Şam-ı Şerife şâm-ı garîban çöktü!
Şam, Farsçada akşam demek; Zemine şâm-ı garîban yavaş yavaş çöktü der merhum Akif. Bunu derken Akifin kastı, gurbetteki hazin akşamdır şüphesiz; lakin bugünlerde Şam-ı Şerife çöken de bundan gayrı değil maalesef!
Akifin bu mısraını okuyunca, sahilsiz bir umman olan Şeyh-i Ekber İbn-i Arabînin, bir Şam akşamında dostlarla ziyaretine gittiğimiz türbedarı Ebu Raşid geldi aklıma. Gündüzleri saim, geceleri kaim mahzun Ebu Raşid.
Kim bilir şimdi ne halde?
Akifi okurken, nice sahabeye, ulemaya, ümeraya kucak açmış Cami-i Emevî geldi hatırıma
Yeryüzünün gördüğü en ihtişamlı mabedlerden birisi Emevî Camii
Evliya Çelebiye göre Hz. Nuhun oğlu Samın yaptırdığı camii.
Üstad Bediüzzamanın 101 sene evvel on bin kişiye hutbe irad ettiği, Başbakan Erdoğanın Bir gün hep birlikte namaz kılacağız dediği mescid
Şimdi o da mahzun!
O vakitler, şimdiki gibi Kasiyun Dağından Şam bombalanmıyor, tayyarelerin attığı bomba yüklü varillerle masumlar katledilmiyordu hiç olmazsa!
Ne çok zulüm biriktirmiş ki meğer Şamın Sfenksleri, yapılan dualar kifayet etmedi ıslahlarına. Kahırlarını bekler oldular şimdi!
Derada müesses nizamın değiştirilmesini isteyen masum çocukların canlarına kastedilince çıkan kıvılcım çok geçmeden Şam-ı Şerifin civarına yayıldı.
Bir zamanlar Mübarek gecelerde sarı renkli bir aslanın gezdiği söylenen Şamın sokakları şimdi her gece vahşi bir aslan olan Esedin akıttığı kanlara boyanıyor!
Hem de ne kan!
Şam-ı Şerifin Cennet kokan toprağına son yirmi ayda elli bin şehit düştü.
Zindanlarında iki yüz bin can, esir şimdi.
Bugünkü kadar beklenmemişti Ak Minareye inecek olan Hz. İsa Aleyhisselam!
Bugünkü kadar incinmemişti Şamın muazzez sakinleri Nureddin Mahmud ibn Zengi ve Kudüs Fatihi Selahaddin Yusuf ibn Eyyub
Bir inkılâbı yarım bırakmaktansa, hiç yapmamak evladır diyen Şamın hakiki aslanları ve Suriyenin gerçek sahipleri hayat memat harbine soyundular.
Onlar dirildikçe ümmet dirildi.
Onlar direndikçe ümmet direndi.
Esed rejimiyle değil sadece, yedi düvelle cenk ediyorlar izzet ve istiklal için!
Şarkın, Garbın, Frenkin, Acemin oyunları bir bir döküldü ortaya.
Boşa denmedi Suriyedeki inkılâba furkan harbi diye.
Boş yere söylenmedi Suriyelilerin inkılâbına devrimlerin incisi ve bel kemiği diye.
Bugünlerde kime rastlasam, Nereye gidecek bu işin sonu?diye soruyor.
Cevap zor değil: Biz nereye gidersek Suriye oraya gidecek, Suriye nereye giderse biz oraya gideceğiz!
Afroavrasyanın tam merkezindeki Şama kim sahip olursa bölgeye o hükmedecek!
Bu hâkimiyet harbinin kurbanları oluyor Şamın evlatları!
Türkiye kalkındıkça kardeşlerine kol kanat geriyor; tarihin omuzlarına yüklediği şerefe münasip bedeli de ödüyor.
Şimdi kapısına gelmiş iki yüz bin Suriyeliye kucak açtığı gibi, soğuk kış arifesinde, Suriye içinde muhacir ve mülteci olmuş dört milyon insana da el uzatma zamanı.
Şiiler, Kerbela akşamına da Şâm-ı garîban derler. Şimdi Suriyede her yer Kerbela! Her gün Aşura! Her yer Gazze!
Dilimizden duayı, elimizden infakı düşürmeyelim lütfen.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.