Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!
Hatırlayacaksınız, terörist İsrail, bundan yaklaşık dört yıl evvel, oldukça benzer bir zamanlamayla; Amerika'daki seçimin ardından ve İsrail'deki seçimin öncesinde, 'Dökme Kurşun Harekâtı' isimli bir operasyonla, Gazze'ye ölüm yağdırmıştı.
İşgalci İsrail, bu kanlı terör eylemini haklı gösterme çabalarken, olan bitenlere cevap, Kanadada yaşayan Filistinli mülteci bir ailenin kızı ve Gazze'ye Özgürlük Koalisyonu üyesi olan şair Refif Ziyade'den gelmişti. Onun, Gazze'ye bombalar düşerken, kaleme aldığı mısralar hâlâ güncelliğini koruyor.
Siyonist İsrail'in terörist eylemlerine sessiz kalan 'çağdaş dünyaya' onlarca şey söylenebilir. Fakat, en güzeli yine sözü Refif Ziyade'ye vermek:
*
Bugün, bedenim, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün, bedenim, beyanatlara ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün, bedenim, ölçülü cevaplara karşı, istatistikle dolmuş beyanatlara ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
Ve İngilizcemi mükemmelleştirdim ve öğrendim BM kararlarını.
Ama yine de bana sordu: "Bayan Ziyade, çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmekten vazgeçerseniz, her şeyin düzeleceğini düşünüyor musunuz?"
Durakla!
İçime baktım, sabredecek gücü bulmak için,
Fakat dilimin ucunda sabır yok,
Bombalar düşerken Gazze'ye,
Sabır, terk etti beni.
Durakla!
Gülümse!
Biz, hayatı öğretiyoruz, bayım!
Refif, gülümsemeyi unutma.
Durakla!
Biz Filistinliler, onlar son gökyüzünü de işgal ettikten sonra, hayatı öğretiyoruz.
Biz hayatı öğretiyoruz,
Onlar yerleşimler ve ırkçılık duvarları inşa ettikten sonra, son gökyüzünden sonra...
Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!
Ama bugün,
Bedenim, beyanatlara ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
Ve diyorsunuz ki, bize bir hikaye ver sadece, insani bir hikaye.
Anlarsın ya, siyasi olmayan.
Seni ve halkını anlatmak istiyoruz insanlara,
Hadi, bize bir hikaye ver.
Fakat, 'ırkçılık' ve 'işgal' kelimelerini kullanma.
Bu siyasi değil.
Diyorsun ki,
"Bir gazeteci olarak bana yardım etmek zorundasın,
siyasi olmayan hikayenizi anlatmanıza yardım etmem için"
Bugün, bedenim, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
"Gazze'de tedaviye ihtiyacı olan bir kadınla ilgili bir hikaye vermeye ne dersin?"
Kemikleri kırılmış uzuvların var mı yeterince, güneşi örtmek için?
Ölülerini ver bana,
Onların isim listelerini ama bin iki yüz kelime sınırını aşmadan!
Bugün, bedenim, terörist kanına hissizleşenleri duygulandırmak için, beyanatlara ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
Ama üzüldüler...
Gazze'deki sığırlar için üzüldüler.
Ben de onlara BM kararlarını ve istatistikleri anlattım,
Ve lanetliyoruz... Ve yas tutuyoruz... Ve reddediyoruz...
Ve burada iki eşit taraf yok: İşgalci ve işgal edilen.
Yüz ölü... İki yüz ölü...Ve bin ölü...
Ve onca savaş suçu ve katliamın arasında beyanat vermeliyim,
Gülümsemeliyim, "egzotik olmadan"...
Gülümsemeliyim, "terörist gibi görünmeden"...
Ve yeniden anlatıyorum, anlatıyorum.
Yüz ölüyü... İki yüz ölüyü... Bin ölüyü...
Kimse var mı orada?
Dinleyecek kimse var mı?
Cesetlerin ardından feryat edebilmeyi diliyorum
Her mülteci kampında yalın ayak koşabilmeyi,
Ve sarılıp her bir çocuğa, tıkamayı kulaklarını,
Duymasınlar diye bomba seslerini,
Bütün hayatları boyunca, tıpkı benim gibi.
Bugün, bedenim, TV'de yayınlanmış bir katliamdı.
Ve size söyleyeyim,
BM kararlarınız hiçbir zaman buna çare olmadı.
Ve hiçbir beyanat, aklına gelen hiçbir beyanat,
İngilizcem ne kadar iyi olursa olsun!
Hiçbir beyanat, hiçbir beyanat, hiçbir beyanat,
Onları hayata geri döndürmeyecek.
Hiçbir beyanat, bunu düzeltmeyecek.
Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!
Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!
Biz Filistinliler, her sabah dünyanın geri kalanına hayatı öğretmek için uyanıyoruz, bayım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.