Algı baronlarının kâbusu!
Şayet kuvvetli filtreleriniz yoksa, sorgulamaya değil inanmaya teşneyseniz, bir de az çok meraklıysanız âlemin ahvalini anlamaya ya kurban yahut hedefsiniz demektir.
Neyin mi?
Medya savaşlarının elbette!
“Bir üçüncü ihtimal yok mu?”
Var şüphesiz, lakin oldukça az sayıda talihli bu savaştan yakayı yara almadan veya canlı kurtarabiliyor!
Ya taraf tutuyor yahut eksik ve/veya yalan/yanlış bilgi üzerine bir kanaat inşa edip ‘fikirler’ üretebiliyor.
Sonrası, yandı gülüm keten helva!
•
Ne olduğundan çok, nasıl algılanması gerektiği üzerine kurulu bir ‘medya düzeni’ var dünyada ve bu düzeni yönetenler dünyayı da yönetiyorlar yahut bu düzeni idare edenler dünyanın da idaresine talipler.
Bu sebeple ‘medya savaşları’ ibaresini zaman zaman ‘istihbarat savaşları’ diye de okumak mümkün!
•
Şu isimleri çokça duymadık mı veya okumadık mı haber izlerken veya okurken? Routers (roytırs), Associated Press (AP) (asoşeytit pres), Deutsche Welle (doçe velle), BBC, CNN, Agence France, İrna, Fars News, Itar-Tass, Sana…
Peki, bu isimleri gördüğümüzde ardından verilen haberi sorguladık mı?
Pek çoğumuz için bu sorunun cevabı maalesef “hayır!”
O zaman tez elden, “geçmiş olsun!” diyebiliriz birbirimize!
Bu haber ajansları nasıl bir dünya görmemizi istedilerse öyle gördük öyle algıladık çünkü!
Bazen İngiliz’in, bazen Alman’ın, kimi zaman Amerikalının, Rus’un, kimi zaman da İranlının gözünden okuduk dünyayı hatta kendimizi, bizi, ülkemizi, insanımızı!
•
11 Eylül sonrası daha doğrusu ABD’nin Irak’ı işgali (2003) sonrası yıldızı parlayan Al-Jazeera (Elcezire) olmasaydı kim bilir bölgeyi ve Arap dünyasını nasıl okuyacaktık?
Zalimler masum, mazlumlar terörist olacaktı belki de.
Katar merkezli bu haber/TV kuruluşunun Arap âleminden verdiği haberler Batılı algı baronlarının tekelini kırmıştı kırmasına ama söz gelimi Türkiye ile ilgili verdiği bazı haberler pek de hoşumuza gidecek cinsten değildi. Bilhassa terör örgütü ile ilgili yaptığı ‘tarafsız’ haberleri izleyen dünyanın her hangi bir yerindeki bir izleyici, terör örgütü mensuplarını hakları gasp edilen mazlum vatandaşlar hatta ‘İslamcı gerillalar’ olarak bile okuyabiliyordu.
Yani ‘alternatif’ haline gelen ve bir fenomen olan bu tür haber kuruluşlarına bile mutlak bir itimat fazlaca saflık olur!
•
Son yıllarda Türkiye’nin bölgede ve dünyada yaptığı hamlelere münasip olarak tarihi ataklar yapan Kemal Öztürk yönetimindeki Anadolu Ajansı (AA) da artık yaptığı haberlerle yukarıda ismi geçen uluslararası haber ajanslarına “Ben de varım!” diyor.
En sıcak bölgelerden AA etiketli haberleri okumaya gözlerimiz gittikçe aşina oluyor.
Kendi insanımıza bakış ve geliştirilen haber dili bile değişti.
90 yıllık AA artık daha çok Anadolu kokuyor ve Anadolu’nun vicdanını terennüm ediyor.
Bu güzel haber işte!
Suriye, Mısır ve en son Mali’den geçilen haberleri gören ‘algı baronları’, hiç şüphemiz olmasın, soğuk soğuk terlemişlerdir.
Kahire ve Beyrut ofislerinin açılması, 6 dilde yapılan yayınlar uluslararası algı tröstlerini rahatsız etmek için yetti bile!
Atılan adımlar çok kıymetli ve fakat gidilecek yol da bir o kadar uzun ve engebeli.
•
Dilinde namahrem eli, elinde namahrem dili bulunan, fikir fakiri, hafızasız bir toplumun algısını yönetmek dünyanın en kolay işi!
Yeni Şark’ı, Yeni Türkiye ‘inşa’ ediyor.
Bu inşa hareketinin en hayati tarafı ise telakkileri/algıları imar ve tamir etmek.
Bizim rüyamız bu!
Algı baronlarının da asıl kâbusu bu işte!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.