Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Modernitenin ürettiği bir hastalık: Mobbing

Modernitenin ürettiği bir hastalık: Mobbing

Geçen yıl gene bu sütunda “Meslekî taciz: Mobbing” diye bir yazı yazmıştık.

O yazı, genel bir “haberdar etme” yazısıydı. Şimdi mobbing konusunda “özel” bir alan girelim: Mobbing’in sebepleri...
Mobbing, “İş yerinde profesyonel taciz, duygusal taciz; sürekli baskı uygulama, aynı veya benzer davranışlarla meslektaşları rahatsız etme, yıldırma, bezdirme, bıktırma” gibi anlamlara geliyor.
Dikkat edilirse, mobbing’in oluşma şartları için bir “iş yeri” şarttır. Yani, mobbing, iş yerindeki taciz veya bezdirmedir.
Bir kavram, sosyal zemine dayanıyorsa, yani o kavramın oluşması için mutlaka bir sosyal zemin şart ise, o kavramın izahı için, insanlığın geçirdiği sosyal evreler göz önünde bulundurulmalıdır.


Mobbing, bir “iş yeri” olgusu ise (Mobbing için henüz, “hastalıktır; suçtur” falan demiyoruz. Şimdilik sadece “olgu” diyoruz.), bu olgunun ortaya çıkması için önce bir “iş yeri” olması gerekir. 
İnsanların avcılık ve toplama dönemlerinde, “iş yerleri”, uçsuz bucaksız tabiatin kucağı idi. Tarım toplumlarında ise, mülkiyet fikri ile ortaya çıkan “kendi arazisi” iş yeri oldu. Tabiatı ve kendi arazisini kullanan insanların iş ortakları, aralarında kan bağı olan insanlardı. Bu tür insanların birlikte çalışma esnasında yaşadıkları olumsuzluklar, “meslekî taciz” olarak adlandırılmamıştır. 
Ayrıca, avcı-toplayıcı veya tarım toplumlarında, çalışma şartlarını tabiat ve mevsim şartları belirler. Ne zaman hangi işin yapılacağı kararını insan değil, tabiat şartları verdirir.
Oluşum ve işleyiş itibariyle, insan iradesi dışında gelişen çalışma şartlarında, insanın insana tahakkümü yoktur.


İnsanlık sanayi toplumu merhalesine ve bunun sonucu olarak modernite devrine gelip kan bağı olmayanlar bir arada çalışmaya başlayınca, çalışma ortamında, insanın insana tahakkümü başlamıştır. Erken modernite döneminden itibaren ve yoğunluklu olarak sanayi toplumlarında, “birlikte çalışma” şartları, kurumun zirvesi tarafından belirlenmiş ve yukarıdan aşağıya bir yaptırım gücü paylaşımı oluşmuştur. Bu safhada, bireyin çalışma ilişkisini kendisi veya tabiat şartları değil, kurumlar belirlemeye başlamıştır. 
Modernite döneminde, gerek üretim ve gerekse hizmet alanlarında iş bölümünün daha da artmasıyla, birey, iş hayatında, kurumsal hiyerarşi tarafından kuşatılmış; belirlenen çalışma saatleri içindeki bütün davranış ve hareketleri, kurumlarca belirlenir olmuştur.

Bu belirleme de, kanun, yönetmelik ve yönerge gibi ortak metinlerle sağlanmıştır. Bu tür bir hiyerarşik yapılanmada, her zaman, üsttekinin yasal “yönetme yetkisi”, alttakinden daha fazladır. “Meslekî taciz” de denilen “mobbing” işte bu noktada dikey olarak ortaya çıkmaktadır. Yani, “yönetme yetkisi verilen” kişinin, yasanın kendisine verdiği yetkiyi, yönetilenler üzerinde, kişisel hırs ve intikam amaçlı kullanıp astlarını, iş çerçevesinde taciz ederek bıkkınlık ve bezdirmeye sevk eder. Bu “dikey mobbing”dir. 
Dikey mobbing’den başka, bir de “yatay mobbing” vardır. 
Yatay mobbing, yasal gücü elinde bulunduran yetkilinin, bu güç etrafında topladığı diğer ortak çalışanları vasıtasıyla gerçekleştirdikleri bezdirme, bıkkınlık ve yıldırmadır ve sonuçta yine hırs ve intikam amacıyla gerçekleştirilir.
Sosyal organizasyon yapıları gereği, avcı-toplayıcı ve tarım toplumlarında yaşanmayan “mobbing”, bireyin meslekî hayatını organize eden modern toplumlarda, modernitenin ortaya çıkardığı bir “hastalık” veya “suç”tur ve bu suç sadece Borçlar Kanunu’nda var; hâlâ Türk Ceza Kanunu’nda yok!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi