Bunların işi öldürmek! Kıtal, katliam...

Kaç on bin kişi (Türk-Kürt) PKK tarafından katledildi? Her ölü onların çetelesinde kâr hanesine yazılıyor.

Düne kadar silahla öldürüyorlardı, şimdi de “oruç”la öldürmek istiyorlar.

Oruç ve ölüm!

Oruç asla öldürmez, aksine hayat verir! Oruç sadece ve sadece “Allah rızası” için tutulur. Allah rızasının olmadığı yerde oruç yoktur.

Bazıları şu veya bu sebeple aç kalabilirler, oruç taklidi yapabilirler.

Diyet yaparlar mesela. Bu oruç değildir! Çünkü Allah rızası için değil, fazla kiloları atmak için yapılır. “Ölüm orucu” olarak nitelenenler de böyle. Bunun hiçbir tarafında Allah rızası yoktur. Belki şeytanın rızası tahsil edilmek istenir! Çünkü bugün Türkiye’de takip edilen etnik siyaset sadece şeytanın rızasına hizmet eder.

Ne denilmeli peki? “İntihar eylemi”! Veya “Açlık eylemi”.. Orucu rahat bırakın! Bu mukaddes kavramı lekelemeyin.

Çeşitli intihar yolları var. Tarifi bize düşmez. Elbette reklam kokan intihar eylemleri de vardır.

Bu ölüm oruçları da, düpedüz PKK reklamıdır.

İnsan reklam için intihar eder mi? Çok sayıda örneği var. Şöhreti zafiyete uğrayan bazıları, ilgi çekmek için intihar eylemi yapabilir, yetişilirse kurtulur, birkaç gün kendisinden bahsedilir. Yetişilmediği de pek görülmez, öyle ayarlanmıştır çünkü.

Evet “oruç” kelimesi PKK’nın ağzına yakışmaz. Bu İslâmî kavram kirlenir. Bunlar insanları katlettikleri gibi, insani kavramları da katletmişlerdir.

“Barış” bunların eliyle, diliyle her gün darağaçlarında ipe çekilmekte, giyotinlerde doğranmaktadır.

Bunlar “barış” kelimesini kullandığında bilin ki, “savaş” demek istiyorlar.

Türkiye’de etnik siyasetin rantını devşirenler içinde “Sırrı” nam biri var. Birkaç dönem milletvekili yapılıp Ankara’ya gönderilmiş. Geçenlerde oğlunu esrarengiz şekilde kaybetti. Acılı babanın bundan ders alacağını, insanlara bir gözle bakacağını umduk.

Hayır, rant insanlıktan önce gelir! Onunla aynı soyadını taşıyan PKK hükümlüsü kardeşi bu Sırrı’nın bütün sırlarını faş etti. Onun ne kadar müptezel, insaniyetten yoksun biri olduğunu cümle âleme ilan etti. Bizim birinci elden bu tavsife ekleyeceğimiz bir şey olamaz.

Yine meydan bulmuş sinirlenmiş. “Azdan az, çokdan çok gider”miş! Bu şehirlerde kendi işinde gücünde Kürt vatandaşları tahrik için sürdürülen kampanyanın bilmem kaçıncı tekrarı. Yani diyorlar ki, Türkiye’nin batısında iş güç sahibi Kürt vatandaşlarımıza, “bulunduğunuz yere uyum sağlamayın, yıkın kırın! Rahatınız bozulsun, bize iltihak edin, Kürdistan böyle kurulur!”

E, onlar böyle bir şey yaparsa ne olur? Önce polis, gereğini yapar. Adalet mekanizması devreye girer. Bu iş yaygınlaşırsa, polis yetişemezse ne olur?

O yerin halkı “yeter” der! Bunu bekliyorlar. Büyük sükunetle, asaletle hareket eden ana gövdenin, Türk halkının (bu Türkler içinde etnik olarak Kürt olanlar da vardır) sabrının taşmasını bekliyorlar.

Gelelim doğuya: Şemdinli de bu olmuş?

PKK patlayıcıları gencecik bir fidanı dünyamızdan koparmış. Ailesi acılı, feryad ü figan ediyor.

Bu hayasızlar, sanki hiçbir şey olmamış gibi gidip güya aileye taziye vermek istiyorlar!

Katil maktulün ailesine “başın sağ olsun” diyor! Bu ahlâksızlıktan başka ne olabilir ki?

Aile de “defol” diyor!

Bütün Şemdinli PKK’ya karşı kepenk kapatıyor!

Sırrı nam ahlâk tanımaz, kendi müptezel fiillerini meşrulaştırmak için Şeyh Said’e, Said Nursi’ye sığınıyor. Güya onların yolunda imişler! Kavramları kirlettiler, şimdi de şerefli büyükleri lekelemek istiyorlar.

Bırakan onlar bütün Türkiye’nin değerleri olarak yaşasınlar. Halk onları size bakarak değerlendirmesin.

Lânet olsun bu etniko-şeytanî uslüba!

Basın yayın araçları lütfen, “ölüm orucu” kavramını kullanmayın, “açlık eylemi”, “açlık intihar eylemi” deyin. Doğrusu bu!