Yazmaktan Maksat
Bu site açıldığı günden beri (13 Aralık 2007) haftada üç kez yazıyorum burada. Geride yüzlerce yazı olmuş. Elimde yüzlerce yazılık malzemem var. Beni Müslüman kılan ve dinimi bildiğim kadarıyla öğreten, mesleğimi de öğretmenlik yapan, böylece bana mutlulukların en büyüğünü bahşeden Rabbime sonsuz hamd ile şükrederim.
Bilinmedik ufuklara haftada üç kez yazılar postalamak garip bir şey. Kaç kişi okur acaba? Ne kadar faydalı olur? Bana manen ne kazandırır? Hepsi de meçhul. Ama bilinen bir şey varsa, elimden gelen bir konuda Allah için bir şeyler yaparak insanlığa faydalı olma ile rıza-i bâriyi kazanma arzusu;maksadım bu…
Yıllarca öğretmenliğimin yanında camilerde vaaz verdim, çeşitli mekanlarda cemaatlere sohbet ettim, halka konferanslar, gençliğe seminerler verdim. Gördüğüm en acı manzaralardan birisi de odur ki ne öğretmenlerimiz, ne imamlarımız, ne öğrencilerimiz, ne de halkımız, çoğunluk itibariyle ciddi olarak okumamaktadırlar. Okuyanlar da çoğunlukla renkli gazetelerde siyaset, magazin veya spor okumakta, benzer konularda yazılan güncel kitaplar, kısmen de roman okumaktadırlar. Bilimsel ve akademik kitapların okunma şansı zaten yok. O, ancak kendi dünyasında dolaşan bir değer maalesef. Okunanlar ise, daha çok kısa, anlaşılması kolay ve basit, görsel ve magazin yanı ağır basan, güncel ağırlıklı kitaplar veya reklamı bol olanlardır.
Çok evlere bilgisayar girmiştir ama amacından çok uzaklaşmış olarak sanki bir “atari” gibi oyun için, ya da eğlence ve müzik aleti olarak girmiştir maalesef. İçindeki ciddi bilgiler kimseyi pek ilgilendirmiyor gibi.
Bunu böyle görünce, okunma arzusundan çok, faydalı olma amacıyla, ben de yazdıklarımı kolaylaştırma yoluna gitmek istedim. Yazılarımda vermek istediğim manayı, daha canlı ama hafif, sıcak ve samimi bir üslup olan sohbet havasıyla ve kıssa, yani gerçek hikaye, haber ve olay ağırlıklı sunmak istedim hep. Ne derece başarılı oldum, bilmiyorum. Ama baştan sona bir davaya adanmak istedim hep. İslam davasına. Onun eğitim ve öğretimine. İnsana ulaştırılmasına.
Son zamanlarda eksikliğini iyice hissettiğimiz davet ve tebliğ aşkı ile “İslam Davamızı” yeniden gündeme getirmek, içimizde küllenen davet ve tebliğ ateşini şöyle bir karıştırarak yeniden alevlendirmek, bu konudaki his ve heyecanlarımızı daha bir coşturmak, aşk ve şevkimizle beraber bilgilerimizi de canlandırıp tazelemek, öncelikli işlerimiz arasında olmalıdır.
Böylece Allah Teâlâ’nın aziz dinine insanları davet için yeniden ayağa kalkmak, küçük de olsa davamıza bir destek sağlamak, kendi çapımızda bir şeyler yapmak, bu dinin bilinmesi ve yayılması için çabalamak, buna hayırlı bir vesile olmaktır, bu çağda yaşayan bir Müslüman olarak öncelikli vazifelerimizdendir.
Görüyoruz ki zamanında Yahudi ve Hıristiyanları saran ve haktan saptıran “dünyevileşme” arzusu ve dünya şehvetlerinin sevgisi bizim de nefislerimize işlemiş, kalplerimize kök salmış durumdadır. Buna cehalet ve bunu teşvik eden yürürlükteki İslam dışı sistem ve yönetimlerin yönlendirmelerini de eklersek, hayatımızdan İslam daveti neredeyse tamamen çıkmış durumdadır. Hatta bütün yeryüzünde çapına layık bir İslam’a davet hareketi sankiyok gibidir. Bu, Ebu Eyyub el-Ensarî hazretlerinin muhteşem tefsiriyle “kendimizi ellerimizle tehlikeye atma”nın ta kendisidir.
Oysa “Allah’a davet ve İslam’ı tebliğ” meselesi ümmet olarak bizim varlık sebebimizdir. Bizim izzetimiz, şerefimiz ve üstünlük sebebimizdir.
Okuyucularım, yaşlarını, boylarını poslarını, memleketlerini, aklî, dinî, ilmî, edebî, vicdanî hallerini, aşk ve iştiyaklarını bilemediğim, ama aziz davama götüren yardımcılarım saydığım, kendileri için yazarak yetiştiğim, beslendiğim, geliştiğim bu değerli okuyucularım, benim için çok kıymetlidirler. Onların çoğu yazıyı okuyunca “Allah razı olsun” der geçerler. Keşke yazsalar, ama onların çoğu yorum yazmazlar.
Ama az da olsa bunu yapanlar vardır ve bir yazar olarak bundan mutluluk duyar keyif alırım. Bazen yorumlarına yazılarımla aktif katıldım ve cevaplar yazdım. Bir iki defa çetleşir gibi karşılıklı yazıştık da. Fakat çoğu zaman onları sessizce izledim. Bana sorulan sorulara benim yerime cevap yazanlara gizlice teşekkür ettim. Zaman zaman uslüp sorunu olmuşsa da hepsine davam adına ilgi duydum. İslam davamızın inkarcıları müstesna, hepsi de amacımızın veya konumuzun en az bir yanından tutarak bize katılıyorlardı. Allah hepsinden razı olsun, hidayet ve istikametinden ayırmasın!
Allah Teâlâ’dan dua ve niyazım odur ki,beni, okurlarımı ve bütün nesillerimizi bu “İslam’a Davet” gibi çok ciddi işte usulüne uygun olarak istihdam etsin. Bizi bu işte başarılı kılarak rızasına erdirsin.
Her hal-ü karda hamdolsun alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ımıza…