Bosna, baştan sona yemyeşil bir ülke. Başşehir Saraybosna olsun, meşhur köprüsüyle anılan Mostar ve diğer yerler olsun yeşilliklerle bezenmiş, akarsularla süslenmiş şirin birer dünya köşesi...
Saraybosna'nın nüfusu harpten önce 2.5 milyonmuş. Harpten sonra sayım yapılmamış...
Bu güzel ülkede Hıristiyanlarla beraber Müslümanlar da yaşıyor. Avrupa'da Müslüman varlığına tahammül edemediği için oradaki Sırpları senelerce silahlandıran haçlı zihniyeti, 90'lı senelerin ilk yarısında Müslümanlara toplu bir ölüm kampanyası uygulattı. Sırplar, hedeflenen sayıda Müslüman öldürene kadar Avrupa ve Amerika hareketsiz kaldı. Dil ile anlatılamayacak bu soykırımı Avrupa da ABD de seyretti durdu. Canilikler yeter görülünce de cani komutanlar ortadan kayboldular. Tavşana kaç tazıya tut diyen Hıristiyan Avrupa ülkeleri isterlerse bir günde bulabilecekleri kaçan bu komutanları, bu sefer de sözde aramaya başladılar yani arar göründüler. Ve nihayet Radovan Karaciç yakalandı...(!) Aman ne güzel...
Zavallı uyutulmuş Bosnalılar!.. Radovan Karaciç yakalandı diye sevinç çığlıkları atıyorlar. Bilmiyorlar ki, onun yakalanması kendileri için ikinci bir darbenin, ikinci bir yıkımın başlangıcı. çünkü Karaciç'e bir şeycik olmayacak, tekrar kahrolacaklar. Bunun isbatı da bizde Apo'nun yakalanması...
Evet bize bakıp Apo'yu düşünseler Karaciç'e ne yapılacağını anlayacaklar da ne yazık ki etraflarına bakamayacak, baksalar da göremeycek kadar uyutulmuşlar. Onun için boşuna seviniyorlar zavallılar...
Hatırlayalım kimdi bu Radovan Karaciç!
Bosna Hersek'te, kadın-erkek, büyük-küçük, henüz kaç on bin olduğu tesbit edilemeyen nice suçsuz Müslümanı toplu ölümle öldüren zalim...
Bu toplu ölümlerden biri meselâ bir mülteci kampında olmuş. Adı üstünde, mülteci (sığınma) kampı. Zavallı suçsuz Müslümanlar ölümden kaçıp buraya sığınmışlar. Sığındıkları kamp, başlarında Hollandalı bir komutanın emrindeki medeni(!) Avrupalı askerler tarafından korunuyor.(!) Korunma ki ne korunma...
Hollandalı komutan ile Sırp komutan anlaşıyor. Hollandalı komutan, askerlerini kamptan çekiyor. Sığınmacı binlerce, onbinlerce (sayısı meçhul) masum Müslümanı Sırp komutanın eline bırakıyor. Sırplar, önce erkeklerle kadınları ayırıyorlar. Kadınları alıp başka bir yere götürüyorlar. Erkekleri bir yere toplayıp otomatik silahlarla tarıyorlar.
Hepsi ölmüyor. Kaçanlar oluyor. Bu sefer arazi taramasına çıkıyorlar. Kaçanları buluyor ve bir futbol sahasına topluyorlar. Onları da tarayarak hepsini şehid ediyorlar...
Bu soykırımın failleri, general Miladiç ile yeni yakalanan Radovan Karaciç...
Yakalanan işte bu Karaciç... Yukarıda işaret ettiğim gibi, Bosnalılar onun yakalanmasına seviniyorlar.
Bir zamanlar biz de sevinmiştik Apo paketlenip Türkiye'ye teslim edildiğinde, yani 70 milyondan fazla insan "Apo yakalandı" denilerek kandırıldığında, başta onun şehid ettiği masumların aileleri olmak üzere bütün Türkiye ayağa kalkmıştı, sokaklarda sevinç çığlıkları atılmıştı. Bilhassa şehid aileleri, "Artık o da yaşayamayacak ya" diye biraz olsun teselli buluyorlardı. Bizim ciğerparelerimiz yaşamıyorsa da hiç olmazsa o da cezasını çekecek diyorlardı...
Ne oldu? "Madem onbinlerce suçsuz insanı öldürdün sen de tatlı canından ol da öldürmek neymiş gör" denildi mi? Yoksa yaşıyor mu? Yaşıyorsa kim bilir ne acı bir şekilde yaşıyor değil mi?
Ey uyanık milletim! Sevgili parlamenterlerimizin oylarıyla 35 bin kişiyi öldüren Apo ipten kurtuldu. Şimdi bir eli yağda, bir eli balda, her ihtiyacı karşılanıyor. Kalitesiz olmaması için yiyecekleri doktor kontrolünden geçiyor. Ona, "Dağdaki hayatın mı daha rahattı şimdiki mi?" diye sorsak acaba ne der?
O günden bu güne 40 bin kişiyi öldür, sonra bir adada her ihtiyacın görülerek yaşa dur. Nezle bile olsan tedavin için hususi doktor gelsin. Hastalanmaman için gereken her türlü hassasiyet gösterilsin...
Apo'nun bu durumunu, bir de yakalandı zannederek sevinen şehid ailelerine sorun bakalım onlar ne diyor. Sorun, Apo'nun asılmayıp böyle rahat bir şekilde yaşayışı onlara acı bir darbe olmuş mu olmamış mı?
Onun için, Bosnalılar bize bakıp da hemen sevinmemeliler. Sonra sevinçleri kursaklarında kalır.
ölüm cezası insanlığa aykırıdır diyorlar. İyi ama bu söz insanlık için ve insan hakkında söylenmeli. Bebekleri, ak saçlı ihtiyarları, kadın-erkek demeden masum insanları öldürmek insanlık mı?
Ortada insanlık yok ki, "ölüm cezası insanlığa aykırı" diyebilesiniz...
Her neyse... Cesaretleri varsa Apo'yu ipten kurtaranlar buyursunlar ölüm cezasının kaldırılmasını bir de şehid ailelerine sorsunlar. Sorsunlar da alsınlar cevaplarını...