Fitne Çetesi Yine İşbaşında
Mısır’da zulme başkaldıran kitle rejimin başını çekenlerin kenara çekilmesinden sonra bir intikam savaşı vermedi. Bu tutumunda Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Mekke fethinde sergilediği tutumu örnek aldığını söyleyebiliriz. Fakat rejim kalıntıları ve onlarla işbirliği içine girenler böyle bir savaş içine girdikleri gibi kaybettiklerini bu savaşla geri alabilecekleri hayaline kapıldılar. Savaşı organize etmek amacıyla da bir fitne çetesi oluşturdular. Çetenin bir kanadı Mısır’ın içinde bir kanadı da dışarıda faaliyet yürütüyor.
Yeni anayasanın çıkarılması sürecinde ortalığı karıştırmak için tüm araç ve malzemelerden yararlanan çete halkın onayına sunulacak taslağın reddi konusunda istediği desteği elde edemeyeceğini bildiğinden referandumun iptali için çok uğraştı. Başarılı olamayınca da halkın değişik kesimlerini anayasanın içeriği konusunda korkutarak reddini sağlamaya çalıştı. Yine başarılı olamayınca bir süreliğine inine çekilmeyi tercih etti. Ama bu onların fitne savaşlarına son verdikleri anlamına gelmiyordu.
Siyaset meydanında mücadele etmelerine kimse itiraz etmiyor. Eğer ki zulüm rejimine karşı kazanılan zaferde halkın önemli bir kesiminin desteğini elde ederek siyasi iktidarı alan İslâmi kesim muhaliflerinin siyasi faaliyetlerine itiraz etseydi rejim kalıntılarına karşı intikam savaşı vermeme tercihi yapmazdı. Ama ne yazık ki diğerleri halk desteğinden yoksun kalacaklarını bildikleri için siyasi faaliyet yerine fitne savaşını tercih ediyorlar. Rahatsız eden ve sonlandırılması istenen de budur.
Yeni anayasanın şekillendirilmesi sürecinde çıkardığı kargaşayla bayağı ümitlenen fitne çetesi Müslüman Kardeşler yönetiminin rüzgâr gibi uçup gideceğini ve en fazla iki ay içerisinde yok olacağını iddia etmişti. Amacına ulaşamayınca inine çekilmesinin ardından, bir futbol kavgasında ölümlere neden olan yirmi bir kişi hakkında mahkemenin verdiği idam kararlarının neden olduğu olayların tam aradığı ortamı oluşturduğunu düşündü ve değerlendirmek istedi. Aynı günlerde zulüm rejimine karşı kazanılan zaferin ikinci yıl dönümünün idrak edilmesini yani iyi bir vesileyi kötü bir amaç için değerlendirmek üzere de harekete geçti.
Ayrıca bu kez fitne savaşının daha organize ve disiplinli yürütülmesini sağlamak amacıyla Black Block (kara kitle) adını verdiği bir eşkıya çetesi oluşturdu. Bunlar arkalarındaki kumandacı grubun yönlendirmesiyle daha önceki kargaşada yaptıklarına benzer saldırılar gerçekleştirmeye kalkıştılar. Ama bu kez devlet emniyet ve istihbarat yönetimindeki eski rejim kalıntılarının önemli bir kısmını tasfiye ettiğinden daha düzenli hareket ederek eşkıya çetesini etkisiz hale getirmede daha başarılı oldu.
Hüsni Mübarek’in yerine vekil olarak atadığı, yeni dönemde yine ona vekaleten cumhurbaşkanlığına aday olan kazanamayınca da devletin malını çalmaktan hakkında açılmış birçok dava sebebiyle ülke dışına kaçan Ahmed Şefik’in özellikle hıristiyanları ve fitne savaşının yeni merhalesinde pilot şehirler olarak seçilen üç şehrin ahalisini şiddeti yaygınlaştırmaya çağıran mesajının videosu arka planda kimler olduğunu gösteriyor.
Olayların kimler tarafından ve ne amaçla organize edildiğinin çok açık bir şekilde ortada olmasına rağmen fitne çetesine hizmet eden medya organlarının Hamas’ın adını bulaştırmaya kalkışmaları geçtiğimiz Ramazan ayında Sina’da sınır güçlerine yönelik saldırı sonrasında izledikleri çarpıtma ve kamuoyunu yanıltma politikalarını akla getiriyor. Bu tutumları aslında siyonist işgalcilerin planlarına hizmet ettiklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Çünkü Mısır’da yeni yönetimin izlediği politikanın Filistin’deki İslâmî direnişe yaradığı ve bundan işgalci siyonistlerin de onların hizmetindeki yerli fitne çetesinin de rahatsız olduğu biliniyor. Dolayısıyla her ikisine birden hizmet eden medya organları da akı kara karayı ak gösterme çabasında.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, ülkede düzen ve istikrarın sağlanabilmesi için tüm siyasi oluşumların liderlerini bir araya getirmek amacıyla “Ulusal Diyalog Komitesi” oluşturdu. Ancak fitne çetesi şimdilik fitne savaşında ısrarlı olduğundan bu komiteye girmemekte ısrarını sürdürüyor. Çünkü arkasında duran emperyalist güçlerin kendisine yüklediği görev ve sorumluluk da bunu gerektiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.