Suriyede asıl kaybeden
20 aydır Suriye konusunda yazılmayan, konuşulmayan konu neredeyse kalmadı. Bölgesel rekabet, küresel stratejiler, askeri yapılar, mezhep ve etnik dağılım hakkında sığ-derinlikli, taraflı-tarafsız pek çok yayın yapıldı. Suriye laboratuarında sadece Türkiyenin hariciye siyaseti değil, medyadan sivil topluma, istihbarattan cemaatlere kadar hemen herkes sıkı bir testten geçti, geçiyor.
Suriyedeki kriz (devrim/inkılâp) sadece Suriyelilerin değil, bölgenin, hatta tüm İslam dünyasının imtihanı oldu.
Öyle çetin ve zorlu bir süreç yaşanıyor ki Yeni Şarkın kadim merkezinde; Suriye devrimi, sadece eski haritaları çöpe göndermekle kalmayacak, zihniyetleri de dönüştürecek. Bölgeye saplanan hançerleri çıkarmakla kalmayacak sadece devrim; şırınga edilen virüsleri de temizleyecek.
Bununla birlikte bu dönüşüm/inkılâp devam ederken çoğu zaman meselenin siyasi yönü ön plana çıkıyor, gündem oluyor ve fakat insani ciheti ise maalesef görmezden geliniyor veya ihmal ediliyor.
Bir insani yardım kuruluşu yetkilisinin Arakana giden sivil toplum kuruluşlarının çoğu Suriyede yok! ifadesi iyi tahlil edilmeli?
Niçin?
Zalimleri seçerdik eskiden, şimdi de mazlumları mı seçer olduk!?
Yanı başımızdaki katliama sessiz kalmak hatta arsızca zalimden yana tavır almak nasıl bir akıl ve vicdan tutulmasıdır?
Siyasi mülahazalarla bu zulme seyirci kalan ve taraftar olanların Esed rejimi ile birlikte devrildiklerini, kaçacak delik arayacaklarını, utançtan insan içine çıkamayacaklarını ömrümüz varsa göreceğiz inşaallah.
Bugün, şayet İslam dünyası ve insanlık Suriyedeki insani duruma duyarlılık göstermez ve acil adımlar atmazsa, Allah korusun, savaşın sebep olduğundan daha acı ve daha büyük felaketlere şahit olabiliriz.
Gelin sayılarla felaketin boyutlarını bir kez daha hatırlayalım:
23 milyon nüfuslu Suriyede bugüne kadar 50 binden fazla kişi (2200ü çocuk) katledildi, dört milyondan fazla insan, yani nüfusun beşte biri, Suriye sınırları içerisinde göçmen ve mülteci durumunda, 1,5 milyon Suriyeli açlık tehlikesiyle karşı karşıya, 100 binden fazla insan kayıp, 400 bin kişi tutuklu ve Suriyedeki krizden etkilenenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta. (Türkiye nüfusuyla kıyasladığımızda bu durum Türkiyede 15 milyonun evsiz kalması, 3 milyon kişinin açlık tehlikesi altında olması demek. Geçtiğimiz yirmi aya oranla son üç ayda Suriyeli mülteci sayısı üç kart arttı) 250 bin yaralı olduğu ülkede hastanelerin yüzde yetmiş beşi tahrip edildi.
Kış gittikçe artan şiddetiyle geldi bölgeye. Lübnan, Irak, Ürdün ve Türkiyedeki 600 bin mülteci ve Suriye içindeki beş milyona yakın kişi şu an sıcak evinde değil. Türkiyedekiler hariç mülteci kamplarında bile çok ciddi sorunlar var.
Bu durumda insanlığını kaybetmemiş her bir Müslümana düşen vazife konuya ilgisiz kalmamaktır. Bir çuval un, bir battaniye veya neye gücü yetiyorsa kardeşine el uzatmaktır.
Hamdolsun, son haftalarda birbiri üstüne kampanyalar başladı, birçok kuruluşumuz da kampanya hazırlığındalar. Ancak hava şartları göz önüne alındığında yapılan yardımlar henüz sadra şifa olacak seviyede değil.
Kızılay, Diyanet İşleri Başkanlığı, sendikalar, STKlar, cami dernekleri, iş adamları, platformlar hep birlikte bu günlerde, hiç gecikmeden, un, gıda malzemesi, giyecek, battaniye dolu konvoyları, tırları, tankerleri her şehirden, her ilçeden, her mahalleden dualarla Suriyeye gönderelim.
Suriyeli kardeşlerimizin elinden tutalım.
Bugün mazlumun, mağdurun yanında olalım.
Yetimin elinden tutalım.
Mahzun gönüllere neşe serpelim.
Yoksa Suriyede asıl kaybeden biz olacağız Allah muhafaza!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.