Ersoy Dede

Ersoy Dede

Demek ki Oslo değil İmralı’ymış

Demek ki Oslo değil İmralı’ymış

Başbakan Erdoğan önceki gün Ülke Tv’de, müzakereler ile ilgili son derece önemli bir tespit yaptı.. Tam da CHP’nin Oslo üzerinden yol yürümeye başladığı bu dönemde, son derece önemli bir açılımdı bu.. “İmralı ile görüşmeler, gerekirse yeniden devam edebilir”.. Bunun ne anlama geldiğini açıklayacağım.. Ama evvela Başbakan’ın müzakere konusunda durduğu yeri bir netleştirmemiz gerekiyor.. Biliyorsunuz siyasi tavrı uzunca bir süredir; “siyasetle müzakere, terörle mücadele” şeklindeydi.. Ancak BDP’lilerin kucaklaşma manzaraları, bu tavrından geri adım attırdı Başbakan’a.. Hatırlayın Kanaltürk’te katıldığı tv programında; “teröristle kucaklaşan BDP ile mi müzakere edeceğiz?” diye soruyordu.. Bu, tam da BDP-PKK hareketinin, Başbakan’ı çekmeye çalıştığı çizgiydi.. Başbakan da, üzerindeki siyasi sorumluluk gereği, bu tavrı göstermek zorundaydı.. Bir tür kısır döngü anlayacağınız. Yoksa BDP’lileri masanın dışına ittiğiniz zaman geriye sadece silahlı terör örgütü kaldığını bizim kadar Sayın Başbakan da bilmiyor mu? Elbette ki biliyor..

İMRALI’NIN ZİYARETÇİSİ

Sonuç itibariyle anlıyoruz ki, BDP’lilerin kucaklaşma manzaraları ve arkasından gelen; “teröristle kucaklaşanlarla mı müzakere edeceğiz?” anlayışı gitmiş, yerine daha makul, anlaşılabilir bir tavır gelmiş.. Peki nasıl olmuş bu? Anlıyoruz ki, meselenin doğrudan muhatabıyla çözülmeye çalışılmasıyla olmuş.. Hatırlayın BDP Genel Başkanı Selahatttin Demirtaş, iki gün önce bir çağrı yaptı..Ne dedi? “eğer akan kanın durmasını herkes samimiyetle istiyorsa, AK parti ve CHP ile birlikte bir araya gelip bir yol haritası çizebiliriz. Biz BDP olarak buna hazırız. Nerede tıkandıysa görüşmeler oradan başlayabiliriz” anlamına gelebilecek sözler.. Başbakan’ın sözlerinden de anlıyoruz ki, Demirtaş’ın bu çağrısında düğmeye basan isim çok açık ki Abdullah Öcalan.. Dolayısıyla “Silvan Saldırısı”, “Devrimci Halk Savaşı” ve “Demokratik Özerklik” İlanı gibi baltayı taşa vuran girişimlerden sonra resmen ve fiilen çekilen Öcalan, anlaşılan o ki, yeniden meselenin bir tarafı olmuş durumda. Ve dahası, Demirtaş’ı bu uzlaşmacı açıklamaya iten de, bizzat Başbakan’ın Ada’ya gittiğini açıkladığı, Öcalan’ın kardeşi olsa gerek... Yani, Mehmet Öcalan, İmralı’yı giderek, ailesiyle ve avukatlarıyla görüşme orucundaki Abdullah Öcalan’ı, oyuna yeniden çekmiş gibi görünüyor.. Oradan edindiği izlenim ile BDP’nin, artık Kandil merkezli politikalardan uzaklaşarak akan kanın durması için çalışması gerektiği yönündeki mesajını iletti.. Demirtaş da, üç siyasi partiye çağrı yaptığına göre, bu mesajı aldı.. Hemen arkasında da Başbakan Erdoğan; “İmralı ile gerekirse yeniden görüşülür” dedi.. Ve yeni takvim işlemeye başladı..

KOLAY OLMAYACAK

Çok kısaca ifade edelim. Zorlu bir süreç. Zira bölgesel dengeler bugün, içerideki Kürt sorununa ilişkin talepler karşısında çok daha ağır basıyor. Yani terörün tırmandığı 90’lara bakarak söylemek gerekirse bugün konuşarak halledilemeyecek bir şey kalmamış gibi görünüyor. O zaman terör neden devam ediyor? Anlaşılıyor ki daha farklı nedenlerden. İran ya da Suriye gibi... Peki Suriye’deki iç savaş nedeniyle terör devam ediyorsa, İmralı’da yaptığınız görüşmeler neden sonuç versin ki?.. Asıl belki de sorulması gereken soru bu.. Elbette kısa vadede sonuç çıkmayacağı çok açık ortada. Ama en azından tıkanan müzakerelere yeniden başlanması bakımından önemsenmesi gereken bir süreç olduğunu görmemiz lazım.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi