Yerel seçimlere çeyrek var… 15-16 ay dediğiniz nedir ki… Göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçer… Ardından da Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler var. Bu durumda seçim yatırımı şart. Ama nasıl yatırım?...

Maşallah hükûmet her ay büyük bir yatırımlar yaptığı ve her ay büyük tesisleri hizmete açtığı için, eski moda “seçim yatırımı”nın pek câzibesi kalmadı. Seçimlere yakın temeller atıp arkasını getirmemeleri unutmayalım. Artık seçmen bu numaraları yutmuyor. İktidar da bu tür yatırımları rutin işler hâline getirdi.

Başbakan bu yüzden seçim öncesi strateji değiştirdi ve BDP’lilerin dokunulmazlığını masaya sürdü. Siyasi olarak son derece doğru bir karardır hükûmetin kararı. Siyaset, kazanma sanatıdır. Kazanmak için stratejiyi iyi kurmak gerekir...

Bugün Türkiye’de oy almanın en kestirme yolu, terörü ve destekçilerini köşeye sıkıştırmaktır. Dikkat edin, BDP’lilere dokunulmasına karşı çıkanların tamamı, sol liberallerdir. Bu sol liberaller, “Kürt” kelimesini bonkörce ve hesapsız bir şekilde kullanırlar ama “Türk” kelimesini zinhar ağızlarına almazlar.

Yani, “Kürt” kelimesini kullanmayı ırkçılık olarak görmeyen bu taife, ırkçılık olur diye “Türk” kelimesini kullanmaktan tiksinirler. BDP’lilerin dokunulmazlığı konusunda, hükûmetin de amacı, muhalefeti de köşeye sıkıştırmaktır. MHP, iktidarı “açılım” deyip vurmuştur; “Habur” deyip, “Oslo” deyip vurmuştur.

Hükûmet de bu “vurma”ların sonucu olarak tabanın MHP’ye kaydığının farkındadır. Başbakan bunu gördü ve karşı tedbirler çerçevesinde BDP’lilerin dokunulmazlıklarını gündeme oturttu. Bazı vekillerin, Mehmetçik katilleriyle kucaklaşması, Başbakan için, beklemediği bir pas oldu ve Başbakan bu pas’ı gole çevirmeye çalışıyor.

Bunda yadırganacak bir şey yok ki… Başbakan’ın bu stratejisi, tamamen MHP tabanına yönelik operasyonun bir parçasıdır. Şu anda % 50’lik kitlenin dışında kalan % 20’lik bir kesim var ve MHP de bu kesimin içinde. Başbakan, BDP’liler üzerinden geliştirdiği söylemle, % 20’lik kesimin tamamına taliptir.

Yani, mevcut % 50’lik kitle, Başbakan’ı kesmemiştir. 2023 hedefinin gerçekleştirilmesi için Başbakan % 65-70’lik bir kitleyi hedeflemektedir. Çünküüü… Tayyip Bey 2023’te, Cumhurbaşkanlığının ikinci dönemini, sakin limanlarda geçirmek istemektedir. Türkiye’nin kalkınmaya ve refaha odaklanmış bir ülke olabilmesi için önce PKK terörünün kökünün kazınması şarttır.

Bunun için 2023’e giden yollarda, iktidarların ve Cumhurbaşkanının elinin güçlü olması gerekir. Bu da % 65-70’lik bir toplumsal desteği gerektirmektedir. Yakın hedefini 2023’e kilitleyen Başbakan, şimdi bir satranç oynuyor. % 70’i tutturamasa bile (dershanelerin kapatılmasından kaynaklanan bir kitle kaybı yaşanabilir), % 60’lık bir kitle, 2023’te yönetimde olacak kadroyu belirleyecek olan 2019-2020 seçimlerinde iktidarın elini çoook rahatlatacaktır.

Başbakan’ın ölüm oruçlarını ciddiye almaması ve “İdamı getiririz” demesi dâhil, son zamanlardaki siyasi söyleminin özü, % 20’lik kitlenin beklentilerine cevap niteliğindedir. Bu söylem, BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması ile sınırlı kalmayacaktır.

Dokunulmazlıklar birkaç hafta konuşulduktan sonra, Başbakan hiç kimsenin tahmin etmediği ama benim az-çok kestirdiğim bir konuyu gündeme sokarak bu % 20’lik kitlenin kalbini hoplatacaktır...

Tabii ki sevinçten…