durumda ahlaki gerekler açısından nasıl bir bütünlük oluşturulacak? Acaba Kılıçdaroğlunun ahlâkında İslama yer var mı? Buna dair bir işaret yok. Gerçi kul hakkına vurgu yaptım diyor, ancak kul kavramının yaratıcı inancına çıktığını, bu hususta Allahtan başka ilah olmadığını, kul hakkı kavramının tek ilah Allahın hükümleriyle anlam kazandığını, bunun da doğrudan Kuranın tek düstur olarak esas alınmasını gerektirdiğini sanırım bilmiyor. Bilse bu kavramı kullanır mıydı? Politik duruşuna bakılırsa, hayır!
Kılıçdaroğlu diyor ki: Anayasanın ikinci maddesi içinde demokratik laik sosyal hukuk devleti ilkesi çerçevesinde bakıyoruz. Ortak paydamız budur. İşte, ağzındaki baklayı çıkardı. Ortak payda din değil, laiklik. Yani laikliğe uygun bir mütedeyyinlik CHPnin iyi geçineceği dinin vasfını teşkil ediyor. Bir Müslüman olarak bana düşen de şunu demek oluyor:
Kusura bakmayın ama, benim herhangi bir sistemle, rejimle, kişiyle, grupla, toplumla, veya başka bir şeyle İslamdan başka ortak paydam olamaz. Hele ki laiklik, kimseyle ortak payda olarak esas alacağım bir şey değil. İslam ise Kuranda beyan buyurulan ve Rasulullahın yaşamakla tarif ettiği biçimiyle sahih İslamdır.
Hülasa, CHPnin karşı olmadığı, tasvibini alan din, İslam değildir. Bizden uzak dursun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.