Devlet Dairesinde PKK
PKK nerede?. Dağda mı? Düz ovada siyaset mi yapıyor yoksa?.. Nerede olduğunun ne önemi olduğunu anlatacağım bugün size uzun uzun. Bakın bir terör hareketinin legalize olarak siyasete kaymasını en fazla destekleyenlerden biriyim.
Zira terörü hangi saikle gerçekleştiriyorlarsa aynı saikle siyaset yapmalarının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ama burada çok ince bir çizgi var. Siyaset yaparlarken tartışılabilecek bazı hususlar vardır tartışırlar. Bu tartışmalar sırasında yeri gelir bizim sinir uçlarımıza dokunurlar. La havle çeker otururuz kenara. Bazen oturamayız da.. Ama en nihayetinde millet iradesinin tecelligahıdır TBMM.. Alınan karar karşısında boynumuz kıldan incedir. Her ne istiyorlarsa, bunu kan dökmek yerine, siyaseten talep ederek ve haklı olduklarını ispat ederek yapmalılar. Buna diyecek tek sözümüz yok. Ama dedik ya.. Çizgi ince bir çizgi..
ŞEHİT YAZILAN PKK’LILAR
Geçen ağustosta çatışmalar sırasında öldürülen bazı PKK’lıların, Siirt Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına “şehit” olarak geçtiğini biliyor musunuz? Bunun sembolik pek çok anlamı var. Biri kuşkusuz, PKK’nın kendi değerleri doğrultusunda, çatışmada ölen militanları için “şehit” muamelesi yapması.. Empati yapmadan ne demek istediğimi anlayamazsınız. Biz nasıl ki vatan evlatlarımız çatışmada öldüğünde, tartışmasız “şehittir” diyorsak, PKK’lılar için de durum bundan farklı değil. Ve elbette bu şehitliğin, devlet nezdinde resmi kabul görmüş olması, bir tür psikolojik tatmin olduğu kadar bir zaferdir de PKK için.. Sadece bunun için bile bunu yapabilirler.. Amma devamı da var tahmin edeceğiniz gibi.. Mehmet’imin ailesi, şehit ailesi olarak hangi haklardan istifade ediyorsa (-ki ortada öyle aman aman bir hak da yok ya neyse) PKK’lının ailesi için de durum aynı oluyor böylece.. İster istemez mesela şehit maaşı bağlanıyor. Vesaire..
PKK NEREYE KADAR GİRDİ?
Siirt nüfusta yaşananlar aklıma Gaziantep Bombacısı’nı getirdi.. 4’ü çocuk 9 kişinin öldüğü, 66 kişinin yaralandığı saldırıda, bomba yüklü otomobili çekiciyle yola çıkaran kişinin, Siverek Şair İbrahim Rafet İlköğretim Okulu’nda Müdür Başyardımcısı olduğu ortaya çıkmıştı biliyorsunuz. Daha da genel bir yaklaşımla şunu söyleyebiliriz ki, Eğitim-Sen, hatta KESK’e bağlı başka bazı sendikaların dahi nasıl PKK etkisi altında olduğunu son zamanlarda daha çıplak biçimde görüyoruz. Peki bu sendikaların üyeleri, Dağkapı’da ciğer mi satıyor? Bildiğin kamu dairelerinde, okullarda, otobüste vesairede bizzat kamuda çalışıyor. Bir kısmı kozmik birtakım bilgilere hakim. Bir kısmı; polisin, savcının, hakimin evinin adresini, çocuğunun okulunu ya da sınıfını bilecek konumda.. Daha da derinleştirmeyeyim meseleyi isterseniz..
NASIL BİR SIZMADIR BU?
Bakın değerli okurlar.. Çok açık bir gerçek var karşımızda. İşte Gaziantep bombacısında olduğu gibi ilköğretim okullarımız, PKK’nın tesiri altında olabilir. Çocuklarımıza ders veren öğretmenler PKK’lı çıkabilir.. Siirt nüfus idaresinde, o 4 PKK’lıyı şehit diye kaydeden iki memuru düşünün.. Nasıl alındılar o işe?. Nasıl sızdılar devlet dairesine?.. Yarın bir gün kültürel haklar birer ikişer verilmeye başlandı mı, bu hakları birileri eliyle kullanmak gerekecek. Daha açık söylemem gerekirse, seçmeye tabi Kürtçe dersini, bir Trabzonlu, Zonguldaklı öğretmen vermeyecek. Peki bu süreçte hakikaten gereken sicil analizini yapabiliyor mu devlet?. Yapamadığını gördük. Bunu becerebilmek de mesele. Yadırgamıyorum. Zor olduğunun farkındayım. Ama nasıl büyük bir tehlike altında olduğumuzun da onlar farkında mı acaba?.. Kalın sağlıcakla.