Serdar Arseven

Serdar Arseven

Bir Saadet Partili Bin CHP’liye bedeldir!..

Bir Saadet Partili Bin CHP’liye bedeldir!..

Cumartesi akşamı Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak ile canlı yayındaydık


Program TV 5’teydi.

Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Sayın Mustafa Kurdaş, Kon TV Ankara Temsil­cisi Sayın Sinan Burhan ve bendeniz, Sayın Genel Başkan’a soru yönelttik, yorum yaptık.

Program öncesinde, aralarında ve sonrasında sohbetler iyiydi.

Bir ara “Müslümanların Ilımlılaştırılması” üzerine bir fasıl oldu.

Her yanda etkisini gösteren bir süreç bu...

Peki ya Saadet Partisi’nde...

Orada da var; sohbet sırasında da söyledim;

TV 5’teki programın moderatörü son derece “çağdaş” kıyafetli bir hanımdı.

Son derece!..

¥

Sayın Kamalak, meslektaşlarım, bendeniz, Saadet İlçe Başkanları toplantısı için Büyük Anadolu Ote­li’nde toplanmış yüzlerce Saadet önde geleni...

Program çıkışında hiç kimse, “Moderatör bayan, mesela Sayın Oya Akgönenç kıyafetinin civarlarında bir kıyafetle çıkabilirdi, Sayın Kamalak ile diğer Saadet mensuplarının karşısına ve TV 5 gibi bir kana­la” demedi.

İki telefon geldi şahsıma Saadet camiasından, onların kıyafete dair tepkisi vardı.

Sadece iki kişi.

Dolayısıyla, iyi veya kötü...

Böyle bir eğilim var, ılımlılaşma!..

¥

Ben o anlarda, konulara çok daha vakıf ve profesyonel bir isim olan, televizyonculuk alanında da bü­yük tecrübeye sahip bulunan, saçlarını bu davada ağartmış Sayın Mustafa Kurdaş’ın niçin moderatör yapılmadığını düşünmedim değil.

Hak etmiş bir isim; bu camianın işi profesyonel maaşı amatör mensupları için, bir programda modera­törlükten gelecek ekonomik katkı önemli.

Yine bu camianın yetiştirdiği fevkalade başarılı gazetecilerden Milli Gazete Ankara Temsilcisi Sayın Mustafa Yılmaz var.

Sayın Selami Çalışkan var...

Ya da bir başkası, bir başkası...

Dünya kadar!..

Ben derim ki, bir Saadet’li bin CHP’liye bedeldir!.

Ya da merkez sağdan herhangi birine!..

SAYIN MUSTAFA KAMALAK VE DİĞER MÜSLÜMANLAR

Sayın Mustafa Kamalak da, onca tecrübeden geçmiş bir siyaset adamı olarak, çok ağır bir yükün altın­da.

Gece gündüz koşturuyor, elde edebildiği ekonomik kazanımlar, kariyeri, birikimi ve fedakarlığı ile kı­yaslandığında neredeyse sıfır.

Merhum Erbakan Hocamız, “Siz yaptınız, kaymağı başkaları yiyor...” yollu bir cümleye...

“Kaymak burada yenmez, kaymak Cennet’te yenir!” karşılığını vermişti.

Sayın Kamalak ve O’nun gibilerin dünyevi ölçülerle karşılık bulmamış gibi görünen fedakarlıkları İnşal­lah Cennet hayatıyla ödüllendirilir.

MÜSLÜMAN’A ÇİFTE VERGİ!..

Müslüman, her durumda çile çekiyor...

O programda da bahsettik:

Benzinin litresi beş liraya (Eski parayla 5 milyon!) dayandı ve kimi yerlerde geçti.

Çok para, çoğu vergi ve herkes aynı vergiyi ödüyor.

Geçimini zar zor temin edebilen hatta edemeyen bir Saadet veya BBP mensubu da, yıllar yılı devletten beslenerek iyice şişmiş olan CHP önde geleni de...

Aynı işleme muhatap!..

Ve hangi kesimden olursa olsun, her “durumu birazcık iyi olan” Müslüman da çifte vergilendirmeye ta­bi...

İnançlarının gereği olarak zekât ödüyor, sahip bulunduğu vatandaşlık numarasının gereği olarak da vergisini.

Müslüman, aslında zekatını ödemek suretiyle sosyal devletin gerçekleştirmesi gereken hizmetlerin önemli bir bölümünü yerine getiriyor.

Zekâtın verilebileceği yerler, aynı zamanda sosyal devletin sorumluluk alanına girmekte.

Zekât veren bir Müslüman devletin yükünü de azaltmakta.

Yan etkileri de var bu işin; zekâtlar ne kadar çok olursa ve ne denli isabetle yerini bulursa, devletin “gü­venlik” harcamaları da tabii olarak o nispette düşüyor.

İşte Kurban Bayramı iyice yaklaştı, hepimizi selamlamakta.

Bu sene gönüllüler Türkiye’nin ve Dünya’nın dört bir yanına kurban sevinci yaşatacak.

Bağışlanan kurban etinin, kavurma ve/veya kıyma haliyle önümüzdeki ayların ihtiyacı için saklanma­sından elde edilen sosyal faydayı düşünün.

¥

Ödenen zekâtların vergiden düşülmesi, son derece “Adaletli” bir yaklaşım olursa da, “Laik Devlette” uygun görülmez.

Hiç olmazsa bir gerçeğin altını çizen bir yazı olarak kalsın bu...

O gerçek şu ki; “Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini” ayakta tutan Müslümanlar.

“Katı laikçi” anlayışı savunanlar bile aynı kaynaktan besleniyor.

¥

Bu böyle biline!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi