Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Çalışanların Cuma namazı hürriyeti var mı?

Çalışanların Cuma namazı hürriyeti var mı?

21. asırdayız. Yüze doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz.
Acaba, Cuma namazı hürriyetimiz var mı?
Cuma namazının meydana getirdiği kaynaşma ve sosyal dayanışmayı ortadan kaldırmak isteyen zihniyetin, bu konudaki tahribat ve kirliliğinin artık ortadan kaldırılması gerek. İdârecilerimiz veya Batıperest bir kısım zevât, şimdiye kadar milleti şöyle avutmuşlardır: “Kimsenin camiine, namazına, din ve vicdân hürriyetine karışılmamıştır.”
Öyleyse buyrun devlet dairelerine. Ve sonra cenâze namâzına ve hemen ondan sonra Cuma namazına!..
Hangi memur gönül rahatlığıyla gidip Cuma namazını kılabiliyor; dostlarıyla, akrabalarıyla görüşebiliyor; insanlarla rahat bir diyalog kurabiliyor; kültür alışverişinde bulunabiliyor; iki gündür izâh etmeye çalıştığımız ‘cemaat halinde yapılan ibadetlerin hikmet ve mânâları’ndan hissedâr olabiliyor?
Bir kısım şirketler, değil Cuma namazına, vakit namazına bile müsaae etmiyor!
Cuma tatilini, Cumartesi ve Pazar’a taşıyan (biri Yahudilerin, diğeri Hıristiyanların tatil günüdür) zihniyet, daha önce bir nebze izah etmeye çalıştığımız mânâları da katletmiş, milleti birbirinden uzaklaştırmaya yeltenmiştir.
İşin aslını sorarsanız, bundan 10-15 sene önce çok daha sıkı ve korkunç bir baskı vardı. Cuma namazı ve tatili yasağı devletin bir ayıbıdır. Sadece ayıbı değil, aynı zamanda bir kayıbıdır. Çünkü, bir devlet, kendi vatandaşının din, vicdân ve ibâdet hürriyetini tanımazsa, o devlet vatandaşından, memurundan nasıl sadakat bekleyebilir?
Devletle milletin kaynaşamamasının en büyük sebeplerinden birisi bu değil midir? Devlet, vatandaşının haklarını tanımıyor, üstelik bizzat kendisi gasbediyor; hem hâkim, hem de savcı rolünü bizzat kendisi üstleniyorsa, vatandaş ona nasıl itimat edip müracaat edebilsin?
TBMM, bir Cuma günü, duâ ve Buharî-i Şeriflerle açılmıştı. Ama, 1925’lerde ilke ve inkılâpların icraat safhasına konmasıyla, Cuma tatili de nasibini aldı. 1935’lere gelindiğinde, tahribatın altyapısı tamamlandığı düşünülerek, Cuma tatili Pazar’a alındı.
Cuma namazı ve tatil meselesi, ülkemizde 60 yıldır kanayan bir yara. Aslında bu uygulama, yâni tatilin Cuma gününden alınıp başka günlere kaydırılması, 1400 yılı aşkındır Müslümanların şuuraltlarına yerleşmiş ve meleke hâline gelmiş olan “Cuma kültürünü” yok etmek, milletin vakit anlayışını târ ü mâr edip şaşırtmak ve bocalatmak demek değil midir?
Artık, hürriyet, demokrasi ve insan haklarının kemâliyle işleyeceği, işlemesi gerektiği 21. asırdayız. Cuma namazı ve tatili meselesinin bir çıkmaz içinde kalması devletimiz için, idârecilerimiz için, demokrasimiz için, insan hak ve hürriyetlerimiz için büyük bir ayıp değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali Ferşadoğlu Arşivi