Faruk Çakır

Faruk Çakır

Durmayın, duyun ve gereğini yapın

Durmayın, duyun ve gereğini yapın

Resmî tarihe göre Türkiye, bazı Avrupa ülkelerinden daha önce kadına “seçme ve seçilme hakkı” vermiştir. Gerek okul ders kitaplarında ve gerekse ‘nutuk’larda bu konu sürekli gündeme getirilir.
Teknik olarak bu bilgi doğru olabilir, ama çok büyük bir eksikliği de içinde barındırır. Belki ‘seçme’ hakkı tanınmış, ama ‘seçilme hakkı’ tanınmamıştır. Doğrusu şöyle olabilir: Türkiye, başı açık olan kadınlara bazı Avrupa ülkelerinden daha önce seçilme hakkı tanımıştır!
Bugün bile başı örtülü bir hanım milletvekili seçilemiyorsa; ya da seçildiği halde (Bakınız: “Merve Kavakçı” maddesi!) “Dışarı, dışarı” diye tempo tutularak TBMM’den atılıyorsa “Kadına seçme ve seçilme hakkını verdik” diyebilir misiniz?
“Kafa konforumuzu niye bozup da böyle meseleleri gündeme getiriyorsunuz? Başı açıklar vekil olsun, başı kapalı olanlar da rey versin, yetmez mi?” diyenler olabilir. Yetmez ve hayır! O zaman milleti bu afyon bilgilerle uyutmaya kalkışmayın. Deyin ki: “Biz başı açık olanlara seçilme ve seçme, başı kapalı olanlara da sadece seçme hakkı tanıdık!” Ya bunu itiraf edin ya da başörtülü hanımların önündeki engelleri, yasakları ve dayatmaları kaldırın.
Prensip olarak hanımların vekil olmasını teşvik etmeyi düşünüyor değiliz.
Ama bunun yasaklanmasına karşıyız. Yasak kalksın, belki o zaman vekil olmak isteyen hanımlara; “Sizin daha önemli işleriniz var. Eğitimle, okumayla, ilimle uğraşın. Siyasetin kirli dolaplarına, tuzaklarına âlet olmayın” diyebilirz.
Türkiye’yi idare edenlerle birlikte büyük çoğunluk “başörtüsü yasağı”nın sona erdiğini düşünüyor alabilir. Doğrudur, üniversitelerdeki yasak büyük ölçüde sona erdi, ama mesele sadece üniversiteler değil ki! Başörtüsünü hedef alan yasak, bütün kademelerde ve bütün neticeleri ile sona ermelidir. Eğitimde ve ‘kamusal alan’ın bütün noktalarında bu haksız ve hukuksuz yasak sona ermelidir. Bazıları da kanunsuz başörtüsü yasağına itirazların sona erdiğini düşünüyor. Oysa bazı illerimizde yasağa karşı itiraz kararlı bir şekilde devam ediyor. Mesela Kocaeli bu illerimizden biri. (Bu arada Sakarya ve Konya gibi bazı şehirlerimizde de benzer itirazlar, basın açıklamaları ve toplantılar devam ediyor.)
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu, dün (8 Aralık 2012 Cumartesi) yaptığı basın açıklamasıyla 400. haftayı geride bırakmış. Dile kolay, 8 yıl ve 400 hafta... Dünkü basın açıklamasını Kartepe İnsan Hakları Derneği Başkanı yapmış ve şöyle demiş: “400 haftadan beri başörtüsüne özgürlük için bu meydandayız, sesimizi duyan var mı?”
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu’nın bu konudaki ilk basın açıklamasını bile hatırlıyoruz. Demek ki aradan 8 koca yıl ve 400 hafta geçmiş. Yazda, yağmurda, karda, çamurda bir araya gelip yasakçılara itiraz etmeyi kararlılıkla sürdüren platform üyeleri tebriki hak ediyor. Bu arada, kaç tane 400 hafta aralıksız süren ‘insan hakları talebi’ var ki?
Platform üyeleri “400 haftadan beri başörtüsüne özgürlük için bu meydandayız, sesimizi duyan var mı?” diye sormuş. Mutlaka vardır ve bundan sonra bu talebi duyanlar daha da çoğalmak durumundadır. Türkiye’yi idare edenler bu itirazları duymazdan geliyor gibi görünse de duymak mecburiyetindedirler. Yasağın, üniversitelerde sona ermesi, bu itirazların tesirli olduğunu göstermez mi?
Biz haklı itirazlarımızı ‘müsbet hareket’ çerçevesi içinde dile getirmeye devam etmeliyiz ve edeceğiz. Bu yasak nihayetinde sona erecek, bundan eminiz. Temenniniz o günlerin geç olmaması ve mağdurların sayısının çoğalmaması. Sırada daha onlarca yasak, onlarca yanlış, onlarca itiraz edilecek uygulama var. İyi niyetle, sabırla ve sebatla gerçekleri dile getirmeye devam inşaallah...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi