Rejime muhalif olmadan İslam davası olur mu?
Müslümanlar olarak ana meselelerimi-zin ne derece farkındayız bilemiyorum. Hâl muhasebesi yapmıyoruz; neyimiz var, neyimiz yok, eksiğimiz ya da fazlamız neler, bunların hesabını yapıp sahih iman ve salih amel bilançosunu çıkarmıyoruz.
Öyle görünüyor ki, sanki sahih iman ve salih amele dair Allahın hudutları terk edilmiş, yerine tağutların çizdiği hudutlara razı olunmuş. Artık içinde yaşanılan hâl benimsenip adımlar buna göre atılmaya başlanmış. Hem de müslümanım dendiği halde!.. Tabiî bu durum, acilen cevap bulunmasını gerek bazı temel suallerin ihmaline yol açıyor.
Bir insanın müslümanım dedikten sonra İslam davasına sahip çıkmaması ve İslam davasının eri olmaması imanındaki yozlaşmadan mıdır, yoksa ameli zaafiyet midir?
Bir müslümanın Lailaheillallah dedikten sonra Allah Tealadan başka Rab ve İlah tanıması, hayatına hükmeden ya da dünyasını biçimlendiren yasaları İslamdan almaması, otorite olarak İslamı esas almayan unsurlara teslim olması; ya da tağutun yasalarına göre yaşaması, üstelik de bunu normal görmesi gerçekten iman etmediğinden midir, yoksa inandıklarına göre yaşaması gerektiğini bilmediğinden veya bilse de ameli gerekler hususunda zaaf gösterdiğinden midir?
Bir müslümanın, Muhammedunrasulullah dedikten sonra, Hz. Muhammed (sav)den başkasını örnek alması, Rasulullah örnekliğine uymayanı önder olarak tanıması imani zayıflık mıdır, yoksa ameli çarpıklık mıdır? Ya da önderlerini rab ve ilah edinmede bir beis görmemesi, hatta bu ayrımın farkında bile olmayışı teslimiyetinin mahiyeti hakkında nasıl bir intiba uyandırır, aslında neye teslim olmuştur o kişi? Bu durum imanı bozmaz mı?
Allahın dini İslamı hayat davası edinmeyenin Allahın yasaları nezdindeki durumu nedir? İslama uygun olmayan, hatta taban tabana zıt olan ve hatta İslama hayat hakkı tanımayan bir rejime uygun olarak yaşamayı, böyle bir rejime karşı çıkmamayı, muhalefet bile etmemeyi, tağuta isyana kalkışmamayı, tağuta itaat etmeyi normal gören bir kişi, müslüman mıdır?
Davasının İslam olduğunu söyleyenin, İslama tümüyle aykırı bir rejime muhalefet etmemesi, o rejimi kökten ve hiçbir unsurunu bırakmamacasına değiştirerek Allahın yasalarına uygun bir rejimi tesis etmeye çalışmaması sahih iman ve salih amel ile bağdaşır mı?
Rejim ve sistem Allahın yasalarına, Kurana aykırı ise, aslolan muhalefet etmek ve rejimi dönüştürmeye çalışmak değil midir? Rejimin ve sistemin başındaki görevlilerin kimi inanç, yaşayış ve sözlerinin müslümanlar gibi olması, hatta onların müslümanlar arasından çıkması muhalefete son vermeyi gerektirir mi; rejimi meşru hale getirir mi?
Rejimi reddetmek ve benimsememek başka, ona karşı muhalefet edip değiştirmeye çalışmak başka gibi bir ayrıma gidilebiliyor. Kabul etmemek, tasdik etmemek, sadece o haliyle kalındığı ve bilfiil idare ve işleyişe ilişilmediği sürece tayin ve tasdik edilmiş özgürlük olarak kabul ediliyor ve izin veriliyor. Şimdi bu, müslümanın kabul edebileceği bir durum mu?
Tağutu red, küfrü inkâr, Allahın dinini bütün yeryüzünde hakim kılıncaya kadar mücadele müslümanın şiarı değil mi? O halde dayatılan hâl niçin kabul edilmiş gibi duruyor? Mesela müslümanın, Laik-Kemalist rejimi dil ile inkâr ettiği halde değiştirmek için çalışmaması, önüne atılan inkâr edebilirsin ama varlığına karşı müdahalede bulunma avuntusuyla yetinmesi müslümanca mı, İslam davasına uygun düşüyor mu?
İman, Allahın yasaları varken, o yasalara mukabil ve onların yerine geçecek yasalar yapan tağutları reddetmeyi, muhalefet etmeyi, onların hükümlerini ayaklar altına alıp Allahın yasalarını hayata hakim kılmayı gerektirmez mi?
Tağutu red; aynı zamanda tağuttan uzaklaşmayı ve beraber olmamayı, tağutun kurduğu rejimi toptan reddedip değiştirmek için çalışmayı, tağuti sistemin çarklarını çevirmemeyi ve hatta durdurmayı, tağutla işbirliği içinde olmamayı ve ortak çalışmalara son vermeyi, tağuta yardımcı olmamayı, tağuta itaat etmemeyi, tağutla dostluk kurmamayı, tağuti sistem içinde ve o sistemin işleyiş kuralları dahilinde müslümanların aleyhine olacak herhangi bir eylem ve işlemde bulunmamayı, gerektirmez mi?
Tağuta karşı mücadele etmesi gerekirken, tağuti rejimin işleyişini sürdürmesine bir şekilde katkıda bulunan kişinin İslam diye bir davasının olması mümkün mü?
Rejime muhalif olmadan İslam davası sürdürülemez. Muhalefet ise sadece kalbi redden ibaret değildir; aynı zamanda fiile reddi de gerektirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.