Bu nasıl bir etik anlayışı?
Farklı tanım ve tarifleri yapılsa da etik, netice itibarıyla ahlâktan ayrı düşünülemez. Etik kelimesinin köken olarak Eski Yunana dayandığını ifade edenler de vardır. Etik ile ahlâk arasındaki fark da etikin evrensel olduğu ve ahlâkın yöresel olduğu şeklinde yapılıyor.
İster etik diyelim, isterse ahlâk; bu kavramların yaşamadığı bir dünyada huzur da yaşayamaz. Yargı Etiği Sempozyumunda konuşan Kamu Etik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bilal Eryılmaz şöyle demiş: Devlet hayatında etik değerler, diğer değerlerden daha önemli ve önceliklidir. Etik değerler zaafa uğrarsa, tüm diğer değerler risk altına girer. (AA, 15 Kasım 2012)
Bugünün toplumlarının devletten daha çok etik talep ettiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Eryılmaz, Etik konular; kamu personeli olarak yalnızca uymamız ya da uygulatmamız gereken görevimiz değil, aynı zamanda kişi ve vatandaş olarak ideallerimizin, değerlerimizin bir parçasını meydana getiriyor şeklinde konuşmuş.
Türkiyede Kamu Etik Kurulu adıyla bir kurulun kurulması ve çalışmalar yapması başlı başına bir hadisedir. Demek ki ihtiyaç var ki kurulmuş. Elbette bu kurula sadece Türkiye ihtiyaç duymuyor. Şeytanlarca yanıltılmaya müsait insanın olduğu her yerde böyle kurullara ve kurallara ihtiyaç vardır. Güya dünya barışını temin etmek için kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilâtı bile nihayetinde bir etik kurul değil mi?
Tabiî ki asıl problem etik kurulların ahlâka aykırı işler yapar hale gelmesidir. Bu hâl, tuzun kokması olarak da yorumlanabilir. Düşünün ki dünya barışını temin için kurulan bir teşkilât olan BM, barışı temin etmek yerine zalimlerin oyuncağı oluyor. Böyle bir durumda hangi etikten, hangi ahlâktan bahsedilebilir?
Dünyanın jandarması ABDnin Başkanı Barack Obamanın sözcüsü Jay Carney, İsrailin Gazzeyi bombalamasından sonra da yine Haması, dolayısıyla Filistinlileri sorumlu tutmuş. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Rhodes de Hamas üzerinde bir ölçüde etkisi olan, Türkiye ve Mısır ile bazı Avrupalı ortaklara, Hamasa, gerilimi azaltması için baskı yapma yönünde etkilerini kullanmaları çağrısını yapıyoruz şeklinde konuşmuş.
Eh, dünyanın jandarması böyle derse diğerleri ne der? Avrupa Birliği de, İsraile, halkını saldırılardan koruma hakkının bulunduğunu, ama cevabının orantılı olması gerektiği uyarısı yapmış!
Etik değerlerden yoksun bu açıklamalardan cesaret alan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da, Haması bilerek sivilleri vurmak ve Filistinli sivillerin arkasına saklanmakla suçlamış.
Dünyanın gözünün içine baka baka bu kadar etik dışı beyanlarda bulunmaktan hiç sıkılmıyorlar mı? En başta İsrailin işgalci, haksız ve her zaman orantısız güç kullandığı belli değil mi? Neymiş, Gazzeden füze atılıyormuş. Peki, İsrail ne atıyor? Bomba! Her zaman saldıran İsrail, suçlanan yine Filistinli! Böyle etik dışı anlayış olur mu?
Amerika, Biri Haması ikna etsin diyeceği yerde; kendisi İsraili ikna etmeyi niçin düşünmez? Dünya şahittir ki, bazı insaflı İsrailliler bile İsrail devletinin yaptığı yanlışa cesaretle itiraz ediyor. Yine hatırlatmak lâzım ki Aliene Rachel Corrie adlı, ABDli bir barış gönüllüsü, Gazze Şeridinde Filistinlilerin evlerini yıkmak üzere harekete geçen bir İsrail buldozerinin önüne çıkmış ve bu buldozer tarafından ezilerek öldürülmüştü. (16 Mart 2003) Aliene Rachel Corrie ve onun gibi yüzlerce hatta binlerce vicdan sahibini harekete geçiren neydi? Bu hadiselerin bir benzeri İsrail lehine ve Filistinliler aleyhinde gerçekleşti mi? ABDyi yönetenler İsraili etik dışı bir yolla desteklerken; herhangi bir ABD vatandaşı Filistinlilere karşı İsraili gönüllü olarak savunma ihtiyacı hissetti mi? Hissetmemiştir, çünkü bu savaşta zalim ve haksız olan İsraildir. Başkalarının bir hatasını görüp de, İsrailin iki milyon hatasını görmemek etikle bağdaşmaz.
Filistine de, dünyaya da etik penceresinden bakmakta fayda var...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.