Önce biraz Ken Loach çalışalım.. Ünlü İngiliz yönetmen.. Altın Palmiye’li.. Cannes başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında tertiplenen festivallerin her birinden onlarca ödülü var.. Aktivist tarafı ise bu bahiste bizi biraz daha fazla ilgilendiriyor.


Batılı sinemacıların, dahası beyaz perdeye hükmeden hakim gücün aksi bir tavrı var Loach’un.. Mesela 2009’da Edinburgh Film Festivali’nde gösterilen İsrail filmlerinin, İsrail hükümetince finanse edildiğinin ortaya çıkmasından sonra festivali boykot etmişti.. Sesi öylesine gür çıkmıştı ki, organizatörler, İsrail’i sponsorluktan çıkarmak zorunda kalmışlardı.. Kendisini dünyaya; “Yahudi karşıtı” diye pazarlayan İsrail hükümetine de tepkisini çekinmeden dile getiren Ken Loach, Siyonistlerin bunu propaganda maksatlı kullandıkları görüşünde.. Ken Loach şimdilerde yine gündemde.. Yine bir festivalin davetini reddetmiş.. Ve de büyük ödülünü.. Konu bu defa başka..

SİZ TAŞERON İŞÇİ ÇALIŞTIRIYORSUNUZ!

İtalya’nın prestijli festivallerinden Torino Film Festivali, Ken Loach’u, “yaşam boyu onur” ödülüne değer bulmuş.. Loach ise nazik bir dille bu ödülü reddetmiş.. Sebep, festivali düzenleyen “Ulusal Sinema Müzesi”nde, işçilerin taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılması ve güvencesiz-düşük ücretle çalışmaya direnen işçilerin işten çıkartılmasıymış.. Konu Ken Loach olduğu için yine taktir edilecek bir şey yaptığını düşünüyorum ön yargısız.. Yani “Loach yaptıysa vardır bir bildiği” demek istiyorum.. Fakat bu taşeron işçilik meselesi biraz karışık bir mesele.. Zannedildiği gibi olmayabilir bazı şeyler.. Düşük ücret, güvencesiz çalışma koşulları vs.. Amenna.. Hepsi de doğru.. Fakat gerçek hayat çok başka..

HİZMET ALIM ANLAŞMASI

Çok basit bir örnek vereyim.. Ken Loach mesela bir film çekiyor olsun. Hatta konusu da güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırılan işçilerin dramı.. Bu film çekimi işi kaç günde bitecek? 120 günde mi? Peki sonra o film setinde çalışan ekip ne olacak? Emeklilikleri gelene kadar Loach onlara maaş ödemeye devam mı edecek? Kuşkusuz dönemlik bir iş olduğu zaman sadece o dönem beraber çalışabileceğin yol arkadaşlarıyla yol yürümen gerek.. Yine filmden devam edecek olursak; başrol oyuncusu da dönemlik, sette temizlik yapan işçi de.. Her biri sadece o film için yapılmış dönemlik anlaşmalarla oraya gelen kişiler.. Şimdi gelelim taşerona.. (Bakın baştan söyleyeyim, hiç de taşeronlaşmayı sevimli gösterme gayretinde değilim. Sadece çalışma yaşamının realitesiyle yüzleştirmek istiyorum sizleri) Ken Loach’ın son filminde sadece 120 gün boyunca oyuncuların makyajını yapan makyöz, eğer taşeron bir firmanın ekibi içindeyse, 121. gün başta bir sete tayini çıkar, orada başka oyuncuların makyajını yapmaya devam eder.. Eğer sadece o filmin yapımcısıyla anlaşırsa, tıpkı başta anlaştığı gibi 121. gün, işini kaybedecektir.. Çok net bir dengeden söz ediyorum burada..

TAŞERON MALI GÖTÜRÜYOR

Demek ki sistem olarak taşeronda sorun yok.. Hatta çalışan açısından bakılacak olursa faydalı da denebilir.. Ancak işleyişte ortaya çıkan bazı aksaklıklar var.. Mesela bir binanın duvarı örülecek.. Taşeron firma teklif vermiş.. “8 duvarcı ustasıyla 20 günde bitireceğiz” diye.. Şirket de kabul etmiş.. El sıkışılmış işe başlanmış.. 4 duvarcı ustasından işi 20 günde bitirmesini istiyor taşeron. Niye? Çünkü 8 işçi için şirketten para alacak, dört işçinin maaşını verecek üstünü de yiyecek.. Mesele gelip burada tıkanıyor.. Bu da taşeronlaşmayla ilgili bir durum değil.. Bu ahlakî bir durum ve kadrolu olmakla sözleşmeli olmakla ya da taşeron firmada çalışmakla bu haksızlığın adaletsizliğin önüne geçemeyeceksiniz.. Kalın sağlıcakla.