Hilâl ile Salîb!
Bu çok işlenmiş bir mevzu
Abdullah Ziyanın mıydı, Bekir Büyükarkının mı veya Feridun Fâzılın mı? Yoksa hepsinin birden mi?
Hilâl ile Salîb, yani Hilâl ile Haç! (Bu arada, salîb ilk değil, ikinci hecesinin uzun olduğunu bilhassa dikkat etmek gerekir.)
Neden tarihî romancılar bu mevzuyu çok sever? İlgi çekicidir çünkü. Haçlı seferlerini sonunda haçlılar kaybetti. Savaşı kaybettiler, mücadeleyi kazandılar denilse yeri var. Savaşı kaybeden haçlılar İslâm dünyasından öğrendikleri ile kendilerine çekidüzen verdiler. Ve İslâmla mücadeyi açıkca Hıristiyanlık adına yürütmekten vazgeçtiler. Mücadelelerini Hıristiyan-Müslüman savaşı gibi göstermemekte çok başarı kazandılar. Bazı gaafiller de gerçekten batının bir din savaşı içinde olmadığını sandılar
Efendim, Hilâl ile haçı aynı karede görüntülemek! Üstüne üstlük, Hilâli Hıristiyanî dua pozisyonununda sabitlemek
Türkiyede hiç bir gazetecinin bigâne kalmayacağı bir manzaradır. A gazetesi olmazsa Z gazetesi bunu görür
Eğer mevzu her hangi bir vatandaşla ilgili ise, bu haber teşkil etmezdi. Yok, kamuya yönelik işler yapan, kamu adına ahkâm kesen birisi ile ilgili ise, kaçarı yoktur.
Mahremiyet! Amenna! Kendini kamuya açan bir şahıs, kim olursa olsun, dikkatli olmak zorundadır. Sadece kıyafet değil, tavır ve hareketine, hatta sözün nereye varacağına dikkat etmelidir
Hilal Hanım kiliseye gitmekle, haç önünde poz vermekle, Hıristiyanî dua tarzı ile görüntülenmekle gâvur mu oldu? Hayır! Hatta mum yaksa bile böyle nitelenemez! Fakat bu manzara hoş kaçmaz! Yakışık almaz! Bir görüşü temsil etmek iddiasında olan, bu iddianın gereğini yapmak zorundadır. Heva vü heves, kadınsı merak vs. bunları bir kenara bırakmalıdır.
Hem onun bu resminden çok, yazdıklarındaki temsil problemleri rahatsız edicidir! Sonunda o bir resimdir. Fakat, ortaya sürülen ise fikir. Bu fikir sadece yazanı bağlamaz, onun temsil ettiği farz edilen kesimi de bağlar.
Hilâl Hanımın bazı konulardaki yaranmacı tutumu, muhtemelen onu keşfeden Taraf camiasının bir ayarıdır. Genç yaşta onu köşe yazarlığına terfi ettiren kesimler, geleceğini etkileyecek bir hamle yapmışlardır. Her ne kadar artık o ilk mekânında değilse de, bulunduğu yerde de oranın havasını estirmektedir.
Atalarımız söz gümüşse sükut altındır demişler. Bin düşün, bir yaz! Kılı kırk yarmak deyimi boş bir söz değildir. Dinin emirlerini, hükümlerini arkana alıp yazıyormuş gibi tutum takınma! Dini yorumlayan her görüş, kendini bağlar. Dinin hükmü gibi nas olamaz!
Hataya düşersen eleştirilirsin. Bunun kampanya ile, nefret söylemi ile ilgisi yoktur. Hiç bir kimse dokunulmaz değildir.
Meydana düşen kurtulmaz seng-i kazadan!
Hilâl Hanım, Ziya Paşanın Terkib-i bendini ezberlese, öyle sanıyorum ki, yazılarının üslubu değişecek!
Her neyse, altına açıklama koyduğu yazıda, Cumhuriyet ve kadın haklarını işliyor. İşin Cumhuriyetle başlamadığının altını çiziyor, bu doğru. Konuya hâkim olmadığı verdiği bilgilerden anlaşılıyor. Mesela Osmanlıda ilk kadın dergisi Terakki-i Mukadderat imiş. Bu terkibin mânası üzerinde düşünülünce böyle bir ismin olamayacağı kolaylıkla anlaşılabilir. Mukadderat terakki etmez, ilerlemez! Doğrusu Terakki-i Muhadderattır. Muhadderat, yani örtülü kadın, Müslüman kadın
Her neyse, çok ayrıntıya girmeden bir hususu daha belirtmeden geçemeyeceğiz. 5 Aralık 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması müspet bir gelişme imiş! Bu tekparticilerin kadınları kullanmak için uydurdukları bir efsanedir! Bütün milletvekilleri zaten tayin edilirken, kadınlar nasıl seçilmiştir? Ortada bir seçim filan yok, tekparticilerin zihniyetine uygun bazı kadınları (azınlık milletvekilleri mevzuunda yaptıkları gibi) Meclise sokmalarıdır. Bu arada, bir köylü kadını olan, geleneksel şekilde örtünen Satı kadın da kıyafeti ve hatta adı da değiştirilerek (Hatı) milletvekili yapılmıştır!
Bu düpedüz kadının onuru ile oynamaktır!
Her neyse, Hilâl hanım nigabanı, hâmisi, vasisi görünen bazı abilerine güvenmesin, kendine gerçekten dost olacaklara güvensin.
Hilâl hanıma ağabeylik, hâmilik taslayan nefret söylemcisi yazara gelince: Son olarak Yalçın Akdoğanın ifadesiyle, PKKnin Brüksel müsameresine iştirak buyurmuşlar. Nasıl alınan kararlardan memnun musunuz? PKKnin terörist listesinden çıkması sizi rahatlatır mı? Apoyu önder tanımışsın, doğru mu? Asıl bu konularda yazmanızı beklerdik!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.