Akılları, fikirleri de bu kadar oluyor!

Birden girdik mevzuya. Yani, bu BDP’li madama vekillerin sözlerine, lâflarına, konuşmalarına, nutuklarına, hal ve hareketlerine bakıp, bir türlü bu kadar düşük profilli olmalarını bir yere konduramıyordum.

Boşuna uğraşmışım!

Madamalardan biri açıkladı, böylece taşlar yerine oturdu. “Bizi yaratan, bizi bugünlere getiren, bizi özgürleştiren ‘sayın Öcalan’ın’ özgürlüğünü talep ediyoruz” demiş Nursel Aydoğan nam madama.

“Yaratı”cın sana hayırlı olsun! Cahiliye aklı ile buraya kadar, bundan ötesini senin düşünmene imkan ve ihtimal yok.

Tabii böyle sahte bir yaratıcı bulunca, gerçek Yaratıcı’nın dinine saldırman da şaşırtıcı değil. Bu saldırı gerçek İslâm bilgisine dayanarak değil, hurafeyi İslâm yerine koyarak olur. Bunu da yapmışsın.

Diğer taraftan, Diyarbekir’de Gülten Kışanak nam terörist sarılganı madama da kadınlar günü dolayısıyla yürüyüşe kalkışmış. Tabii yolları kapatarak. Elbette polis karşısına dikilmiş. Polisle aralarında geçen diyalog, her hangi bir polisin bu madamadan daha akıllı, bilgili ve feraset sahibi olduğu ortaya koyuyor.

Madama Kışanak yüksek perdeden lafa başlamış: “Polisin görevi yürüyüşü engellemek isteyenlere karşı güvenliği sağlamaktır. Ben bir özgürlüğümü kullanıyorken, biri beni engelliyorsa siz kamu görevlisi olarak onları durdurmakla görevlisiniz.”

Tabii almış polisten cevabını: “Siz bizim görevimizi yanlış biliyorsunuz. Biz de yolu kullanmak isteyen insanların haklarını koruyoruz; sizi yürütmemekle.”


Madama tekrar konuşmuş: “Yolda ‘siz trafiği engelliyorsunuz, biz sizin yürüyüş yapmanızı istemiyoruz’ diyen bir grup çıksın, biz vazgeçeceğiz.”

Buyurun polisin cevabını: “Grup size niye desin. Korkar insanlar. Ama bize diyorlar. 155’e ihbar geliyor. ‘Bunları niye yürütüyorsunuz’ diyorlar.”

Madamanın tansiyonu yükselmiş, tahmin edilebileceği gibi: “Bu kenti terörize ettiniz. Kentte hiçbir hak ve özgürlüğü kullandırmıyorsunuz.”

Polis amiri: “Biz terörize etmiyoruz. Bir terörist grubumuz var zaten. PKK diye. Siz yanlış biliyorsunuz. Biz onlar değiliz.”

Konuşma böyle devam ediyor.

Akıl, fikir, iz’an yoksunluğu, iki metre öteyi görememe... Bütün bunlar DTP’li madamaların ortak vasfı. Zaten partinin isminden kavramları tersine çevirerek kullanmaya alıştıkları için, normal de düşünemiyorlar.

Barış Partisi! Peh peh! Ne kadar inandırıcı!

Demokrasi partisi, üstüne üstlük. Bu daha da inandırıcı!

Peki madamalar böyle de partinin mösyöleri nasıl?

Onlar da aynı dinden olduğu için, akıl fikir aramak abesle iştigal. İşte birisi Özdal Üçer mi neymiş. Bir teröristin cenazesinde halka silahlanın çağrısı yapmış. Meğer bu seviyesi düşkün daha önce de doktor filan dövmüşmüş!

Böyle durumlarda “Allah akıl versin” denilir amma, bunlarda aklı alacak kapasite de yok.

Kışanak: Siz kanunsuzluğunuzu bize kanun diye dayatıyorsunuz.

Polis amiri: Ben kanunu sizden mi öğreneceğim?

Kışanak: Her kadın bir bireydir. Bu faşizmi yeneceğiz.

Polis amiri: Bize faşist mi diyorsunuz?

Kışanak: Bu devlet polis devleti mi?

Polis amiri: Hayır asla, bu devlet demokrasi devleti. Sizin koyduğunuzu iddia ettiğiniz kanunları uyguluyoruz biz. Eğer kanunları koyuyorsanız, siz de buna tabisiniz. Siz tamamen demagoji yapıyorsunuz. Adliye orada buyurun şikayet edin.