Yürekli ve şerefli bir BDPli arıyoruz
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Meclis kürsüsünde söylediği yürekli, şerefli bir asker arıyorum sözlerini duyunca güzel bir söz ettiğini sanıp habere daldım. Ama kazın ayağı öyle değilmiş, derdi başkaymış. Şeref falan da aramıyormuş. Meğer şeref oltasına atlayacak sazan bulmanın derdindeymiş.
Niye mi böyle düşünüyorum? Hasip Kaplanın, TSKya hitaben sorduğu/söylediği sözlere baktığınızda siz de başka türlü düşünemeyeceksiniz. Aşağıda, tırnak içinde vurgulu olarak Kaplanın sözlerini, akabinde de sözlerinin ne anlama geldiğini sıraladım, bakın manzaraya:
Köy yakıyordunuz. 17 bin 500 faili meçhul cinayet işlediniz. Size bir şey diyen oldu mu? Burada bir yandan TSKya karşı bir itham var; ardından da bunlara niye son verdiniz? serzenişi... Yani; köyleri yakabilirsiniz. Fail-i meçhul cinayet de işleyebilirsiniz. Hatta bunları yapmanız PKKnın işine de geliyordu, terörünü meşru gösteriyordu. Niye bunlara son verdiniz ki?
Darbe yapıyordunuz, parti kapatıyordunuz size bir şey diyen oldu mu? Yani darbe yapmaya, parti kapatmaya devam etseydiniz. Böylece çalkantılar devam etseydi, ülkenin istikrarı bozulsaydı, askeri vesayet sürseydi, hukuk güvenliği sağlanmasaydı, hak ve özgürlükler çiğnenseydi de teröre gün doğsaydı.
Üniformalarınızla geldiniz bu Meclise oturdunuz, size bir şey diyen oldu mu? Yani milletin vekillerinin oluşturduğu, milletin iradesinin temsil edildiği Meclis üzerinde kendinizi göstermeye devam etseydiniz de milletvekilleri, askeri vesayeti iliklerine kadar hissedecek şekilde gölgeniz altında kalsaydı.
Sırtınızı NATO ABDye yaslamıştınız, istediğinizi yapıyordunuz, zaten iktidardınız. Yani sizin başka işiniz mi yoktu, gidip ....Başbakanın hükümetini devirmeye çalışıyorsunuz. Yani, nasıl olur da bunca tecrübenize rağmen böyle bir stratejik hata yapabilirsiniz? Çünkü bu hatayı yaparsanız, işte böyle, Obamaya sırtını yaslayan bir Başbakan bütün generalleri esas duruşa çeker. Ne olurdu sanki Başbakanın Obamayla iyi geçindiğini, desteğini aldığını, onu deviremeyeceğinizi anlasaydınız da, darbe yapmak için acele etmeseydiniz. Bak işte, bunu yaptığınız için işler normalleşmeye, PKK terörü ve Kürt ayrılmacılığı için gerekçeler de bir bir ortadan kalkmaya başladı. Bu da bizi zor durumda bıraktı. Artık zulüm edebiyatıyla müslüman Kürt halkını kandıramaz olduk.
Evet, BDPli Hasip Kaplanın dedikleri ve kurduğu cümlelerin taşıdığı mana itibariyle demek istedikleri böyle. Bu noktadan sonra, atlayacak sazan aradığı oltasını savuruyor ve diyor ki: Bu duruş içinize siniyor mu? Bu ordu kimin ordusudur? Bu ordu milletin ordusu mudur, NATOnun ordusu mudur? ABDnin mi, Türkiyenin mi ordusudur? Böylece askeri dolduruşa getirip manipüle edecek aklı sıra.
Sonra asıl meramını açıklıyor. Sözü Uluderede 34 kişinin öldüğü olaya getirerek, Yürekli, şerefli bir asker arıyorum orduda. Roboski katliamının emrini hangi siyasi verdi? Yani aradığı şey, aslında TSK içinde yürekli ve şerefli bir asker değil. PKKya karşı yapılan operasyonları deşifre ederek mücadeleyi zaafa uğratacak bir muhbir arıyor. Bunu yaparken de, TSKnın da, Başbakanın da iplerinin aslında ABDnin, CIAnın, FBInın, Mossadın elinde olduğunu, bu durumdan kurtulmak lazım geldiğini söyleyerek, milliyetçi duyguları okşuyor.
Uluderede yapılan devlet hatasının elbette yenilir yutulur, yok farz edilir bir yanı yok. Elbette sorumlulardan hesap sorulmalı. Ancak, eğer mesele hak ve adalet aramaksa, mesele şeref ise, o zaman BDP yöneticileri de çıkıp yüzlerce hususa, mesela şu hususlara bir açıklık getirmeli:
Terör örgütü, yöre halkının arasına karışarak sınır geçişi yapıyor, eylem hazırlığı için malzeme taşıyorken, bunlara yapılacak müdahalenin yanlarındaki masum halka da zarar vereceğini bildikleri halde, neden aynı duyguları taşıdıkları ve paralel hareket ettikleri terör örgütüne karşı, sivilleri canlı kalkan olarak, kamuflaj olarak kullanmaması için bir çıkışta bulunmuyorlar?
Neden hiçbir BDP yöneticisi halkın arasına molotofkokteyli atmanın, halk otobüslerini içindeki yolcularıyla birlikte yakmanın, bebekleri bile öldürmenin, tek geçim kaynağı olan dükkanının kepengini kapatmadığı için fukaranın dükkanını yakmanın, öğretmenleri ve öğrencileri hedef almanın vs. hak aramak olmadığını söylemiyor?
Bugüne kadar askeri, polisi, siyasetçiyi, basın mensubunu vb.ni eleştirdiğinin binde biri kadar olsun, herhangi bir teröristi veya terör eylemini eleştiren tek bir BDPli gördünüz mü?
TSKyı veya Başbakanı ABD ile, CIA ile, Mossad ile işbirliği içinde olmakla suçlayan BDPliler, PKK terör örgütünün kimlerle aşık attığını, kimlerin stratejilerini hayata geçirdiğini, kimlerin kontrol ve denetiminde bulunduğunu, kimlerle hangi ilişkileri sürdürüp onlar adına hangi eylemlerde bulunulduğunu da açıklayacaklar mı? ABD olmasa, Mossad destek vermese Kuzey Irakta bir gün bile kalamayacaklarını da itiraf edecekler mi?
Evet, şimdi bunları ikrar edecek, hakikate dönecek, gerçeği kabullenecek, milletten özür dileyip hakkı teslim edecek yürekli ve şerefli bir BDP yöneticisi arıyoruz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.