Ersoy Dede

Ersoy Dede

Sarı muhabbet kuşu

Sarı muhabbet kuşu

Çocukları gurbetteydi.. Evde bir yardımcısı vardı. Günlük işlerini gören.. Bir de sarı muhabbet kuşu.. Küçük küçük sözler ezberletmişti ona.. Ağzından yemek yediriyordu. Can yoldaşıydı.. En sadık arkadaşıydı Solmaz Anne’nin.. Bir kelime o söylüyordu.
Bir kelime muhabbet kuşu.. En çok sahibinin başında oturmayı seviyordu kuş.
Hatta sahibinin başına tüneyip poz veriyordu fotoğraf makinelerine..
Geçip gidiyordu günler.. Derken Solmaz Anne önce biraz biraz unutkan olmaya başladı.. Zamanla her şeyi ve herkesi unutuyordu..
Alzheimer olmuştu.. Canından çok sevdiği çocuklarının ismini bile hatırlamıyordu.. Ama sarı muhabbet kuşu ile arkadaşlıkları sürüyordu..

Hem de ilk günkü gibi.. Yardımcısı balkona çıkarıyordu yaşlı kadını.
Bir kafes içinde de sarı muhabbet kuşu çıkıyordu balkona.. Saatlerce bıcır bıcır bir şeyler anlatıyordu.. Kim bilir ne konuşuyorlardı.. Son günlerinde yanındaki, yakınındaki en sadık dostu o küçücük muhabbet kuşu olmuştu.. Bir bahar akşamı Hakk’a yürüdü yaşlı kadın..
Çok sevdiği oğlunun kollarında verdi son nefesini.. Oğlu çok gözyaşı döktü arkasından.. Cennet’e uğurlarken annesini kulağına eğildi ve fısıldadı; “Anne lütfen beni habersiz bırakma”.. Sarı muhabbet kuşuna ne olduğunu ise kimse bilmiyor.. Belki kaçtı.. Belki uçtu.. Bir komşu aldı belki bakmak için.. Kim bilir, belki de öldü…

ANNEMDEN HABER VAR!

Solmaz Anne’nin üçüncü ölüm yıldönümüydü ertesi gün.. Oğlu kabri başına gidip annesini anacaktı.. Yarınki bütün randevular iptal edilmişti.. Evine döndü.. Kapıdan içeri girdiğinde ise gözlerine inanamadı.. Metropol kentin tam göbeğinde, Mecidiyeköy’deki evin aralık bırakılan penceresinden içeri bir kuş sızmıştı.. Bir güvercin, serçe ya da kumru değil..
 Bildiğin muhabbet kuşuydu bu.. Hem de sarı bir muhabbet kuşu.. “Kafayı yedim herhalde” diye düşündü.. Kapıcıyı çağırdı.. Bu olaya birinin tanıklık etmesi gerekiyordu.

Kapıcı da gördü kuşu.. Kafesler alındı. Yeri yapıldı. Artık o evde o muhabbet kuşuyla yaşanacaktı.. Fakat öyle olmadı.. Tam bir ay sonra.. Bir Haziran akşamı, geldiği pencereden uçtu ve gitti.. Neden gelmişti ve sonra neden gitti?.. Tek bildiği, habersiz bırakmamıştı anneciği onu.. Liberal Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Cem Toker.. Annesinin can yoldaşı sarı muhabbet kuşunu mu gördü acaba?.. Yoksa onun ikiz kardeşi miydi aralık bırakılan camdan gelen?.. Her neyse.. Sonuçta, annesine “beni habersiz bırakma” demişti ya son yolculuğuna uğurlarken.. O da bırakmadı işte..

KUŞU BEKLEMEYİN

Kaybettikten sonra açar camları beklersiniz, “sarı muhabbet kuşu bizim camdan da girecek mi içeri?” diye.. Eğer hâlâ elini öpecek fırsatınız varsa, bayram gelmesini beklemeyin.. Gidip öpün elini sarılın annenize.. Ama unutmayın.. Yazılı ayrılık vakti geldiyse de kalpten verdiğiniz sevginin duyduğunuz bağlılığın karşılığı olduğuna inanın.. Ayrılsanız da bir gün, sarı muhabbet kuşu çıkıp gelebilir gagasında yanağının kokusuyla annenizin.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi