Faruk Köse

Faruk Köse

Hüda-Par’ın işi zor

Hüda-Par’ın işi zor

Hür Dava Partisi (Hüda-Par) adıyla yeni bir parti kuruldu. Ancak, gerek partinin dayandığı esas düşünce ve “eylem geçmişi”, gerekse “yasal sistem” bakımından işi çok zor gözüküyor.


Partinin kuruluş dilekçesini veren, “yasadışı Hizbullah örgütüyle ilişkili olduğu” gerekçesiyle kapatılan “Mustazaf-Der” eski Genel Başkanı. Bunun, partinin süreç içinde yaşayacağı problemlerden olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Çünkü resmi bakışın göreceği şey, partinin, Hizbullah’ın siyasi kanadı olarak kurulduğundan ibaret olacak. Bu da bütün yasal dikkatlerin yoğun biçimde Hüda-Par’ın üzerine kilitlenmesi sonucunu doğuracak.

Hüda-Par ile ilgili parti yetkililerinin tanımlamaları, işinin bir hayli zor olacağını daha net gösteriyor. Zira Hüda-Par, “sistemin partisi değil, hakkın ve halkın partisi olmak”, “ülkenin idaresinde hayırlı dönüşümlere ve değişimlere vesile olacak çalışmalar içinde yer almak” ve “Demokrasi yalanının korkulu rüyası olmak” istediğini ilan ediyor. Ancak bunu nasıl yapacağı belirtilmiyor; “siyasi parti” olarak bunu yapmasının mümkün olmadığı gözardı ediliyor. Çünkü:

Anayasanın 68. Maddesinin 2. Fıkrası, “Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır” der. 4. Fıkrada ise siyasi partilerin “demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz”lığı hükme bağlanır. Siyasi Partiler Kanunu’nun “siyasi partilerin vazgeçilmezliği ve niteliği”ne ilişkin 4. Maddesine göre ise; “siyasi partiler, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışırlar.”

Bu hükümlerin özeti ve anafikri şudur: Siyasi partiler Laik-Kemalist sistemin ana unsurları olarak, Laik-Kamalist esaslara bağlı kalmak ve Laik-Kemalist sistemi ayakta tutmak için vardırlar; bu işlevi yerine getirmekle mükelleftirler. Buna aykırı esaslı bir faaliyetlerinin olması mümkün değildir.

Şimdi bu durumda Hüda-Par’ın “sistemin partisi olmayacağı”, “idarede dönüşüm/değişim yapacağı” ve “Demokrasi yalanının korkulu rüyası olacağı” iddiaları ne derece gerçeklik kazanabilir? “Bu ülkede müslümanca ve etkin bir muhalif duruşun sergilenemediğini” iddia eden partinin, “İslami muhalefetin, iktidara ve koalisyon ortaklığına oynamayacağı”nı, bunun için de “İslam’dan taviz vermesi söz konusu olmayacağını” iddia etmeleri, mer’i yasalara göre hareket etmek durumunda olan bir çalışma için gerçeği ifade edebilir mi? “İktidara oynamayacaksan niye parti oldun?” sorunu/sorusu nasıl çözülecek? Hüda-Par’ın “bizzat rejimin, sistemin muhalifi” olacağı yönündeki iddianın gerçekleşmesi, mevzuat engeline takılmayacak mı?

Hüda-Par, bu zamana kadar mütedeyyinlerin oylarına talip olan partilerin hiçbirinin mütedeyyinleri layıkıyla ve hakkıyla temsil etmediğini, İslami hassasiyetlerden taviz verildiğini iddia edip, bunun aksini göstereceklerini ilan ediyor. Ancak, yukarıda işaret ettiğimiz anayasal ve yasal gereklilikler var iken, bir “siyasi parti” çatısı altında bunu yapabilmesinin gerçekliğe uygun olup olmadığına değinmiyor.

Partinin, “hakkın ve haklının savunucusu olmak”, “huzurun, barışın, adaletin, kardeşliğin tesisi için çalışmak”, “ülkenin tüm sorunlarına adalet, kardeşlik ve hakkaniyet içinde çözüm üretmek”, “Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün oluşturduğu boşluğu doldurmak”, “ülke siyasetine pek çok alanda yenilikler katmak”, “siyasi, idari, sosyal, eğitim, kültürel ve iktisadi alanları ihya edecek proje ve potansiyeli pratiğe dönüştürmek”, “mazlumların ve mağdurların yanında olmak”, “halkın gasbedilmiş haklarının mücadelesini vermek”, “ahlaki yozlaşmaya dur demek”, “düşmanlığa dönüştürülmeye çalışılan toplumsal kardeşliği eşit haklar üzerine yeniden tesis etmek”, “sesleri siyasetin sağır duvarlarında kaybolmuş toplumun mazlum, mahrum ve unutulmuş kesimlerinin beklentisi ve umudu olmak” gibi hedefleri ise, parti kadrolarının dayandığı “fikri ve eylemsel geçmiş”e bakıldığında kuşkuyla karşılanacak. Zira yapılan galiz hatalar, “derin güçler”in etkisi altında kalmışlık ve bünyesine katılmayan müslümanlara karşı bile eylemde bulunulmuş olması, bu geçmiş reddedilmediği müddetçe kuşkuyla karşılanacak.

Gerçi buna dair bir işaret Partinin ambleminde veriliyor gibi. Amblem, “açık vaziyette beyaz bir kitap ve kitabın üzerinden çıkan yarım bir güneş.” Öyleyse, şimdi partinin görünür ve görünmez yöneticilerinin ve etkin kadrolarının, geçmişe dair bir muhasebe yapıp, geçmişteki galiz hatalardan ötürü müslümanlardan helallik istemesi, geçmişi reddetmesi, amblemde olduğu gibi beyaz bir sayfa açıp, oraya hak ve doğru olan ne ise onu yazması gerekmeyecek mi?

Hüda-Par’ın işi zor, çok zor.

Dipnot: Parti’nin idealleri arasında yer alan “toplumu sisteme değil, sistemi toplumun temel değerlerine uyumlu hale getirmek” şiarı ise ilgimi çekti. Çünkü bu şiar, bendenizin, 2007’de basılan -ki yazımı daha eski tarihlidir- İnanç Devleti adlı kitabımda savunduğum esas ilkelerden biridir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
37 Yorum
Faruk Köse Arşivi