Karzai Formülü Suriyede Tutar mı?
İslâm âleminde emperyalist işgallere ve onları temsil eden dikta rejimlerine karşı verilen mücadeleler hakkında en çok konuştuğumuz, tartıştığımız konu cephede yahut meydanlarda elde edilen zaferleri masa başında emperyalist komplolara kaptırmaktır. Ayrıca en sık tekrar ettiğimiz hadisi şeriflerden biri mümin aynı delikten iki kere ısırılmaz ifadesidir. Bu hadis ise bir uyarı, hatırlatmadır. Yani müminin bu duyarlılığı, uyanıklığı göstermesi, bir kere parmağını sokturup da yılanın varlığını keşfettiği deliğe bir daha körü körüne parmağını sokmaması gerektiği uyarısı yapılıyor.
Suriyede Baas diktasının tüm gaddarlığına, insan katletmede hiçbir sınır tanımamasına rağmen gittikçe tükendiğini gören uluslararası güçlerin ülkede Baas sonrasına göre bir formül geliştirme ve bu formülü uygulamaya geçirmek için altyapıyı oluşturma çabası içinde olduğu görülüyor. Bu merhalede ilk etapta askerî kanadı pasifize etme, şüpheli durumuna sokma ve zamanla etkisiz hale getirme amaçlı yıpratıcı anti propaganda faaliyetlerinden bir önceki yazımızda söz ettik. Bu çabaların amacı da İslâmî duyarlılığın hakim olduğu silahlı direnişin yerine uluslararası güçlerin onaylayacağı siyasi kadronun kontrolünde bir nizamî ordu oluşturmaktır. Fakat böyle bir nizamî ordunun kontrol altında tutulabilmesi için BM, ABD ve onlarla aynı paraleldeki uluslararası güçlerin onaylayacağı bir siyasi mekanizmaya ihtiyaç duyuluyor.
Tahmin ediyoruz böyle bir mekanizmanın Suriye Ulusal Konseyi çatısı altında ve onun bünyesinde oluşturulması için atılacak adımlardan sonuç alınamayacağı kanaati güç kazandı. O yüzden sıfır noktasından atılacak adımlarla işe başlanmasına ihtiyaç duyuluyor.
ABDnin Suriye Ulusal Konseyinin ülkedeki muhalefeti bir bütün olarak temsil edemediği, kendi içinde ihtilaflar yaşadığı için kontrolü iyi sağlayamadığı, özellikle Alevi ve Kürt kesimin bu konseyde yeterince temsil edilmediği için tamamen ilga edilmesini ve yerine tüm Suriye muhalefetini temsil edecek yeni bir siyasi mekanizma oluşturma amaçlı girişim başlatılmasını istemesi bu amaçladır. Böyle bir talebin asıl amacı ise masaya, uluslararası güçlerin hesapları açısından çok fazla sorun oluşturmayacak yahut normalde Suriye halkının haklarına ve değerlerine önem verse de oyunun bir sonraki merhalesini ciddiye almayacak bir komiteyle oturmak için şartları oluşturmaktır.
8 Kasım 2012de Katarın başkenti Dohada düzenlenecek toplantı için Riyad es-Seyfin öne çıkarılması ve onun öncülüğünde bir Suriye Ulusal Girişim Komitesi projesinin gündeme getirilmesi çabalarının bazı tartışmaları da beraberinde getireceği anlaşılıyor. Aslında Riyad es-Seyf, İslâmi kimlikli olmamakla birlikte Suriye halkının özgürlük mücadelesinin ve zulme karşı tavrının her zaman içinde olmuş, bu amaçla zorluklara katlanmış, bugün de Suriyede yeni yapılanmaya gidilebilmesi için Beşşar Esedin tasfiyesini, Hür Suriye Ordusunun silahlı mücadelesinin de desteklenmesini savunan etkin bir şahsiyettir.
Fakat zikredilen projede Seyfin hesapların kesişme noktasına oturtulmasında şu iki etkenin belirleyici olduğunu tahmin ediyoruz: Uluslararası güçlerin, Suriye halkı ve muhalif grupları tarafından tümüyle reddedilmeyecek bir isme ve kadroya ihtiyaç duyması. Suriye muhalefetinde yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğu düşüncesiyle söz konusu girişime öncülük eden Seyfin de Baas diktasını bertaraf edecek siyasi yapılanmanın uluslararası güçler tarafından da tanınmasına ve onaylanmasına ihtiyaç olduğunu düşünmesi.
Dolayısıyla ne BMnin Suriye özel temsilcisi İbrahimi ve onun arkasında duran ABDnin, Riyad es-Seyfin Karzai formülüne uygun isim olduğuna inandıklarını, ne de Seyfin böyle bir formülde kullanılmaya razı olacağını düşünüyoruz. Bir taraf projeyi Suriye muhalefetine onaylatmak amacıyla diğerinden, diğer taraf da konumunu bir uzlaşma noktası olarak kabul ettirmek amacıyla projeden yararlanmaya çalışıyor. Asıl riskli taktiğin ise oyunun ikinci merhalesine yerleştirilmesi ihtimali var. Karzai formülünün de bu merhalede devreye sokulması düşünülüyor olabilir. O yüzden Riyad es-Seyfin ve Suriye Ulusal Girişim Komitesi projesinin bir atlama taşı olarak kullanılması tehlikesine dikkat edilmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.