Sıla-i rahim
Yaptığımız iyilikler, hâl hatır sormalar sadece ailemizle sınırlı kalmamalıdır. İnsan sosyal bir varlıktır. Akrabalar da aynı şekilde bizden ilgi, sevgi, saygı beklemektedir. Sıla-i rahim sadece bir ziyaret değildir, mânâsı kelimenin kendisinde saklıdır: Rahîm, şefkat, sevgi, yardım, koruma anlamlarına gelir.
Eşler arasında en çok sıkıntısı yaşanan, tartışmalara sebep olan meselelerden birisi akraba ziyaretleridir. Her iki taraf bu ziyaretin hakkıyla yapılmadığını savunur. Hatta bazı vakit eşler daha da ileri giderek durumu kızıştırabilir. Kimi vakit gelin kayınvalidesinin evine gitmez, gitmek istemez; kimi zaman da damat... Bazı bayramlar erkeğin arzusuyla sadece kayınvalidenin evinde geçirilir, bazısında gelinin ısrarıyla kendi anne babasında.
Oysa biz, anne-babamızı görme hakkına ne kadar sahipsek, eşimiz de o kadar sahip. Bu hak, birine mahsus kılınmamıştır. Çift taraflıdır.
Şayet karşılıklı bir hukuk söz konusu olmasaydı, gerek âyetlerle gerek hadislerle anne-babaya iyilikte bulunulması emredilir miydi?
Resulullah (asm): Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi? buyurmuş ve bunu üç kere tekrar etmişlerdi. Evet! deyince: Allaha şirk koşmak, anne ve baba haklarına riayetsizlik, cana kıymak! buyurdular.
Hükümler bu kadar açıkken senin annen, benim annem kavgasına gerek var mı sizce?
Asıl yarış hayır ve iyilik noktasında olmalıdır. Bir zamanlar büyük emeklerle sizi ve eşinizi büyüten, yetiştiren ailelere hizmet ederek, onların gönüllerini hoş ederek, rızalarını kazanmaya çalışarak
Ki onların rızası Hakkın rızasına eşittir
İslâmda akrabaya verilen önemi şu noktadan anlıyoruz. Zekât vermesi istenen bir Müslümana önce anne babası ve kardeşleri hariç en yakın akrabalarından başlaması tavsiye edilir.
Küleyb İbnu Menfaa ceddi bulunan Küleyb el-Hanefi (ra) anlattığına göre, kendisi Resûlullah (asm) gelerek sormuştur: Ey Allahın Resûlü kime karşı iyilik yapayım? Hz. Peygamber (asm) şu cevabı vermiştir: Annene, babana, kızkardeşine, oğlan kardeşine, bunu takip eden azadlına. Bu iyiliği de, üzerine vâcib olan bir hakkın ödenmesi, yani, sıla-ı rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksın. (Nafile, ihtiyarî bir amel olarak değil). (Ebu Dâvud, Edeb 129, (5140).
Bu konuda fikrimizi destekleyen bir başka hüküm de Kurânda yer almaktadır:
Allaha ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunan köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. (Nisa Sûresi, 36.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.